Borç, kişiyi borcunu ödeyebilmek için daha çok çalışmaya zorlaması gereken bir eylemdir. Atalarımız boşuna dememiş;‘Borç yiğidin kamçısıdır’ diye…
Ya günümüzde nasıl!
Atalarımız zamanında güzel demiş, demiş de ‘Borcum borç, ne öderim, ne inkar ederim’ diyenlere ne demeli!
***
Ekşi sözlükte yazdığı gibi:
Burada ‘borç’tan kasıt maddi değil manevi olandır. Bir başka deyişle, birine vefa borcu, gönül borcu, onun bunun borcunu duyan yiğidimiz, gaza gelecek ve zamanında kendisine yapılmış olan iyiliklerin altında kalmamak için mazohistçe bi duygu içerisinde birisinin kendisini kırbaçladığını hayal ederek bu borcu en iyi şekilde ödeyecektir. Yok eğer sinkaflı bir duygu yaşanacak (… borcunu) olursa bkz. al diyetini...”
***
Zaman zor… 
Dostluklar o kadar da dostça değil!
Sahtesi de var, sahtekarı da!
Köprüyü geçene kadar dayısın…
Çıkarına ters düşmezsen eyvallah!
Yoluna gidersen ne ala!
‘Aslansın, kaplansın’ dersen senden iyisi yok.
Hele de paranı paylaşırsan…
Değmeyin adamın keyfine…
Borç da ne ki, dostsun, arkadaşsın…
Paranın lafı mı olur!
***
Olur kardeşim olur, paranın lafı olur…
Oldum olası sevmem…
Yüz liramı -daha fazla dersem yalan olur- fakirin birine gözü kapalı veririm de bir liramı borç olarak alandan o ödemeyi beklerim…
Adı üstünde borç!
Borç olarak almışsan ödeyeceksin…
Alışveriş borcun mu var!
Atalarımızın sözünü hatırlayacaksın…
Bu borç seni kamçılayacak…
Kamçılamıyor mu!
Alacaklının arkasından bir de sövmeyeceksin!
Hem suçlu, hem güçlü olmayacaksın…
Biraz utanacaksın… 
***
Aklıma geldi yazdım…
Kimse üzerine alınmasın diyeceğim de!
Diyemiyorum…