Uzun ve karanlıktı koridorları. Bir uçtan bir uca, tedirginlik ve kasvetti diğer adı. Sokaklarında, sebepli sebepsiz koşturan insan yığınları. Rengini seçmiş bir kentti. Griydi yeryüzünden gökyüzüne kadar her bir yanı. Gülümsemeleri unutulmuş, unuttuklarından çok değildi hatırladıkları. Dört değil, on dört mevsim yaşansa da; sıcak ve samimi bir bakıştan uzak, mevsiminden soğuktu kanları. Aşkları aşk, gözlerinden dökülen değildi yaşları.

Zaman zaman uğramak ve, misafir olmak zorunda kaldığım, Ankara’daydım bu hafta sonu. Uzun yıllardır Adana’da yaşayan biri olarak, Ankara çokta hoşlandığım bir kent değildir. Resmiyet yüklü binalar, sokaklar ve yüzler hep itici gelmiştir. Kentin girişinden itibaren, yabancılığın vermiş olduğu duygu, diğer olumsuz etkenlerle birleşir. Tüm vücudunuzu sarıp sarmalayarak koruma altına alan bu durumda; ne konuşmaya meyliniz, ne yürümeye takatiniz kalır. Kaldığınız süre zarfında gülmeyi unutturmak konusunda ise ustalaşmıştır. Uyumda sorun yaşamak normaldir. Normaldir çünkü; birçok problem barındırsa da alt yapısından üst yapısına; Allah’ına kurban dediklerini tanımasalar da, koşulsuz sevenlerin yaşadığı kentten gelmişizdir. Mevsimiyle uyumlu çalışan sımsıcak yüreklerindendir.

Ankara’da yaşanan aşkların birçoğunun diğerleri gibi, acı ve ıstırapla yüklü olduğu tecrübeyle sabitlenmiştir. Gerçi; içinde sık sık yüzmek durumunda kaldığınız, bir gözyaşı havuzudur aşk. Gözyaşlarının dindiği vakitlerde aşk bitmiş, büyüsü uçup gitmiştir. Gözyaşlarının aktığı vakitlerde ise; şiirler dökülür, yüreklerden dillere uzanan görünmez bir duygu ile. Yıllar önce, Ankara da yaşadığım aşk için yazmış olduğum şiirle, durumu daha iyi anlarız diye düşünüyorum. Şiir yazmaya sebep olan duygularınız, eksik olmasın.

Varla Yok Arası Bir Sevda

Gözlerim yeşilini yitirdi

Birkaç damla, biraz sis

Hıçkırıklar ve sigaram,

Nefesimi bitirdi.

Üç beş adet hüzün,

Gözlerimden akan.

Yokluğunun arasından,

Gizlice sana bakan.

Varla yok arası bir sevda

Bir derin nefes,

Bir iç çekiş Ankara. (2008- Kenan DOĞAN)