Özelleştirilmiş alanların, günlerin ve bir mesajlık saniyelik zamanların duygulardan değil, kapitalden yana bir amacı vardı. Kıymeti; üzerimizde yüklü saçma yoğunluklarla geçiştirilen samimi ve mutlu anların pişmanlığı, hatıralarımızda kaldı… Bir maddesel döngü içerisinde, sonu atıktan öte gidemeyen özelleştirilmiş eşyaların kirli yüzü, tüm bedenleri sardı… Güne özel hatırlanıp sevilenlerin değil, her gün de özel görülenlerin tebessümleri ömrümüzden eksik olmasın… Bu hafta köşemde, babama yazmış olduğum şiirimi sizlerle paylaşıyor ve hem babalarımıza, hem annelerimize sevgiler sunuyorum…
İki yaşından bu yana…
Gelip çatmış bu günde,
Kime, kime baba diyebilirim!
Kimi kendimle,
Gurur duydurabilirim!
Hatalarım kadar,
Yaptığım güzel şeylerde var.
Olsaydın, severdim…
Olmadığında yaptığım gibi.
Olsaydın, herkes gibi
Elinden tutup gezerdim…
Bir derdim olduğunda,
Gelip sana söylerdim…
Yoksun biliyorum.
Uzun zamandır,
Bunu derinden hissediyorum.
Olsaydın emin ol,
Kirlenmiş bu dünyada
Daha çok umut besler,
Daha çok mücadele ederdim.
Ham olmadığım belli,
Fakat tamda değilim.
Eksik yanlarım var,
Buradan ta fizana kadar.
İnsanım diyen herkes gibi…
Hepsi senden demek,
Büyük haksızlık olur.
Hiç etkin yok demekse,
Büyük yanlış olur.
Özüm darda,
Elim narda
Adın Ali
Sevmişim doğduğumdan beri…
Bense senden düşen
Bir garip deli…
Yüreğimde, hayata doğrulmayan
Depremle oluşan yarıklar misali
Derinleşen kırgınlıklar…
Yüreğimde kopan fırtınalar…
Baba;
Bu sitemlerim için kızma bana
Yokluğunu çok hissettim
İki yaşından bu yana… Kenan DOĞAN