Daha önce görmüş olamazdım. Görmüş olsam bu kalbi asla unutmazdım. Kendimi bilince ve hayatın farkına varınca anladım. Bu ne garip bir histir ki ömrüm boyunca aynı duygularla hiçbir şey yaşamadım, bu lezzette tatmadım. Çocuktum; düştüm, kalktım, yaralandım.  Yaralarıma merhem, yanımda hep o, dilimde hep onu andım.  Sesi bazen tok, bazen narin ve kibar. Her sesi duymam ama hadi duydum diyelim, birçoğu girip, girdiği gibi çıkar. Oysaki onun; çocuksan ninnidir kelimeleri, büyümüşsen ve birazda olsa anlamışsan hayatı acısıyla tatlısıyla, umut dolu türküdür her söyledikleri. Onlar; ömür boyunca çıkıp gitmez, yer tutar bedeninde bir yerleri. 
Hayatın her anında, dara her düştüğünde sana yol gösteren, elini uzatıp yardım eden, her ne yaşasan da her ne olsa da yüz çevirmeyen, bitmez tükenmez bir kaynak gibi büyütür sevgileri. Sanırsın bir bilge, sanırsın her an seni kollayan, ardından hiç gitmeyen bir gölge. Öylesine içten ve sıcak, öylesine açılmış kollar ve kocaman bir kucak…  Bir melek deseniz belki olmaz ama yeryüzünde hiçbir şahsiyet yerini tutamaz.
Her dem; gözleri aranıp dururdu güzel bir şeyleri, yollarda kalırdı ve sürekli gözlerdi sevgi adına bir yerleri. Şatafatı hiç sevmezdi, sessizce ve derinden büyütürdü içinde hislerini. Haber alamadığında üç beş dakikada olsa kaygıları kendinde, daima etrafına güven verirdi. Küçücük bir bedene, kocaman bir yüreğe sahipti. Bedenin büyüklüğüyle, yüreğinkinin doğru orantılı olmadığını apaçık gösterirdi.
Yorulmaz sanırdık onu hep çünkü dur durak bilmezdi. Yoruldu muhakkak sık sık fakat bize hiç hissettirmedi. Emek verdi, emek koyup ortaya yaşamı bize güzelleştirdi. Emek sahip olduğu en yüce değerlerdendi. Emek; tıpkı su gibi, ekmek gibi insanlığa mutluluk vermekti. Belki klişe bir kelime ama gerçekti ve söylenmeliydi; yemedi yedirdi, giymedi giydirdi… Zoru kolay, acıyı bal eyledi. Ne yapması gerekiyorsa hepsini tek başına yaparak, engeller ve yokuşlarla dolu yaşam yolunun üstesinden geldi.
Saçında beyazlar, yüzünde çizgiler arttı. Hepsi güzelliğine güzellik, ifadelerine anlam kattı. Yıllar oldu gözlük takalı ama gün geçtikçe gözleri daha yeşil, daha da parlak baktı. En güzel parfümler onun kokusunun yanında sönük kaldı. Bırakın ayları yılları, bir gün görmesem özlemim yüreğimi parçalardı. Öpmeye doyulmaz ellerinden, sonsuz güzelliklerin her bir gönüle girmesi, paylaşmanın ve aşkın yarınlara katkısıydı. 
Karşılık beklemeden, yeri geldi sevgiyle, yeri geldi şefkat ve merhametle koruyup kolladı. Her toplum onu kendi dilinde, farklı harflerin yanyana gelmesiyle adlandırdı. O yeryüzüne gelen her insanın sahip olduğu en kıymetli varlıktı. Kıymeti yeterince bilinemese de, hakkı ödenemese de, bizde yan yana gelen dört harfin en manalı olanıydı. Ne kanatsız bir melek, ne olağan üstü güçleri vardı. O anneydi ve tüm değerleriyle bir insandı.
Anneler gününe denk getirme gayretine girmeden, sevgili anneme ve onun nezdinde en az onun kadar kıymetli tüm annelere kalbi duygularımı saygıyla sunuyorum. Tüm herkes gibi bende, annemi çok seviyorum. İyi ki varsın, varlığınla yarınlarımıza hep umut aksın. İyi ki varsın…