Çıtırık, “Bu ödülü,  hukuk devleti mücadelesi verirken yıllarca cezaevinde yatan meslektaşlarım ve çocukluklarını ve gençliklerini yaşayamadan devlet terörüne kurban giden Ali İsmail Korkmaz’lar, Berkin Elvan’lar adına alıyorum” dedi
Adana Kültür ve Sanat Derneği tarafından verilen "2014 Puduhepa Bilim–Sanat–Başarı Onur Ödülleri" sahiplerini buldu. Seyhan Oteli Toros Salonu’nda gerçekleşen törende, Puduhepa ödülüne bu yıl Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık layık görüldü. Çıtırık’a ödülünü, Adana Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı Başkanı Alper Tansel takdim etti. Tansel, “Hukuk devleti, demokrasi ve temel hak ve özgürlükler noktasında kendisinin seviyeli yaklaşımları, eylem ve tavırlarını takdir ettiğimi belirtirim. Ben kendisine, kadife elbise içerisinde demir bir yumruk diyorum.  Fikirlerini kamuoyuyla çok güzel paylaşıyor. Toplumun beraberliğine hizmet ediyor. Hukuk camiasına çok farklı bir dinamizm  getiriyor. Kendisiyle iftihar ediyoruz.” Dedi.
Çukurova Üniversitesi’nden Arkeolog Serdar Girginer, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Figen Doran, Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü İkbal Kalın ile birlikte ödül alan Baro Başkanı Çıtırık, “Ben bu ödülü, yaka - paça yerlerde sürüklenen, giysisi ve cübbesi yırtılarak, gözaltına alınan, yargılanan yıllarca cezaevinde kalan hukukçular adına, ben bu değerli ödülü çocuklarını ve gençliklerini yaşayamamış ve devlet teröründe yitirmiş olduğumuz Ali İsmail’ler, Ayvalıtaş’lar, Berkin Elvan’lar için alıyorum”dedi
Baro Başkanı Avukat Çıtırık, konuşmasına Ahmed Arif’in, “ANADOLU” isimli şiirinden ilk kıtasını okuyarak başladı:
“   Beşikler vermişim Nuh'a,
   Salıncaklar, hamaklar,
   Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
   Anadoluyum ben,
    Tanıyor musun ?
O Anadolu’nun, yüzlerce uygarlığının sonunda birikiminin, ortaya çıkardığı kültürün, Puduhepa’da varlık bulduğuna burada bir kez daha kanaat getirdik. Temsil ettiğim meslek örgütüm baro adına hepinizi selamlıyorum. Adana Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Nuran Terliksiz ve yönetim kurulu üyelerine en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Türkiye son zamanlarda çok ciddi ve çok olağanüstü dönemlerden geçiyor. Önemli olan bu olağanüstü dönemlerdeki gösterdiğiniz tavırdır, duruştur, eylemdir.. 17 aydır Adana Baro Başkanlığını görevini yürütüyorum. Bugün, Türkiye hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun egemen olduğu, sergilendiği günlerden geçiyor. Anayasanın 2. Maddesinde: hukuk devleti olduğu yazmasına rağmen, kanun devleti bile olamadığı açık faşizmin, her türlü uygulamasının sergilendiği, insanlarının yok sayıldığı, ötelendiği, Cumhuriyetin kazanımlarının haraç mezat satıldığı bir dönemi yaşamaktadır. İşte böylesi dönemde, herkese hava, su ve ekmek gibi gerekli olan hukuktur.  17 Aralık depreminden sonra hukuk skandallarının yaşandığı, hukuk tanımazlık içerisinde parmak çoğunluğuna dayanan bir kişinin, kendi siyasi ikbali uğruna yeri geldiğinde Türkiye’yi bir savaş ortamına, iç savaşa sürükleyeceği bütün kanıtları ortadadır. Değerli Adanalılar, bu olağanüstü dönemler içerisinde bizde görevimizi yaptık. Bende duruşmalarımı takip edebilir, ofisimde Twitter ve Facebook üzerinden aydınlık Türkiye özlemini dile getirebilirdim. Ama, bize düşen görev, Türkiye’de hukuk tanımazlığın zirve yaptığı dönemde Avukatlık Yasası’nın 76. ve 95. maddelere bize verdiği görev ve yetkiler doğrultusunda hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve geliştirmek,  etkinleştirmek ve işlevsel  kılmaktır asıl olan. Ben bu değerli ödülü, Türkiye’nin hukuk devleti, demokrasi mücadelesi sırasında yitirdiği insanları adına, ben bu değerli ödülü, yaka - paça yerlerde sürüklenerek, giysisi ve cübbesi yırtılarak, gözaltına alınan, yargılanan yıllarca cezaevinde kalan hukukçular adına, ben bu değerli ödülü çocuklarını ve gençliklerini yaşayamamış ve devlet teröründe yitirmiş olduğumuz Ali İsmail’ler, Ayvalıtaş’lar, Berkin Elvan’lar için alıyorum.”