Çocuklara cinsel istismar suçlarında mağdur ve failin evlenmesi halinde, cezanın ertelenmesini öngören ve kamuoyunda çocuk istismarcısına evlilik hakkı olarak bilinen yasa önergesiyle ilgili görüşlerini açıklayan  TERAPİDER (Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği) Genel Başkanı Uzm. Dr. Taner Canatar, tecavüze ve cinsel istismara uğrayan bir çocuğun bunu kendisine yapan kişiyle evlendirilmesinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu ve bu durumun en az tecavüz kadar ağır bir travma yaratacağını belirtti. Dr. CANATAR; "Cinsel şiddet ve tecavüz, kime yönelik olursa olsun kabul edilemeyecek, özrü ya da hafifletici nedeni olamayacak bir suçtur; üstelik savunmasız küçücük çocuklara yönelik olduğunda ise bir tür vahşettir, sapkınlıktır.  Pedofili (sübyancılık), günümüz psikiyatri sınıflandırma sistemlerinde ‘parafililer’ yani ‘cinsel sapkınlıklar’ ana kategorisi altında ele alınır.   Yani  bizim ‘çocuk gelin’ adını verdiğimiz ve halen oluk oluk kanayan toplumsal yaramıza, dünya ‘pedofili’ diyor. Ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre, 18 yaşını doldurmamış olan herkes çocuktur. Israrla vurgulamaktayız ki yasalar önünde  çocuklara cinsel istismar ve tecavüzün en ağır şekilde cezalandırılması gereken bir suç olarak kabul edilmesi, 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi ve cinsel eğitimin yasal olarak şart olması için gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır." dedi.
Birbirine zıt iki kavram olan evlilik ve tecavüz olayının birleştirilmeye çalışılmasının  kesinlikle hoşgörülemez olduğunun da altını çizen CANATAR, "Bu bağlamda mağdurun tecavüzcüsü ile evlendirilmesi veya evlendirilmeye teşvik edilmesi çok yanlış bir uygulamadır. Bu öneriler ancak ve ancak işlenen suçları özendirir çünkü bu bakış açısı tecavüzü cinsellik olarak görmekte ve normalleştirmektedir. Oysaki tecavüz bir cinsellik değildir, temel insan haklarına yapılmış alçakça bir saldırıdır. Ayrıca tecavüz travması ve psikolojisi içerisinde olan mağdurların evleneceği tecavüzcüye sevgi, saygı ve güven duyması imkansızdır. Bu nedenle bir ömür boyu güven duygularından yoksun, çaresiz güvensiz, huzursuz olan tecavüz mağdurları mutsuz olacak ve mutsuz edeceklerdir. Çocuğa cinsel istismar toplumsal bir sorundur. Hiçbir birey, disiplin ya da kurum tek başına bu sorunu önleme bilgi ve becerisi açısından yeterli değildir. Bu nedenle tüm toplum kurumlarını kapsayacak koruma programları geliştirilmelidir. Bizlerin de toplum olarak, her yönden gelişmiş bir ülke ve sağlıklı yaşam koşullarına sahip olmak ve de çocuklarımızın mutlulukla, huzurla büyümeleri beklentimiz var. Bu noktada hem devletimize, hem medyamıza, hem ruh sağlığı profesyonellerine, hem de ailelere çok fazla iş düşüyor. Özetle  cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun hızla bilinçlendirilmesi ve cezai yaptırımların caydırıcı olacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir." diyerek sözlerini noktaladı.