Adana’nın yıllardır gelişime aç bir şehir olduğu aşikar.

Yıllardır gelişmeyen, durağan bir yönetim anlayışı içinde yönetilen ve bir zamanlar Türkiye’deki şehirler içinde, gelişmişlik derecesi yönünden bulunduğu yeri dahi koruyamayan ve gittikçe gerilere düşen bir şehir konumunda olan bir şehir adeta.

Bu yönde istikrarlı bir şekilde devam eden bir şehir olduğunu söyler isek yanlış olmaz sanırım.

Tüm bunlara rağmen Adana’da yaşayan biri olarak Adana ile övünmüş olduğum taraf ise, Adana ilinin herkesin çok rahat bir sekilde yaşamını idame ettirebileceği çok ucuz bir şehir olduğu ve çeşmelerinden akan suyun çok temiz olup da içilebilir seviyede bulunduğu idi.

Daha önceleri bu düşüncelere sahip iken, son zamanlarda bu düşüncelerimin kademe kademe değişmeye başladığını görmekteyim.

Sanmayın ki, bu değişim sadece bende mevcut olan bir şey.

Hayır! Kesinlikle hayır! Bu, sadece bende beliriveren bir durum değil tabiki.

Geçtiğimiz günlerde toplu taşıma araçlarına yapılan ve 9 Eylül tarihinde uygulamaya giren zam ile birlikte toplu taşıma büyük bir kesim için lüks haline gelen bir ihtiyaç durumuna dönüştü adeta.

Toplu taşımaya yapılan % 35.7’lik zam oranı ile dolmuş ücretlerinde sivil 1.75 TL’den 2.25 TL’ye, öğrenci 1.50 TL’den 1.85 TL’ye: özel halk otobüslerinde sivil 1.60 TL’den 2.00 TL’ye, öğrenci 1.40 TL’den 1.65 TL’ye: belediye otobüs ücretlerinde ise sivil 1.40 TL’den 1.90 TL’ye, öğrenci 1.30 TL’den 1.50 TL’ye yükselmiştir.

Tek seferde böyle bir zammın yapılmış olması toplu taşımanın insanlar üzerinde büyük bir yük oluşturduğu bir gerçek.

Net asgari ücretin 891.04 TL olduğu ülkemizde asgari ücretle çalışan ve ailesini almış olduğu bu gelir ile ayakta tutmaya çabası içinde olan bir kimsenin, işine gidip gelmek için en iki kez toplu taşımayı kullandığını düşünürsek ve haftanın altı günü de çalıştığını hesaba katarsak eğer, bir ayda (26 gün üzerinden) toplu taşımaya gidecek olan toplam maliyet 117 TL olacaktır.

Böyle bir durumda bu kimsenin eline geçecek net asgari ücret otomatikmen 774.04 TL olacaktır.

Toplumun büyük bir kesiminin de asgari ücretle çalıştığı düşünülürse, yapılan bu zam neticesinde bir zamanlar zorunlu ihtiyaç olan toplu taşımanın bu insanlar için artık lüks bir ihtiyaç olduğunu söylemek elbette yanlış olmaz.

Bu nedenledir ki, şahsi araç kullanmak toplu taşımayı kullanmaktan daha cazip ve de daha maliyetsiz olacaktır bu durumda.

Diğer bir sorun ise çeşmelerden akan suyun bir süre önce fazla sulandırılmış ayran misali bembeyaz bir renk ile akıyor olması idi.

Son zamanlarda bu sorun giderilmiş gibi.

Lakin zaman zaman suyun aynı renkte aktığına şahit olmaktayım ve birçok kimse de buna şahit olmuştur zaten.

Beni şaşırtan başka bir olaydan da bahsetmek isterim.

Ve belirtmek isterim ki, ben daha önce böyle bir olaya hiç şahit olmadım.

Geçtiğimiz çarşamba günü Taşköprü üzerinden geçerken Seyhan Nehri’ne baktım bir ara.

Ve baktığım anda görmüş olduklarım beni büyük bir dehşete düşürdü adeta.

Seyhan Nehri’nin yıllardır insanımız tarafından kirletildiğini ve bu nedenle kirli olduğunu birçoğumuz biliyor zaten.

Ama sorun bu değil. Sorun başka bir şey.

Seyhan Nehri üzerinde görmüş olduğum ölü balıklar idi beni dehşete düşüren.

Ve bu manzara nehrin kirli olmasından, kirletilmesinden daha da ciddi bir sorun.

Yaşanan bu sorunlar ilgili ve yetkili bütün merciler tarafından dikkate alınmalı ve halkın yaşamış olduğu ve yaşayabileceği bütün sorunlar bir çözüme kavuşturulmalıdır.

Halkın iradesi ile oluşturulan yerel yönetim kadroları halkın iradesine sahip çıkmalı ve halkın yaşamış olduğu bu sorunları gözardı etmeden çözümler üretmelidir ki, hiçbir vatandaş mağdur olmasın.