Protein bakımından zengin bir yağ bitkisi olan soyanın Türkiye'de ekim alanlarının her geçen yıl artması gerekirken azaldığına dikkat çeken İncefikir, kullanılan soyanın yüzde 90'ınına yakının ithal edildiğini söyledi. Son dönemde üretimi yapılan soyada ilk sırayı yüzde 60 ile Adana'nın aldığını belirten İncefikir, Mersin, Samsun, Osmaniye, Kahramanmaraş'ta da ekim yapıldığını belirtti. Adana'nın soya bölgesi olabileceğini belirten İncefikir, "Yapılacak tarımsal desteklemelerle bu bölge, 'Soya Bölgesi' olabilir. Toprak isteği bakımından fazla seçici olmayan soya, pamuk ve buğdayın yetiştiği her toprakta rahatlıkla yetiştirilebilmektedir. Yağlı tohumlar içerisinde yüzde 40 gibi en yüksek protein oranına sahip bir bitkidir. Üreticisine para kazandırmanın yanı sıra, Türkiye'nin yağlı tohum ihtiyacı bu şekilde karşılanabilir. Türkiye ham yağ için yurt dışına büyük ödeme yapıyor. Soya özellikle Çukurova'da teşvik edilirse, hem üretici hem de devlet kazanacak" dedi.

SOYANIN ANIZI YOK

Soyanın anızının olmadığını da belirten İncefikir şöyle konuştu:

"Adanalı hatta Çukurova çiftçisi soyayı üretebilecek durumda. Bölgemizde ekilecek bu ürün gelir anlamında üreticiyi rahatlatacaktır. Ayrıca soyanın ekilmesi ile farklı sektörlerde bundan faydalanacaktır. Ekim yapılan toprağa ayrıca soyanın farklı bir faydası bulunuyor. Çukurova Bölgesi'nde yoğun olarak ekilen mısırın anızını yok etmek isteyen üretici yakıyor. Yakılan anızla birlikte topraktaki birçok organizmada yok oluyor. Ancak üretici soyada böyle bir sıkıntı yaşamıyor. Soyanın tamamen yerli tohumla üretiliyor olmasının da bizim için ayrı bir getirisi var. Soya yurt dışında farklı şekillerde üretiliyor. GDO'lu ve GDO'suz ayırabiliriz. GDO'lu daha ucuz. İthal edilenler genelde ucuzu. Yerli soya GDO'suz. İnsan sağlığı açısından sorun yaratmayan bir ürün. Soyanın doğru tarım politikalarıyla yaygınlaştırılmasının zamanın geldiğini düşünüyoruz."