Haziran ayında yapılacak genel seçimler öncesinde gönlünden milletvekilliği geçenler hazırlıklara başladı.

Her seçim döneminde olduğu gibi bu dönemde de en sıkıntılı parti CHP olacak gibi görünüyor.

Aday belirleme kriteri hala netleşmediği için ortada derin bir belirsizlik, parti tabanında da tedirginlik var.

“Genel Başkan kontenjanı + yüzde 15 genel merkez kotası” mı “fermuar uygulaması” mı yoksa “önseçim” mi?

Bu sorunun yanıtı henüz belli olmadığı için gönlünden milletvekilliği geçen aday adayları daha temkinli davranmaya çalışıyor.

Ancak, görünen şu ki;  CHP’nin tek çıkış yolu önseçim.

CHP’nin iktidar olabilmesinin tek yolu, kişisel hırsların, küçük hesapların bir kenara bırakılmasından, adam kayırmacılığın, birilerinin adamı olma mantığının sona ermesinden geçiyor.

Önseçimin CHP için ne kadar önemli olduğu 30 Mart yerel seçimlerinde Seyhan’da açık bir şekilde ortaya çıktı.

Partide kabul görmeyen bir aday adayını örgüt desteği ile aday gösterebilmek için yapılan girişimler sonucunda Seyhan’da gerçekleştirilen önseçimin sonucu, parti tabanının bu ayak oyunlarına prim vermediğinin en güzel örneğidir.

Parti tabanının benimsediği, önemsediği, sevdiği bir isim olan Zeydan Karalar’ın önseçimde bu beklentileri boşa çıkaran bir sonuç elde etmesi ve sonrasında aldığı halk desteği önseçimin ne kadar değerli olduğunun da açık göstergesi.

30 Mart’tan aylar öncesinde Adana’da CHP rüzgarı eserken, genel merkezin aday belirleme konusundaki hatalarıyla MHP’nin ve bugünün Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün akılcı stratejisi nedeniyle CHP, büyükşehiri kaybetti.

Yani bir anlamda CHP,  Adana’yı kendi eliyle MHP’ye teslim etti.

Kendini sosyal demokrat bir parti olarak tanımlayan CHP’nin,  aday belirleme sürecinde genel başkan ve genel merkez sultasından kurtulması art şart.

Genel Başkanın ve genel merkezin parti tabanının sesine kulak vermesi, hem partinin hem de ülkenin geleceği açısından artık zorunluluk haline geldi.

CHP içindeki paralel yapılanmaların ne partiye ne de ülkeye bir yararı olmadığı da ortada.

CHP’nin silkinip özüne dönmemesi, yani halkın sesine kulak vermemesi durumunda Adana’da çıkarabileceği milletvekili sayısı 4’ten de az olabilir.

Çünkü Hüseyin Sözlü,  Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra MHP’nin kentteki siyasi etkinliğinde gözle görülür bir artış var.

MHP’nin siyasi anlayışının Adanalılar tarafından benimsenmesi, özümsenmesi noktasında bu etkinlikler çok önemli bir rol oynuyor.

CHP, eğer Adana’da hezimete uğramak istemiyorsa kendine çeki düzen vermek zorunda.

Adayları  beğenmediği için sandığa gitmeyen seçmenlerin büyük bir çoğunluğunun CHP’li olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerek.

CHP Adana’da ve ülkede iktidar olmak istiyorsa kendi seçmenini sandığa götürmek zorunda. 

Bu nedenle CHP’de en kötü önseçim, en iyi merkez atamasından daha iyi bir aday belirleme yöntemi olarak ortaya çıkıyor.

CHP Adana İl Başkanlığı görevine atanan Burhanettin Bulut’u da bu noktada zor günler bekliyor.