Böylece Ergenekon örgütü üyeliğinden ceza alan olmadı.

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, yaptığı yazılı açıklamada, Ergenekon'a 12 yıl sonra ne yazık ki “pardon” denildiğini ‘gizli tanık’ ve hukuksuz dinlemeler nedeniyle aydınların, Atatürkçü kimliğe sahip Genelkurmay Başkanı da dahil ordu mensuplarının, sivil toplum temsilcilerinin suçsuz yere cezaevine atılmaları sonucu hayatını kaybedenlerin, bu kumpası kabullenemeyerek intihar edenlerin unutulmayacağını ve onların ailelerinin yaşadıkları acının ise hiçbir şekilde hafiflemeyeceğini ifade etti.

Baro Başkanı Av. Veli Küçük, açıklamasında görüş, düşüncelerini şu şekilde paylaştı; “Aslında Ergenekon kumpası, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete kurulan bir tuzaktı. Onların hedef gösterilmeleri son derece üzücü ve tehlikeli gelişmelerdi.

‘Ergenekon, Balyoz’ gibi davalar devletin içindeki güç odaklarının çatışması olup, demokratik veya hukuki bir yanı yoktu. Bu ‘davalar’ demokrasinin gerektirdiği hakkaniyetle hakikati amaçlamak ve sorgulamak için açılmadı.

O dönemde Ergenekon kumpası için bir "ihanet ittifakı" kuruldu. FETÖ+ siyasi ortakları+ algı oluşturmakla görevli gazetecileri, Atatürkçü yurtseverleri yok etmek için seferber oldular.

O günlerde yayınlanan iktidar ve cemaat yapılanmasına hizmet eden gazetelerin manşetleri nefretle hatırlanacaktır. Dahası Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı Ergenekon kumpasını kuranlar eninde sonunda mutlaka yargılanacaktır”

Av. Veli Küçük, Ergenekon sürecinde ekranlardan ve gazete köşelerinden bu kumpası savunan bazı isimlerin bugün hala ekranlarda ve gazete köşelerinde bu millete sözüm ona yol göstermeye devam etmesinin de ayrıca skandal olduğuna işaret etti.

Ülkemizde ne yazık ki, hesabı verilmeyen, adaletin tecelli etmediği vakaların bir hayli fazla olduğunu belirten Av. Küçük,  “Kimse yargıyı kullanarak hukuksuzluğa yol açmamalı, siyasal beklentilerine yargıyı araç kılmamalıdır. Daha dün, 12 yıl süren Ergenekon Kumpası davasında tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildi. “Geciken adalet, adalet değildir” bunu her fırsatta söylüyoruz. Fakat “Türkiye bağırsaklarını temizliyor" denilerek, sahte delillerle suçsuz insanların hayatları karartıldı. Tutuklanan ve yargılama sürecinin sonunda kararı göremeden vefat edenler oldu.

Bütün bu Ergenekon süreci yaşanırken, arkasında siyasal bir destek vardı. Dönemin başbakanı “ben bu davaların savcısıyım” demişti. Zırhlı aracını soruşturmaları yürüten savcıya vermişti.

Gelinen bu vahim tablodan bir yargı mensubu ve adaletin temsilcisi birisi olarak utanç duymaktayım.

Atatürkçü subay ve aydınları tasfiye amacı taşıyan bu kumpas davasının, uluslararası bir proje olduğu 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimiyle ortaya çıkmıştır ki, aydınlanma karşıtı güçlerin, Atatürk Türkiyesi’ni parçalamak üzere programlanmış güçlerin neler yapabileceklerini çok iyi göstermiştir.

Adana Barosu olarak, Ergenekon kumpasında hayatları karartılarak yaşamlarını yitirenleri rahmetle anıyor, Atatürk ilkelerine bağlı yurttaşlarımızın, aydınlanma düşmanlarının tuzaklarına karşı her zaman dikkatli olmaları gerektiğini hatırlatıyoruz.”