Buluttan düşen damlalar vurdular sertçe yüzünü toprağa. Kimisi toprağa nüfuz edip, kaybolup gitti derin karanlıklara. Kimi bir yaprağa, kimi bir çiçeğe tutundu yapayalnız. Kimi ise direndi, yalnız bırakmadı diğer damlayı. Uzatıp elini, elinden tuttu. Eli tutulan, diğer damlaya boşta olan elini uzattı. Boş eller kenetlenerek biriktiler. Bir ikiden birikinti oldular. Birikintiler birleşip sele dönüştüler. Ne engel tanıdılar önlerinde, nede dönüp geriye baktılar.

Genç Çevre Mühendisleri; yaklaşık 4,5 yıl önce, meslek odalarının yönetimlerine talip olmak adına, benimde aralarında olduğum, başlangıçta sayısı iki elin parmakları kadar az olan, genç mühendislerin başlattığı bir serüvendir. O dönemdeki oda yönetimlerinin yaptığı olumsuzluklar, mesleki hakların geriye doğru gitmesi yani kaybedilmesi, Genel Merkez seçimlerinde kendine oy kullanmayan birimlerin görevden alınması vb. durumlar, genç mühendislerin harekete geçmesine sebep olmuştur. Bu 4,5 yıllık sürecin başlangıcından bugüne kadar yapılan çalışmaların tamamında; meslek için, çevre için vefa, özveri ve sorgusuz sualsiz emek vardır. Odamızı kurumsal bir yapıya kavuşturan genç mühendisler, şube sayısını 6’ya, temsilcilik sayısını 11’e çıkararak örgütlenmesini hız kesmeden sürdürmüştür. Kapısına kilit vurulan Adana Temsilciliği açılmış, önce Bölge Temsilciliği olmuş, daha sonra ise Şubeleşerek çalışmalarını sürdürmesi sağlanmıştır. Öğrencilerin odadan kopuk olan iletişimleri, odayı sahiplenen duruma getirilmiştir. Bunları yapmak kolay mı olmuştur, elbette hayır.

Süreç içerisinde insani değerler ve mesleki etikten uzak o kadar çok söylem! ve engel çıkmıştır ki karşımıza, sayısını hatırlamak mümkün değildir. Bugüne kadar dil, din, renk, mezhep ayırt etmeksizin başkaları için bir şey yapmamış olanlar, taşın altına elini koymamış olanlar, yaşamları ve hayatları küfürden ibaret olanlar, boş beleş konuşmaktan öte gidememiştir.

Meslek odamızın; “Genç Çevre Mühendisleri” gurubunun yönetiminde gösterdiği emek, gayret ve çalışmalar ortadadır. Genç mühendisler mesleki haklar ve çevre konusunda bir tarih yazmaktadırlar. Mesleğimize ve çevreye karşı yapılan tüm saldırılarda, oda genel merkezimiz ve oda yönetimlerimiz korkusuzca mücadele etmektedir. Buna en güzel örnek; çevre görevlisi ibaresi ile mesleği yok saymaya çalışanlara karşı, yönetmeliğin bütününe ve ilgili maddelerine 2 dava açılması ve 40’ın üzerinde Bakan, Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür ve Daire Başkanlarıyla görüşme yapılmış olmasıdır. Kendi özel yaşamlarından ödün vererek, gönüllülük esasına göre yürütülen çalışmalarda, tek kaygıları mesleki haklar ve çevre olan yönetimler, meslektaşlarımızın büyük bir kesiminden taktir görmektedir. Genel kurul konuşmalarımdan ilkinde Aşık Derdiyok Ali’ye ait şu dizeleri sarf etmiştim;

Bizim için Hak her yerde

İki değil herşey birde

Bir olursak Hür oluruz

Bir olmak güç demektir, güçlü bir oda demektir. Güçlü bir oda mesleğin hak ettiği konuma gelmesi, mesleki hakların daha çok kazanımı demektir. Bu anlamda tüm meslektaşların mesleğine ve meslek odasına sahip çıkması gerekmektedir. Sözlerime Cengiz Aytmatov’un çok sevdiğim ve sıkça kullandığım sözleriyle son vereceğim.

Bir insanın kaderi dağdaki patika gibidir. Bazen iner bazen çıkar. Bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelir durur. İnsan böyle yolda tek başına yürüyemez. Ama birleşenler, birbirine omuz verenler her engeli aşarlar…