40 yıldır Türkiye’ye etmediğini bırakmayan bir örgütün uzantısı oylarını %100’den fazla artırarak meclise 80 milletvekili taşımasını başardı. Bu başarının arkasında şiddetten ve terörden uzaklaşma söylem ve iddiaları etkili oldu. Ağrı dağı kadar ortada duran terör sabıkalarına rağmen terörden rücu ettiklerini ilan edenleri, yani bir örgüt uzantısı partiyi bu halk, hemen hemen Türkiye’nin her köşesinde teveccühle karşıladı ve ödüllendirdi.

 

Şimdi MHP, “arkadaş siz bunca terör eylemlerinin failleri iken nasıl olurda silahları bırakacağınızı söyler ve barışı talep edersiniz” suali ile HDP’yi yok sayma argümanını inatla sürdürürse, bu halk iradesini tepmek anlamına gelecektir. Neden netice ilişkisi içerisinde “yok sayma” siyasetini sürdüren taraf, ya gerçekten yok olacak veya mutlak surette küçülecektir.

 

Kendi doğruları, mülahazaları ve yerine göre şartları çerçevesinde de olsa uzatılan barış elini tutması MHP’nin tarihi, vicdani ve ahlaki vazifesidir. Ne yani MHP, “hayır biz sizi sonsuza kadar yok sayacağız” diyerek, nihayetinde bir iç kaosun çörekleneceği bir Türkiyeyi mi arzu etmektedir?

 

Seçim neticeleri göstermiştir ki; iliklerine kadar yolsuzluğa batmış Türkiye’nin, demokrasisi rayından çıkmış bir ülkenin, hukukunun, yargısının ve adalet mekanizmalarının tüm aparatlarının alabora edildiği bir devletin tüm kurumlarıyla yeniden restore edilmesi görevi %60 bloğun sorumluluğuna düşmüştür.

 

17/25 Aralık soruşturmalarını sanki bir savaş baltasıymış gibi toprağa gömelim diyen siyaset tezgâhtarlarının karşısında, husumet baltalarını tarihe ve toprağa gömerek beyaz bir sayfa açmak tarihsel bir duruş olacaktır. Bu duruştan MHP kaçar ve çözümü yeniden AKP ile koalisyonda ararsa, işte o zaman gerçek anlamda yılanla torbaya girilmiş olacaktır. Çünkü HDP yılan ise, AKP yılanların başıdır. Barış ve kardeşliğin bir güneş gibi doğduğu bu seçim sabahının anlamı iyi okunamazsa, nihayetinde bu fırsat da kaçırılırsa, çıkacak çıkmaz sokak, bir erken seçim olacaktır. Bir erken seçimin millet nezdinde anlamı ise MHP cenahının hükmen mağlup sayılacağı gerçeğidir.

 

Şimdi CHP, kurulacak bir blok hükümetinin Başbakanlığını samimi şekilde MHP’ye teklif etmiştir. Buna rağmen bu teklifi de türlü bahanelerle değerlendirmeyecek ve ret edecek bir MHP, siyasi tarihimizin bir yitiği olacaktır. Bunun Devlet Bahçeli yönünden kişisel karşılığı ise, bir daha gün yüzüne çıkamamak üzere yok oluş olacaktır. Bu barış ve kardeşlik fırsatını kaçıranlar, en olası ilk seçimde mutlak surette baraj altında kalacaktır. Bunu öngörebildiğim için kendimi tebrik etmeyeceğim. Çünkü bu gerçeği şimdi tüm Türkiye görebilmektedir.