14 Nisan 2015 tarihinda inşaat aşamasına geçilen ve son günlerde ülkenin dört bir yanında sergilenen, Akkuyu nükleer güç santrali ile ilgili reklamlarda, nükleer enerji ile teknolojik gelişimin ve kalkınmanın sağlanacağı vurgusu yapıldığını belirten Doğan, “Teknolojik gelişme ve ulusal kalkınmayı getireceği ima edilen reklamlarda çocuklar, milli unsurlar kullanılarak aydınlık ve güçlü bir gelecek sağlanacağı düşüncesi verilmeye çalışılmaktadır. Reklamlarda çocukların, bu değerlerin kullanılması toplumun milli duygularını ve konu hakkındaki yeterli olmayan bilgisini istismar eder niteliktedir” dedi.

“SANTRALİN MİLLİ OLARAK KABUL EDİLMESİ İÇİN BİR NEDEN YOK”

Projenin Tamamen Rus sermayesine sahip bir şirketçe gerçekleştirildiğini ifade eden Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Adana Şube Başkanı Kenan Doğan, “Santralin ülkemiz açısından “milli” olarak kabul edilecek herhangi bir durumu bulunmamaktadır. Reklamda ana motif olarak kullanılan ışık simgesi ise; ülkenin ve geleceğin aydınlatılmasının santralle sağlanacağı gibi aldatıcı şekilde bir algı yaratmaktadır” diye konuştu.

“SANTRALLE ENERJİDE ‘DIŞA BAĞIMLILIK KALKIYOR’ DEMEK GERÇEK DIŞIDIR”

“Türkiye tarihinin en büyük yatırımını gerçekleştiriyor, enerjide dışa bağımlılıktan kurtuluyor” denilmesinin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Doğan sözlerini şöyle sürdürdü;

“İki ülke arasında yapılan sözleşmeden de anlaşılacağı üzere; “enerjide dışa bağımlılık ortadan kalkıyor” söylemi yanıltıcıdır. Akkuyu Nükleer güç santralinin sermayesinin tamamının Rus şirkette olduğu, şirketin sahip olduğu %100’lük bu payın da hiçbir zaman söz hakkını kaybedecek seviyeye düşmeyeceği sözleşmede hüküm altına alınmıştır. Santralin kurumu aşamasında kullanılacak ileri teknoloji Rusya’dan getirilecek olup, üretilecek enerjinin sahibi de Rusya olacaktır. Enerjide dışa bağımlı olan ülkemiz, enerji kaynaklarının büyük bir bölümünü oluşturan petrol ve türevi maddeleri yabancı ülkelerden temin etmektedir. Enerji üretiminde kullandığımız maddelerin temininde en yüksek pay Rusya’dadır. Bu durum, enerjide Rusya’ya bağımlı bir durumdayız demektir. Akkuyu Nükleer Güç Santralinde elektrik üretimi için kullanılacak nükleer yakıt ülkemizde tedarik edilemediğinden, nükleer yakıt Rus şirket tarafından ithal edilecektir. Santralin yapımındaki teknoloji ve işletilmesi aşamasındaki yakıt ülkemizden değil dışarıdan temin edileceğinden, enerjide dışa bağımlıktan kurtulmak söz konusu değildir”

“ENERJİDE YANILTICI BİLGİ VEREREK SANTRELLE İLGİLİ HAKLILIK ORTAYA KONMAYA ÇALIŞILIYOR”

Türkiye’de enerji gerekliliği konusunda yanıltıcı bilgiler verilerek nükleer santralin yapımı konusunda haklılık ortaya konmaya çalışıldığına dikkat çeken Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Adana Şube Başkanı Kenan Doğan, “Dağıtım şebekesinin kamuda, üretimin ise neredeyse hepsinin özel şirketlerde olduğu bir sistemde en ufak sorunda tüm gün enerjiden yoksun kalınmasına neden olunmuştur. Kaldı ki enerjiyle alakalı yaşanan bu problemin nedeni net olarak açıklanamamıştır. Bu şekilde yönetilen bir enerji sistemine sahibi Ruslar olan bir nükleer santrali dahil etmek ne kadar doğrudur? Nükleer santralin yapılacağı bölgedeki ve komşu illerdeki yerel yönetimler santral reklamlarının billboardlarda yayınlanmasına izin vererek halkta oluşturulmaya çalışılan yanlış algıya ortak olmuşlardır” şeklinde konuştu.

“HALK İÇİN, TEMİZ ENERJİ TEŞVİKİ YAPILMALIDIR”

Nükleer güç santlarllerinin söylenildiği gibi çevreci olmadığını kaydeden Doğan sözlerini şöyle tamamladı;

“Nükleer güç santralleri çevreci olmamakla birlikte, aksine oluşan nükleer atıkların taşınması, depolanması, bertarafı aşamalarında ve soğutma suyunun alıcı ortama verilmesinde birçok sorun yaşanmasına neden olmaktadır. Santral kurulursa hemen kaza veya sızıntı olacak diye bir şey söylemiyoruz. Fakat radyoaktif atıkların ve malzemelerin uzunca yıllar takip edilmesi gereken özel süreçleri vardır. Maden ocaklarını dahi doğru dürüst işletemeyenlerin, kazaları kadere bağlayanların nükleer santral yapmak istemesine bugün karşı durmayanlar, aslında gelecek nesillerin umurlarında olmadıklarını söylemektedirler. Ülkemizde yaşanılan iş kazalarını göz önüne getirerek nükleerin nasıl işletileceği konusunda tahmin yürütebilirsiniz. Bu süreçlerde yaşanacak herhangi bir nükleer kazada, etkilenecek sadece Mersin halkı değil; rüzgarla, suyla  kilometrelerce taşınan şaçıntılar birçok şehrimizin hatta ülkenin bundan zarar görmesine neden olacaktır.  Tecrübeyle sabitlenmiştir ki, nükleer kazalar meydana geldiğinde binlerce insanın ölümüne, sonraki zaman diliminde etkilenen insanlardaki kanser oranının artmasına neden olmuştur. Kimse sanmasın ki yaşanacak herhangi bir olumsuzlukta bana bir şey olmaz. Belki bizim yaşadığımız zaman dilinde bizlere bir şey olmaz fakat bizden sonrakilerde kanser vakaları görülmesine neden olan durumlar yaşanacaktır.  Tıpkı Karadeniz Bölgemizde Çernobil nükleer santral kazasından sonra yaşanan kanser vakaları gibi. Birçok ülke artık nükleer güç santrallerini teker teker kapatarak, temiz enerjiye yönelmektedir. Rüzgar, güneş, jeotermal, biyogaz, dalga gibi enerji türlerinden yararlanmaktadır.  Dışa bağımlılığın azalması için temiz enerjinin teşvikinin halk için yapılması, insanların bu teşvikle mevcut enerji sisteminin dışına çıkarak kendi enerjilerini üretmelerine imkan sağlanmalıdır”