Ülke ve milletimiz, siyasi, sosyal, idari, hukuki ve özgürlükler anlamında bir cendereye hapsolmuştu. Millet, ufukta gözüken 7 Haziran seçimlerinin “demokrasilerde çareler tükenmez” deyiminin bir karşılığı olacağı ümidine kapılmış, karanlık gecelerin nurlu sabahlarla buluşacağının müjdesini bekler gibi sabırla beklemeye koyulmuştu.

 

Öyle ya, demokrasi ile yönetilen ülkelerde buhranlı dönemlerin çaresi seçimlerdi. Millet de 7 Haziran seçimlerini suya hasret çatlamış topraklar gibi bekledi durdu.

 

Ne hazin ve bir beklenmedik durum ki, milletin %60 gibi büyük çoğunluğunun karşı koymasına rağmen AKP lehine işleyen bir süreç, daha seçimin ilk gecesinden itibaren ışığa yakalanmış tazı hızıyla birileri tarafından hayata geçirildi.

 

AKP, % 40 oranındaki güdük gücüne rağmen ilk moral ivmeyi meydanlardaki sözde kavgalısı MHP cephesinden kazandı. Hiç beklemediği bir bomba müjde, gecenin yarısında Ankara'da patlatılmıştı. MHP muhaliflik havlusunu yere bırakmıştı. Daha ilk geceden itibaren AKP kanadına kan pompalanmaya başlanmıştı.

 

13 yıldan beri “çözüm süreci” adını vererek devşirdiği oyların bir daha yeniden kazanılmamak üzere HDP’ye kaydığını gören AKP, Barcelona arenalarındaki boğalardan bin defa daha kızgın bir asabiyetle Kürt siyaseti üzerine oluşturduğu dinamiklerini tabir caizse tepetaklak yerlere vurdu.

 

Hele HDP eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın seçim meydanlarında Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan için söylediği “Seni başkan yaptırmayacağız” sözü görüldü ki, ham bir armut ısırığı gibi Cumhurbaşkanı cephesinde hazmedilmeden yakın zamana kadar bekletilip durdurulmuş.

‘400 milletvekilini verin süreç huzurla sürsün’ diyen Cumhurbaşkanı, dedikleri olmayınca çözüm sürecini türbülansa sürmekle kalmadı, yıllardan beri milletin arzu ve talebinin aksine sürdürdüğü sözde barış sürecini ve o sürecin mutabakat masasını darmadağın etti, masa ayaklarını kırk parçaya ayırdı.

 

İnsanın aklına gelmiyor da değil! Zavallılar zavallısı bu AKP acaba yine mi aldatılmıştı? Malum Ergenekoncuları birileri darbe örgütçüleri diye kendilerine kakalamışlardı.

 

Gülen cemaatini birileri 'hizmet ehli insanlar' olarak yutturmuşlardı. Şimdi de güzel şeyler olacak masallarıyla 13 yıldan beri uzatmalı flört hayatı yaşadıkları bu sürecin her bir aktörü, acaba milletin dediği gibi gerçekten terör yuvalarından mı ibaretti?

 

Ne hikmettir işte bilinmez, bu kanaat 7 Haziranı 8 Hazirana bağlayan geceden sonra, Cumhurun reisi cephesinde adeta keşfe muhtaç bir keramet yüceliği ile derhal vuzuha kavuşmuştu.

PKK, meğer imha edilmesi gereken, 1000’lerce sorti ile vurulması gereken azılı bir terör örgütüymüş, HDP ise onun siyasi bir uzantısıymış. Yani yüksek siyasi derinler ve stratejik dehalar, birileri tarafından bir kez daha aldatılmıştı.

 

Öyle gözüküyor ki, bütün bunlar asla onların günahları değildi. Hem şunun şurasında sadece üçüncü kez aldatılmışlardı. Bu kadar aldatılma da kadı kızında da olurdu canım.

İnandık ve yuttuk. Ama bu son aldatılmaları olsun!