Adana Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Gizer,  Türkiye’nin komşu ülkelerle ticaret hacminin artmasının, “Türkiye’nin AB yolundaki ekseni Ortadoğu’ya kayıyor” biçiminde yorumlanmaması gerektiğini belirterek, “Dış dünyaya yeni yeni açılan Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracatın artması, AB pazarının göz ardı edilmesi anlamına gelmez. Türkiye’nin ekonomik potansiyeli Avrupa’yı da, Ortadoğu’yu da karşılar” diye konuştu.
 Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Müsteşarı Michael Miller ile üye 15 ülkenin büyükelçilerinden oluşan heyet, Adana’nın eknomik potansiyelini tanımak ve bilgi almak üzere ATO’yu ziyaret etti. ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Ali Gizer ve Atilla Menevşe ile Yönetim Kurulu Üyesi Naci Heybeli ile Meclis Üyesi Gürcan Gül’ün hazır bulunduğu ziyarette AB’li konuklara Adana ekonomisini anlatan bir sunum yapıldı. Sunumun ardından söz alan Ali Gizer, Dünyada gelişen önemli pazarlar arasında yer alan, jeo-stratejik önemi, nitelikli işgücü, altyapı olanakları ile önemli bir ticaret ve ulaşım bağlantı koridoru olarak yükselen Türkiye’nin, dinamik bir iç pazara sahip olduğunu belirterek “Türkiye, bir yandan serbest ticaret ve yatırım ortamını cazip hale getirirken, diğer yandan da hem AB, hem de  Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu’daki komşularla olan ekonomik, sosyal ve kültürel bağlarını en üst düzeye çıkarmanın çabası içerisine girmiştir. Bunun sonucu olarak da özellikle komşu ülkeler bazında önemli bir çekim merkezi durumuna gelmiştir” dedi.
Adana Ticaret Odası’nın, Türkiye’nin AB yolundaki çalışmalarına her alanda katkı sunduğunu da ifade eden Ali Gizer, son yıllarda sergilediği performansla geleneksel oda imajının bir tarafa bırakılarak, "Kent ekonomisine yön veren; üyelerinin ve şehrin ekonomik potansiyelini en iyi şekilde kullanan, yeni yatırım ve istihdam alanlarının yaratılması çabasında yoğunlaşan bir kurum" durumuna gelindiğine de dikkat çekerek şunları söyledi:
“Odamızın; Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı, ABİGEM, Doğu Akdeniz Dış Ticaret Merkezi gibi bünyesinde kurduğu ve hepsi AB finansmanında faaliyet yürüten birimleri, Adana'nın potansiyelini uluslararası boyutlara taşıma ve üyelerine, işletmelere ve bölge halkına hizmet etme noktasında aldığı uluslararası değerlendirmelerle başarısını belgeledi. Adana Ticaret Odası olarak, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için başından beri yoğun çaba içerisine girdik. Odamız, 2000 yılından bu yana, Avrupa Birliği Türkiye Komisyonu ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) faaliyetlerinin yanı sıra, bünyesinde faaliyet gösteren Avrupa Birliği Bilgi Merkezi, Avrupa İşletmeler Ağı ve ABİGEM ile birçok proje ve programa katılım sağlamış, Avrupa Komisyonu başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler, Avrupa Odalar Birliği (Eurochambres), Merkezi Finans ve İhale Birimi gibi birçok kaynaktan projeler kanalıyla bölgemize ve ülkemize fon sağlamıştır. Böylelikle hem Oda olarak kendisini geliştirme hem de bölgemize dış kaynaklar sağlayarak hizmet sunabilme olanağı yakalamıştır.“
 AB Heyeti adına söz alan Müsteşar Michael Miller de, Adana’yı tanıdıkça hayretinin daha da arttığını söyledi. Ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan her türlü potansiyele sahip bir kent olmasının büyük avantaj olduğuna da değinen Müsteşar Miller, “Türkiye’nin değişik bölgelerini geziyoruz. Ancak Adana’nın her açıdan çok farklı bir kent olduğunu gördük. Verimli tarım arazilerinde her türlü bitkiyi yetiştirmek mümkün. Sanayi tesisleriniz çok güzel. Dünya petrolünün Ortadoğu ve Asya’dan dünyaya dağıldığı nokta yine Adana’nın sınırları içerisinde. Bu artılar, bizlerin bu bölgeye daha sık gelmesi için önemli gerekçeler” dedi.
 Müsteşar Miller’in, gerek Türkiye, gerekse Adana’nın ekonomik yapısına bakıldığında Ortadoğu pazarına yönelik payın her geçen gün daha da arttığını gözlediklerini belirterek, “Bu göstergeleri, Avrupa Birliği’ne alternatif ya da eksen kayması olarak değerlendirebilir miyiz” sorusunu yanıtlayan Ali Gizer şu görüşleri dile getirdi:
 “Türkiye’nin üretim potansiyeli AB’nin de, Ortadoğu’nun da gereksinimlerini karşılayabilecek konumda. Hiç kimse Türkiye’nin AB yolunda eksen değiştirdiğini söyleyemez. Bir yandan, AB tarfından sürekli oyalanma taktiği izleniyor ve üyelik konusunda net bir tarih verilmiyor. Diğer yandan da dış dünyaya hızla açılan Ortadoğu ülkeleri ile yakınlaştığımızdan endişe ile söz ediliyor. Elbette yakınlaşma olacak. Çünkü yakın zamana kadar sınırlarımızda ihraç ürünü yüklü TIR’lar yerine askerler vardı. Şimdi ise bu yanlış politikalara son verildi ve ülkelerin karşılıklı çıkarlarını koruyan adımlar atıldı. Bu gelişmeleri eksen kayması olarak değerlendirmek yanlış olur. Bu gelişmeler, AB’den uzaklaştığımız biçiminde yorumlanmamalı.”