Adana’da birçok sivil toplum örgütlerinin kurucu başkanlığını yapan, birçoğunda kurucu yönetici ve yönetim kurulu üyesi ve üye olarak görev yapan, mesleğini seven ve 32 yıllık meslek hayatında bu sevgiyi artırarak devam ettiren Av. Ülkü Tolunay, Adana Barosu Başkan adaylığını açıkladı.
Demokrat Avukatlar Grubu Başkan Aday Adayı olarak mesleğine ilk başladığında hissettiği heyecanla Adana Barosu’na başkan olmak istediğini belirten Av. Ülkü Tolunay’ı adaylık açıklamasında ailesi ve Adana Barosu’na kayıtlı 100’e yakın avukat yalnız bırakmadı.
Adana Barosu Mahmut Esat Bozkurt Salonu’nda alkışlar ve sevgi gösterileriyle kürsüye çıkan Av. Tolunay, kendisini bu önemli günde yalnız bırakmayan, işleri nedeniyle katılamayan ancak gönlünün kendisinden yana olduğunu bildiği meslektaşlarına, dostlarına, arkadaşlarına ve basın mensuplarına teşekkür etti.
Stajını tamamladığı günden itibaren avukat olarak çalışmaya başladığını vurgulayan Tolunay, “Başka bir alanda çalışmadım, çalışmayı düşünmedim. İlk davamı kazandığımda yasalardan doğan bir hakkı kazandırmış olmanın verdiği mutluluk ve duygu yükü benim miladım olmuştur. Bugün burada konuşuyorsam tohumları o davayla atılmıştır” dedi.

“SAFIM BELLİ”

Baro Başkan adaylığında safını belli ederek yola çıktığını, bu yolculukta safının demokrasiden, haktan, adaletten yana olduğunu belirten Av. Tolunay, şunları söyledi:
Benim safım insanın insan olmaktan doğan tüm hak ve özgürlüklerinden, yaşam hakkından, geleceğe güvenle bakma hakkından yanadır. Benim safım; Geleceğe güvenle umutla bakan bir ülke yaratabilmek için ve bu ülkede yine geleceğe umutla bakan avukatlar olabilmek için  hizmet etmekten yanadır.

Evet safım belli.  Bütün insanlar eşit derken,  çocuğuyla/genciyle/kadınıyla erkeğiyle… Herkesin haklar ve özgürlükler anlamında eşit omasından yanayım. ‘Savaş olmasın, ölümler olmasın’ derken  dünyanın neresinde olursa olsun bir tek insanın bile kılına zarar gelmemesinden, barıştan yanayım. Anayasa, yasalar ve uluslar arası sözleşmelerle güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerden  yanayım. ‘Ayrım yapmayalım’ derken dil, din ve renk çeşitliliğin İnsanlık ailesinin bir zenginliği olduğunu biliyorum. Bu aile ki insanlık tarihinde yaşanan acılardan ders çıkarıp İnsan hakları evrensel bildirgesini yazmış, Çocuk Haklarını, Kadın Haklarını dile getirmiş, Çevre kalmazsa insan türünün de kalmayacağını vurgulayarak, Kyoto protokolünü  hazırlamış. İnsanlığın ortak geleceğinin yine insanın elinde olduğunu ifade etmiştir.

 Bu metinleri insanlığın ortak aklı üretti,  uygulaması bizim, biz avukatların ellerinde. Yazılan tüm hak ve özgürlüklerin savunucuları olan biz avukatları, benim safım da belli diyen arkadaşları, bugün bu yolculukta yanımda olmaya, destek olmaya davet ediyorum.

Karınca olalım, Ve tarih yazalım. Bugün beni varlığıyla onurlandıran siz sevgili meslektaşlarıma, burada olamayıp bu yolculuğumun başından beri beni destekleyen dostlarıma tekrar tekrar teşekkür ediyorum.”

 

32 YILINI TECRÜBE
Bir yandan avukatlık mesleğimle hizmet ederken bir yandan da hizmet edebileceği başka alanlar olabileceğini de fark ettiğini hatırlatan Tolunay, meslek hayatı ve sivil toplum örgütlerinde geçen süreci de şu sözlerle anlattı:
“Ben bu ülkenin olanaklarıyla okudum, avukat oldum. Mesleğimin bana sağladığı  olanaklarla yaşadım. Bana bu mesleği sağlayan ülkeme bir gönül borcum vardı. Bu gönül borcumu bu toplumsal alanlarda gönüllü çalışmalarla ödemem gerektiğini hissettim. Çünkü sadece almak değil çoğu zaman vermek insanı mutlu eder. Ben iki temel alanda kendimi bu anlamda  ifade edebileceğimi gördüm.  Birincisi baromda gönüllü çalışma. İkincisi toplumsal alanda çalışma.Bunun üzerine hizmet edebilmek adına arayışa girdim. Kaldı ki aramaya bile gerek yok ülkemizde. Mağduriyetler konusunda. Hak ihlalleri konusunda. İşkencenin önlenebilmesi için İnsan Hakları Derneği’nin kuruluş çalışmalarında yer aldım. Kurucu başkanlığını yaptım. Adana’da Doğal Hayatı Koruma Derneği nin ve Ankara’da Dil Derneği’nin çalışmalarına katıldım. 

1995 yılında  Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin şube kuruluşunu yaptım ve kurucu başkanı oldum. Kadının ev içi emeğinin değerlendirilmesi için İş Kadınları Derneği’ne üye oldum. Son yıllarda kadına yönelik şiddetin artık kadın cinayetleri noktasına gelmesi üzerine, şiddetin çözüm olmadığını anlatabilmek için 13 avukat olarak Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği’ni kurduk.  Kurucu başkanı olduğum bu dernekteki görevimi Baro Başkanlığı görevine aday olunca genç bir meslektaşıma devrettim. Bu toplumsal alandaki gönüllü çalışmalarımla eşzamanlı olarak; Baroda mesleğe ve meslektaşlarıma hizmet etmeye  ve bu çerçevede görevler almaya başladım. Çocuk Hakları, Kültür Sanat ve Kadın hakları komisyonlarında görevler aldım. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Komisyonları Merkezi’nin kuruluş çalışmalarında yer aldım ve ilk yürütme kurulunda görev aldım.

Yönetim Kurulu üyeliğim sırasında, Baro adına hazırlıklarını yürüttüğüm; Adana Barosu, Seyhan Belediyesi ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü arasında imzalanan üçlü protokol ile “kadın danışma merkezi” açılmasında katkı sağladım. Medeni Kanun ve  İş kanunu değişiklikleri ile ilgili  olarak Baro adına çeşitli konferanslara katıldım. Ailenin Korunması hakkındaki kanun değişikliği için  Aile  ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve TBB nin ortak çalışmasına katıldım.”