Bir kayanın yamacında, enginde değil yüksekte bir uçta bakıyor etrafına… Çalıdan çırpıdan örüp kurduğu yuvasında daha küçücük uçamayan yavrularıyla, birlikte tutunmaya çalışıyor yaşamın en vahşi tarafına. Etraf dolu yılan, etrafta hep çıyan… Kimse ulaşmasın, ulaşıp yavrularına dokunmasın diye elinden geleni yapıyor, gelenleri doğduğuna pişman ediyor. Yuvasında her an tedirgin, ufacık bir ses ve diken üstünde bir yaşamla yüreği hep ağzında. Buralarda yaşamak beceri ister, beceri vahşi doğada çeşitlilikle sürüp gider.
Hani bir insanın bakmaya doyamadığı, kendini ondan alamadığı güzelliklerin hissettirdiği duyguların bütünüydü gözleri.  Bu gözlerden herkes kendine az da olsa bir pay çıkarabilirdi. Gözleri güzel mi güzel, bakışları manalı, dört bir yanı gözlüyor bu gözler. Bunlardan bir şey kaçamaz, kaçarsa yavruları yarına çıkamaz. Keskin bakışlar, kilometrelerce ötesini yanında hissedip anında avuçlar.
Yavrular çığlık çığlığa , açlıkları annelerinin ağzında. Bir an olsun susmadan, doymak istiyorlar yarınlarda. Anne farkında, iki küçük yavrusu hep aklında. Anı kolluyor, biri düştüğünde dalgınlığa, çökecek işte orada başına.
Başı dik, bir o kadar mağrur… Enginlerde bir av ihtimali seziyor. Av ve avcının macerası, annenin yavrularının açlığını gidermek üzere kısa bir yorumlamanın ardına zaman kaybetmeden başlıyor. Avın kaçmasının ihtimalleri, hareket kabiliyeti, hızı ve benzer yetileri yapılan anlık değerlendirmeyle, anne doğanın stratejisini belirliyor. Her anne gibi yavrularının açlıklarını gidermek üzere çıkardıkları seslerine kayıtsız kalamayan anne doğan; ayaklarıyla kendini boşluğa itip kanatlarını çırpıyor. Özgürlüğü gökyüzü, gökyüzünde yaşam vardır, maviliklerde buluyor kendini. Küçüktür bedeni, büyüktür yüreği. Hızına yetişebilene aşk olsun, yoktur eşi benzeri.
Çırpıyor kanatlarını yavruları adına umuda. Hedef gözetmiş, ölçüp biçmiş, yolundan döndürmek zordur, engel tanımıyor. Hızı arttıkça artıyor, aşağılara doğru ilerledikçe kanatlarını kapatıp, ayaklarını geriye itiyor. Bir ok misali hızlı, bir bıçak gibi keskin ilerliyor. Görenler bu hızla yere çakılır, kafa göz dağıtır sanıyor. Fişek gibi avının üstüne doğru gidiyor. Matematiksel hesaplamada tam sonuçla avının tepesine pençelerini indiriyor. Pençelerinin arasına aldığı avını, kanatlarını çırparak yerden yukarı doğru çıkarıyor. Yavruların gözü yolda, yavrular annelerini bekliyor. Anne sahip oldu duyguların gereğini yerine getirmenin mutluluğunda, onların önüne yiyecek koyarak mutlu oluyor.
Bir görevi tamamlayıp, diğerine başlıyor. Koruyup kollamalı, gözünden sakınmalı… Anne yiyecek peşindeyken, yamaçlardan yukarı doğru keseli bir yılan yuvaya doğru çıkıyor. Gözden kaçmamış ama epeyce yaklaşmış. Anne doğan etrafı gözlerken durumu farkediyor.  Yine bir yorumlamanın sonrasında kanat çırpıp kendini boşluğa doğru bırakıyor. Süzülüyor ve hızı artıyor. Yılan bir kayanın üstünden geçmeye çalışırken pençelerini vurup aşağıya doğru düşürüyor. Yavrularını koruyor, yuvasına dönüyor. Bu anneden yavrularını ayırmak imkansız gibi görünüyor. Onlar kendi başlarına hareket etmeye başlayana kadar bu durum aynı şekilde devam ediyor. Anne doğan bu durumdan yakınmıyor, bir of dahi çekmiyor. Evlatlarına sevgiyle dolan, yapabilir herşeyi anne doğan.
Annelik; tüm canlılarda benzer duyguların yaşanmasına sebep olur. İstisnalar hariç tüm anneler yavrularına, karşılık gözetmeksizin sonsuz bir sevgi besler. Çocuklarına; sana geleceğine bana gelsin diyerek, acılardan uzak mutluluk yaşamalarını isterler…
Tüm annelere sonsuz sevgiler, saygılar…