Mesajında, her şartta mesai mefhumu gözetmeksizin görevlerini yerine 
getirerek kentimiz ve ülkemizin kalkınmışlık düzeyine ve tanıtımına 
büyük katkı sağlayan ve kamu hizmetlerinin devamlılığında önemli 
katkıları olan tüm basın mensuplarının '10 Ocak Çalışan Gazeteciler 
Günü'nü kutladı.
"HER TÜRLÜ TAKDİRİN ÜSTÜNDEDİR"

Baro Başkanı Av . Veli Küçük, yaptığı açıklamada; tarafsız, özgür, 
ilkeli ve basın ahlak kurallarıyla donanmış bir medyanın, toplumsal 
aydınlanma ve gelişmenin sağlanmasında önemli yeri olduğunu 
vurgulayarak, "Böylesine önemli bir misyonu yerine getirmek için her 
şartta görevleri peşinde koşan gazetecilerimizin, düzenli bir mesaisi 
olmadan, halkı bilinçlendirmek için verdiği kararlı mücadele her türlü 
takdirin üzerindedir. " diye konuştu.
Baro Başkanı Av . Veli Küçük, gazetecilik mesleğinin her geçen gün 
kötüye gittiğini belirtti.
16 yıldır işbaşında olan siyasi iktidarın ülkemizde medyanın yüzde 
95’ini kontrol altına alması, hapisteki gazeteci sayısının 142 olması, 
muhalif medyanın ekonomik baskıyla susturulmaya çalışılmasının, 
Türkiye’de basın özgürlüğünün ve gazetecilerin nasıl ağır bir saldırı 
altında olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göre tüm işkolları içinde yüzde 30 ile 
işsizliğin en yüksek olduğu medya sektöründe sadece son sekiz ay içinde 
700 gazetecinin işsiz kalmasının da üzüntücü verici olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre 180 ülke arasında iki 
basamak daha gerileyerek 157. sıraya düşmesinden duyduğu endişeyi de 
dile getirdi.
Baskıcı, temel özgürlükleri yok sayan, yeni rejim özlemini mevzuatlarla 
meşrulaştırmaya çalışan siyasi iktidarın, Basın Kartları Yönetmeliği’nde 
yapılan değişiklikle gazeteciler üzerinde yeni bir tehdit unsuru 
yaratmaya çalıştığına işaret etti.

"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ BİR HAKTIR"

Araştırmacı, sorgulayan, gerçeklerden kaçmayan bir toplumun ancak özgür, 
şeffaf, bağımsız medya organlarıyla mümkün olabileceğini vurgulayan Baro 
Başkanımız Av . Küçük, "Çağdaş demokrasilerde basın özgürlüğü bir 
haktır. Güzel ülkemizde içinden geçtiğimiz günler basının, gazeteciliğin 
en karanlık dönemi olarak anılacaktır. Bilinmesini isteriz ki; her türlü 
baskıya rağmen “gerçekleri” bize ve halkımıza ulaştırma gayreti içinde 
olan aydın, ilerici, demokrat, gazeteci ve yazarlarımızın her zaman 
yanındayız. Adil yargılama ilkesinin ihlal edilmediği, yargı 
bağımsızlığının ve demokrasinin sağlıklı işlediği, basın özgürlüğünün 
olduğu bir ülke istiyoruz."diye konuştu.

ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ NEDİR?

1961-1971 arasında “Çalışan gazeteciler bayramı” adıyla kutlanmış; 1971 
yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının 
geri alınması üzerine kutlama gününün adı, ”10 Ocak Çalışan gazeteciler 
günü” olarak değiştirilmiştir.
4 Ocak 1961'de kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal 
güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede 
yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günü olmuştur.

Söz konusu düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, 
sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin 
sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu.

Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 
gazete patronu (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, 
Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah) 212 sayılı yasanın ve Basın İlan 
Kurumu'nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar 
doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 
gün kapadıklarını duyurmuşlardır. “Dokuz patron olayı” olarak basın 
tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca “Basın” 
adlı bir gazete yayımlamaya karar vermişlerdir.

Basın gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında 
düzenli olarak yayını sürdürdü. Çalışan Gazeteciler Günü, bu olayın bir 
sonucu olarak ortaya çıktı. 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” 
olarak kutlanmaya başladı ve 1971'de “Çalışan Gazeteciler Günü” halini 
aldı.