24. Adana Film Festivali bitti. Ancak harcanan paraların karşılığının alınıp alınmadığı, uygulamada yapılan ve yinelenen hatalar festivale gölge düşürdü. Filmleri ve ödülleriyle gündem olması gereken festival, Aleyna Tilki konserinde sahneye çıkan Adanalılarla ve ödül töreninde Meltem Cumbul’un yönetmen Semih Kaplanoğlu’na yönelik protestosuyla gündem oldu.
Sözün özü yıllar içinde niteliği ile bir marka haline gelen “Altın Koza”nın tarihin tozlu raflarına kaldırılmasıyla birlikte festivalin niteliğinde de her geçen yıl düşüş yaşanıyor.
1 – 24. Adana film festivali için ilk olarak Adana’da, Ardından İstanbul’da Çırağan Sarayı’nda İstanbul basın lansmanı yapıldı. İstanbul’daki lansmana Adanalı gazetecilerin götürülmemesi, (belli başlı kişiler seçilerek götürüldü) yerel basın camiasında oldukça eleştirildi, ayrımcılık olarak nitelendirildi. Önceki yıllarda böyle bir durum yaşanmamıştı. Olması gereken lansmanın sadece Adana’da yapılması, İstanbul medyasının Adana’ya getirilmesiydi.
2 – Festivalde yaşanan aksaklıklar o kadar üst seviyeye çıktı ki, 24. Uluslar arası Adana  Film Festivali Danışma Kurulu üyeleri Prof. Dr. Selahattin Yıldız, Prof. Dr. Özer Kanburoğlu ve Tunca Arslan festival başlamadan festivale katılmayacaklarını açıkladılar. Bu önemli isimler;  “Ulusal Yarışma Ana Jürisi’nin belirlenmesi sürecinde, ayrıntılarına girmeyi uygun bulmadığımız çeşitli müdahaleler ve etik olmayan pazarlık yöntemleri; kurumsal davranış hassasiyetinin gösterilmemesi,  Adana Büyükşehir Belediyesi ile festival yönetimi arasındaki yaşanan kimi sorunlar ve Danışma Kurulu’na karşı sürekli yanıltıcı bilgiler verilmesi, bizim açımızdan sağlıksız bir ortama yol açmıştır” diyerek danışma kurulundan istifalarını sundu. Bu bir anlamda festivalin “Ben yaptım oldu” anlayışıyla gerçekleştirildiğinin kanıtıydı.
3 – Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Türkiye’nin en büyük film festivalleri arasında gösterilen 24. Adana Film Festivali’ni adeta siyasi şova dönüştürdü. Geçmiş yıllarda festivalin simgesi haline gelen sanatçıların Adanalılarla buluştuğu Sevgi Korteji, geçtiğimiz yıl yapılmamıştı.  Kortejin bu yıl yeniden programa alınması oldukça doğru bir karardı ancak kortejde MHP Adana Milletvekilleri Seyfettin Yılmaz ve Muharrem Varlı’nın sanatçılarla birlikte üstü açık arabalara binerek, “Sinema yıldızı” gibi halkı selamlaması festivalin sanatın evrenselliği anlayışına gölge düşürdü.


5 – Festivalin bütçesi konusunda kamuoyuna yansıyan çok fazla bir bilgi olmadığı için net bir bütçe miktarı söylemek mümkün değil. Yıllardır Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği festival ihalesini yine büyükşehir belediyesinin şirketi olan Altın Koza alıyor ve festivali gerçekleştiriyordu. Bu yıl festival ihalesi Adana’nın tanınmış iş adamlarından Namık Biçer’in sahipi Pink Organizasyon’da kaldı. Festival bütçesinin 9 milyon (eski parayla 9 trilyon) civarında olduğu iddia ediliyor ancak dediğimiz gibi net rakamı kimse bilmiyor. Pink Organizasyon ihale şartnamesine uygun bir şekilde festivali yapmaya çalıştı ancak, anlaşılan o ki, bazı noktalarda ilk organizasyonun acemiliği yaşandı. Festivali düzenleyen organizasyon şirketinin şartname dışına çıkabilmesi pek olası bir durum değil. O yüzden film festivalini gölgede bırakan konserler dizisinin yine Büyükşehir tarafından organize edildiğini söylemek mümkün.
Aleyna Tilki konserinde sahneye fırlayan Adanalılar, kenti ülke gündemine taşıyarak festivalin saygınlığına açıkça gölge düşürdü. Konser sırasında alınan güvenlik önlemlerinin de yeterli olmadığı açıkça görüldü.
Festivalin merakla beklenen ödül töreninde ödüle layık görülen eserler, sanatçılar ve yönetmenlerden çok törenin sunucusu Meltem Cumbul ve yönetmen Semih Kaplanoğlu arasındaki tokalaşmama krizi konuşuldu.
6 – Galleria yanında kurulan sanat kasabasının amacına ulaştığını söylemek pek mümkün değil. Konser saatleri dışında sanat kasabasının bir işlevinin olmadığı açıkça görüldü.
7 – Altın Portakal Film Festivali’nin ulusal film yarışmasının kaldırılması, eski adıyla Altın Koza, yeni adıyla Adana Film Festivali’nin önemini artırırken, yapılan yanlışlar, geçmiş yıllardaki organizasyonlardan ders çıkarılmaması festivalin artması gereken niteliğine bir anlamda darbe vurdu.
8- Mahallelerde açık hava sinemalarının kurulması festivalin en doğru uygulamalarından biriydi. Ancak festival filmlerinin bir bölümünün gösterilmediği iddiası da yabana atılacak gibi değil. Bazı filmlerin gösterimler sırasında sonlarının da gösterilmediği iddiası da yetkililerce mutlaka araştırılmalı.
9 – Film gösterimlerini hangi sinemada kaç kişinin izlediğiyle, hangi filmlerin daha çok seyirci çektiği gibi istatistiklerin de paylaşılması önem taşıyor. Çünkü, her yıl olduğu gibi festivalin halktan kopuk olarak gerçekleştiği iddiası bu yıl da güncelliğini koruyor. Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin tüm bu yaşananları iyi değerlendirip, önümüzdeki yıla çok iyi hazırlanması ve Adanalıların festivale ilgisini artıracak organizasyonların alt yapısı şimdiden hazırlanmalı.
10- Altın Koza markasına itibarı iade edilmeli ve Adana’nın tanıtımı konusunda en önemli markası olan festivalin kabuğunu kırıp Türkiye’nin en büyük film festivali olması noktasında akılcı, hatta radikal kararlar alıp yaşama geçirilmesi gerektiği ortada.
11 – Doğal film platosu olma iddiasındaki Adana’nın özüne dönmesi tek temennimiz. Elbette söylenecek çok şey var.  Yaşanan bu tür olumsuzluklara karşın festivalin gerçekleşmesinde emeği geçen, festivalin başarısı için ter döken, Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ve Pink Organizasyon un sahibi Namık Biçer başta olmak üzere tüm emekçilere teşekkür etmek de gerek.