Adana Barosu Meclis Başkanı Av.Ülkü Tolunay, ÇYDD Çukurova Şubesinde Müftülük Yasası ve Boşanmada Arabuluculuk ile ilgili bilgilendirme toplantısı yaptı.Tolunay; Açıklamasında şu görüşlere yer verdi;

“Evlenme akdini müftülüklerin de yapabileceğine dair yasa değişikliği;” iktidarın kendi siyasal anlayışının uzantısı olan bir uygulamayı  toplumun diğer tüm kesimlerine dayatması  sonucunu doğuran bir yasa değişikliğidir. İktidarın bu yasa değişikliğindeki argümanları aklımızla alay etmektedir. 

Kadının evlilikteki hukukunu koruyamayacağı gibi, toplumun da ayrışmasına neden olacaktır. Laiklik ,ilkesine aykırı olup seküler yaşam hedef alınmaktadır. Bir yanda eşitlik temelinde meclisten geçen TMK, Nüfus Kanunu varken, bu yasal düzenlemelerin içinden evlenme akdini seçip buna dini bir öge kattığınızda bu sistemdeki laik anlayış çöker.
Bu sadece evlenme akdi yada TMK yla  ile ilgili değil, Borçlar kanununda da benzer şeyi yapın sistem,laiklik sistemi  yine çöker.

Olayın bir de teknik boyutu var. ’Türkiye’de bir Türk vatandaşı ile bir yabancı ya da farklı uyruklu yabancı iki kişi, yetkili Türk evlendirme memuru önünde evlenebilirler. Eşlerden birinin yabancı olması halinde evlendirmeye, belediye evlendirme memurlukları ile nüfus müdürleri yetkilidir’.

Şimdi bunu nereye sığdırıyor bu iktidar. Nerede Anayasa’nın eşitlik hükmü. Müftülük aynı evlendirme memurunun işini yapacak ama yabancı bir kişiyle bir türk vatandaşının evlenmesi halinde bu işlem müftülükte olamayacak.
Yasalar genel düzenlemelerdir. Bir yasa çıkarıldığında ülkede yaşayan her bireye uygulanabilir olmalıdır ki Anayasanın eşitlik hükmüne uygun olsun. Bu değişiklik sadece bu gerekçe ile dahi iptal edilmelidir.

Evlendirme memurları, İç İşleri Bakanlığı’nın denetimine tabi. Diyanet İşleri Başkanlığı İç İşleri Bakanlığı’nın denetimi altında değil. Başbakanlığa bağlı. Diyanet İşlerini kim denetleyecek? Başbakanlık. Uygulama birliği olamayacak.

Bir de evlenme işleminden elde edilen mali kaynak. Hem denetim altında hem de bir şekilde vatandaşa hizmet olarak geri dönme potansiyeline sahip. Oysa Diyanet İşleri nin evlendirme işlerinden elde edeceği gelir sadece Diyanet İşlerinde kalacak, vatandaşa geri dönüşü yok. 
Evlenmek için müftülüğe giden, yarın boşanma için de müftülüğe gidecektir. Bu kadılığa giden yoldur. Ve kadının Evlenme/boşanma/nafaka/tazminat/şiddetten korunma gibi bugüne kadar elde etiği bütün haklarının geriye alınmasıdır. 
Şimdi, tasarının ortaya atıldığı günden bu yana akıl dışı bahaneler üretilerek yasalaştırılan bu değişikliğin, savunmaya çalıştıkları gerekçelerinin hiçbirinin elle tutulur yanı olmadığını gördük.

Amaçlanan nedir? Aslında amaç çok açık. Yaşamımızın her alanına müdahale eden (kahkaha, hamile kadının sokakta gezmesi, üç çocuk) iktidar, kendi siyasal/dinsel anlayışını yaşam biçimi olarak dayatmak, yaşamın her alanında dini bir referans alternatifi yaratmak çabasında. 
2016’da karşımıza çıkarılan ve AKP hükümetinin 15 yıllık kadın politikalarının belgesi niteliğinde olan ’Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu’nun önerileri şimdi birer birer hayata geçiriliyor.”