Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık ile birlikte ÇGC binasında açıklama yapan Cafer Esendemir, Türkiye'nin önemli bir süreçten geçtiğini belirtti. Cafer Esendemir, "Son zamanlarda medyaya yönelik baskılar artıyor. Son olarak şehir eşkıyaları Ahmet Hakan'a saldırmıştır. Bunu kınıyoruz. Basına yönelik saldırıların engellenmesini ve basın özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz." dedi.

Ahmet Hakan'a yönelik saldırıyı nefretle kınadığını anlatan Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, "Bu saldırıyı şiddet kınıyor ve protesto ediyoruz. Halkın haber alma ve basın özgürlüğüne karşı yapılan bu saldırı çirkindir, ülke demokrasisi için utanç vericidir. Saldırganlar şimdi gözaltında, gerekli adli işlemler yapılacak ama bu saldırının gerçekleşmesine neden olanlar da yargılanmalıdır." diye konuştu.

Herkesin siyasi iktidar gibi düşünmek zorunda olmadığını aktaran Çıtırık, şu ifadeleri kullandı: "İnsanların farklı düşüncelerinden muhalif olmasından, muhalif yazılar yazmasından kimse rahatsız olmamalıdır. Maalesef oluşturulan yandaş medyaanlayışıyla birlikte halkın haber alma özgürlüğü ortadan kaldırılmakta. Siyasi iktidar ve "kaçak saray'ın sakinin görüşü doğrultuşunda pompalama yapılmaktadır. Hrant Dink cinayetinin öncesindeki hedef gösterilme ve yaşanan seri ihmaller sonrasında olayın nereye geldiğini hep birlikte gördük. Elbette ki dileğimiz ikinci Hrant Dink olayının yaşanmamasıdır."

Adana Baro Başkanı Av. Çıtırık'ın, ÇGC'de yaptığı konuşma şöyle:

"UTANÇ VERİCİ BİR SALDIRI"

"Son derece utanç verici, vahim gelişme karşısında Adana Barosu Tüzel kişiliği adına tüm basın emekçilerine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Ülkemizin gündemine ciddi bir şekilde oturan ve her gün akmaya devam eden kan ve bu kandan beslenen anlayış ve terörü yöntem olarak benimseyenleri de şiddetle kınıyor, protesto ediyoruz. Yitirdiğimiz tüm insanları rahmet anıyoruz. Ülkemizde  akan kanın durması için artık gereğini yapması  gerekenlerin seyirci kalmaması, ülkemizde barışın tesis edilmesi için nelerin yapılması gerekiyorsa gerekli adımların atılmasını beklemekteyiz. Türkiye demokrasinin asgari unsurlarının bile kalmadığı, sadece şekli unsurlarının olduğu yani siyasi partilerin varlığı 4-5 yılda bir yapılan seçimler, sandıktan alınan güçle, her türlü şeyi yapabilme gücünü kendinde bulabilme sürecini yaşıyor.  Şekli demokrasinin bütün unsurları vardır. Türkiye'de özümsenebilmiş, kanıksanabilmiş, yönetimlerin de kendilerini bununla  bağlı sayabildikleri bir demokrasi anlayışı bulunmamaktadır.  Her türlü keyfiyet ve istediğini sandıktan aldığı güçle yapabilme anlayış hakim kılınmaktadır. Sandık; demokrasilerde çözüm yollarından biridir. Ama sandıkta birinci parti olmak her şeyi yapabilme gücünü vermemektedir. Azınlıkta kalanların da kendilerini ifade edebilmeleri, düşüncelerini yayabilmeleri gerekir. Eleştiri hakları vardır. Ama ülkemiz uzun bir süreden beri demokrasinin temel hak ve özgürlüklerin ve anayasanın askıya alındığı günler yaşamaktadır. gazeteci-yazar ve televizyon programcısı Ahmet hakana yapılan saldırıyı çirkin, ülke demokrasisinde utanç verici bir saldırıdır.

"AHMET HAKAN ÜZERİNDEN TOPLUMA KORKU VERİLMEK İSTENİYOR"

Saldırıyı gerçekleştirenler gözaltına almıştır. Yargılama ve diğer süreçleri takip edeceğiz. Aslında bu eylemi gerçekleştirenlerin yargılanabilmeleridir. Bugün Türkiye siyasetinde hakim olan dil, toplumu ayrıştıran,  nefret dili, ötekileştiren ve bizden olan olmayan şeklindedir. 

Ahmet Hakan üzerinde topluma gözdağı verilmektedir. Bir köşe yazarı: " İstersek seni sinek gibi ezeriz.", bir milletvekili, "Bunlar hiç dayak yememiş, bunlara dayak lazım" diyebilmektedir.  Aslında bunlar alt alta konulduğunda, bunları azmettirenlerin, nefret dilini hakim kılanların, toplumda ayrıştıranların, bizden olan olmayanların yargılanabilmeleridir.  Toplumsal hoşgörü, tahammül, sabır gösterilmesi gerekir. Bugün Yurttaşın kişi güvenliği ortadan kalkmıştır. Yurttaşın en temel hakkı olan yaşam hakkına yapılmıştır. Yarın kime nerde, ne zaman, ne şekilde saldırı olacağı bilinmez hale gelmiştir. Yurttaşın haber alma özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. Düşünce ve kanaati hürriyetini açıklama özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. Bu saldırı, haber alma anlayışına  saldırıdır. Bu saldırı; yine Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde yer alan ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. AİHM, düşünce ve kanaati açıklama ve bunu yayma yönünde bunun yayma ile ilgili çok önemli kararları vardır. İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun esasları içerisinde yer alır.  Çoğulculuktan kimsenin korkmaması gerekir. Toplumsal yaşamın ilerlemesinde ifade özgürlünün önemli rol oynadığını, ifade özgürlüğünün toplumda sadece normal karşılanacak düşüncelere değil, toplumu ve devleti rahatsız edebilecek, şoke edeci, düşüncelerin de yayılmasına imkan verilmesi gerekir.

"FARKLILIKLARA TAHAMMÜL GÖSTERİLMELİ"

Bir bütün olarak bakıldığında bu saldırı; ülkenin toplumsal huzur ve barışa, farklılıklara tahammülsüzlüğün en büyük göstergesidir. Ama bu topraklar bu saldırılara alışıktır. Bu topraklar, öldürülen ilk gazeteci Serbesti Gazetesinin başyazarı Hasan Fehmi beye yapılmıştır. 4 Aralık 1945'de Tan gazetesine olmuştur, bu saldırı; Uğur Mumcu'lara olmuştur, Hrant Dink'lere olmuştur. 30'un üzerinde sadece gazetecilik faaliyetlerini yerine getiren tutuklanan ve hükümlü olan gazeteciler olmuştur. Ülke topraklarının devletin genlerinde  ve geleneklerinde farklılıklara tahammülün olmadığı ve onları da kaba güç ve diğer otoriterlerle birlikte ortadan kaldırabildikleri görülmüştür.

"AHMET HAKAN'IN YANINDAYIZ"

Bu utanç verici gelişme karşısında Ahmet Hakan'a geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Yargılama sürecinin her aşamasını takip edeceğiz. Ayrıca Basın emekçilerine de ağırlaşan yaşam mücadelesinde, farklılıklara tahammülün olmadığı bir süreçte, yurttaşın haber alma hakkına katkılarından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz."