21 Mayıs Dünya Süt Günü nedeniyle açıklama bayan Başkan Özalp, çocuklukta beyin ve kemik gelişimi, büyüme hormonlarına etkisi, yaşlılıkta ise kalsiyum kaynağı olması bakımından sütün önemli bir besin maddesi ve protein kaynağı olduğunu dile getirdi.  
Süt tüketiminin yaşı olmadığını ifade eden Özkalp, "Süt ve süt ürünleri, sadece çocukluk dönemi için gerekli bir besin maddesi olmayıp, her yaşta belli miktarlarda mutlaka alınması gereken bir besindir. Sütü tüketmenin yaşı yoktur. Süt tüketimi her yaşta gereklidir. Kaldı ki yapılan bilimsel araştırmalara göre de sağlık açısından her bireyin günde ortalama 2 su bardağı süt tüketmesi gerekiyor. Ayrıca uzmanlar sağlık açısından riskli olan haller dışında herkesin süt içmesini öneriyor" dedi. 

SÜTÜ YETERİNCE TÜKETMİYORUZ
Sütün bu kadar önemli bir besin kaynağı olmasına karşın Türkiye'de yeterince tüketilmediğinin altını çizen Memduh Özalp, "Türkiye süt üretiminde dünyanın ilk on ülkesinden birisi konumunda. Tüketimde ise Avrupa ülkelerinin çok gerisindeyiz. Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık süt tüketimi ortalama 100 litre iken, ülkemizde bu rakam ortalama 25 litre civarında. Rakamlar da gösteriyor ki Türkiye'de süt tüketiminin arttırılması için politikalar geliştirilmelidir" diye konuştu. 
 Türkiye'de üretilen sütün yüzde 70’inin seyyar esnaf tarafından doğrudan tüketiciye çiğ süt olarak ulaştırıldığını belirten Memduh Özalp, "Sokakta satılan sütler daha taze ve besin değeri yüksek olmasına rağmen vatandaşlarımız tarafından yeterince tüketilmiyor. Bunun da en büyük nedeni karteller tarafından yürütülen algı operasyonları. Sokakta satılan sütle ilgili karteller tarafından yürütülen karalama kampanyaları vatandaşlarımızın kafasında soru işareti oluşmasına neden oluyor" şeklinde konuştu.

SÜT ÜRETİCİSİ DESTEKLENMELİ
Süt tüketiminin arttırılması kadar hayvancılığın da desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Özalp şunları söyledi;
"Geçtiğimiz mart ayında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'nin süt üretimi önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,5 oranında azaldı. Bu durumda gösteriyor ki artan girdi maliyetleri karşısında zarar eden üretici üretimden çekiliyor. Yüksek yem fiyatları, düşük süt fiyatı, pazarlama, tüketim azlığı, açıkta satılan sütlere gereken ilgi ve güvenin gösterilmemesini süt üretimindeki gerilemenin başlıca nedenleri arasında sayabiliriz. Hayvancılıkta kullanılan yemin ana maddesi olan arpa, mısır, buğday gibi ürünlerin fiyatları yükselince, yem fiyatları da artıyor. Bu yükseliş, sütün maliyetine doğrudan etki yapıyor. Entegre tesislerde süt üretimi gerçekleştiren büyük firmalara destek verilirken, yerel bazda kendi imkanlarıyla hayvancılık yapan köylülerimiz ise desteklerden yeterince pay alamıyor. Bu durum üreticimizi de, satıcımızı da sıkıntıya düşürüyor. Sürdürülebilir hayvancılık için mutlak suretle küçük devlet desteklerinin tabana yayılması gerekiyor."  
Sağlıklı nesillerin yetişmesi için süt tüketiminin mutlaka arttırılması gerektiğinin de altını çizen Başkan Özalp, süte ve sütün kaynağı olan hayvancılığa gereken önemin gösterilmesinin milli bir görev olduğunu ifade etti.