Adana’da Eğitim İş Kolunda Faaliyet Gösteren Dört Sendikanın Da Katılımıyla Gerçekleştirilen Basın Açıklamasında Türk Eğitim-Sen Adana 1 Nolu Şube Başkanı Durdu Mehmet Girgeç yaptığı konuşmada  Gün geçmiyor ki eğitimde şiddet olayları olmasın, Öğretmen saldırıya uğramasın. Maalesef ki Adana’mızda da 7. Sınıf öğrencisi; sınıfında ders dinlemen, dersten kaçmaman gerekir diyen Barbaros Ortaokulu Müdür Yardımcısı Yunus Esen’i bıçakladı. Sağ Baldırından yara alan kardeşimiz, Adana Devlet Hastanesinde gerekli müdahale yapılmış ve ardından taburcu edilmiştir. Yunus ESEN’e, Barbaros Ortaokulu’na ve Eğitim Camiamıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Camiamızı ve gelecek kuşaklarımızı bu denli temelden sarsacak şiddet içerikli konularda birliğimizi ve beraberliğimizi sağlayarak, birliğin ve beraberliğin, ölümden başka her şeyi yeneceği inancıyla daha güçlü yarınlara varacağımıza yürekten inanıyoruz. Dedi

 Başkan Girgeç, Mahalle itibariyle sosyal çevresini bildiğimiz Barbaros Ortaokulu bu haberle gündeme gelmemeliydi. Mahallenin çehresini ve çevresini değiştiren 19 Mayıs Anadolu Lisesi, Denizli İlkokulu, Ahmet Cevdet Çamurdan İlkokulu ve Ortaokulu Yöneticilerine ve Öğretmenlerine teşekkür ediyor saygılarımız sunuyoruz. Şiddet olayının yaşandığı Barbaros Ortaokulu Müdürü Namık Kemal BOZDOĞAN da Yönetimi ve Öğretmenleriyle birlikte, okulun çehresini değiştirmiş, kurum kültürü eğitimciler tarafından benimsenmiş ve kurumda çalışma barışı sağlanmıştır. Her geçen günü bir önceki güne oranla daha başarılı olan ve değişim herkes tarafından fark edilen Kurumumuzda; Okul Yönetimimizin ve Eğitim neferlerimizin bu olaydan da etkilenmeden çıkacağından ve başarılarına başarı katarak bu değişime devam edeceğinden şüphe duymuyoruz. Diye konuştu.

Her meslek özeldir ancak öğretmenlik çok daha özel bir hizmet alanına sahiptir diyen Girgeç,Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Mesleğimizin bir adı vardır, misyonu vardır, vizyonu vardır. Adı Öğretmen olan meslek bu şekilde ifade edilememeli, başka mesleklerle karşılaştırarak, mesleğimizi doğru bilgilerle anlatmadan bir kamuoyu oluşturulmamalıdır. Eğitim, sadece çocukları ya da çocuğu okullu olanları değil bir ülkenin tüm kesimlerini doğrudan ilgilendiren memleketin tartışmasız en önemli konusudur. Eğitimi anlayabilmek için bu işin temel noktası olan öğretmenlerin yani öğretmenlik mesleğinin iyi anlaşılması gerekmektedir. Biz ÖĞRETMENİZ; sevenin adıyız, sevilenin adıyız, sevginin adıyız. BİLİNMELİDİR Kİ; Öğretmen, bir kolluk kuvveti değildir. Okul Bahçesinde zabıta, okul kapısında bekçi, Okul koridorlarında kavgayı önleme ya da acil müdahale timi, tuvalet kapısında duman dedektörü değildir. Bu Ülkeye hizmet eden herkes bu camianın elinden geçmiştir. Eğitimle ilgili nerede bir sorun çıksa suçlu her daim hazırdır; Öğretmen suçlu masasındadır. Eğitimdeki sorunları öğretmene indirgeyerek çözmek isteyenler, bu sorunların kaynağının öğretmenler olmadığını artık görmelidir ve anlamalıdır. Olur-olmaz her olayda Öğretmene laf söylemek, başarısızlığın faturasını bu camiaya kesmek, şiddet uygulayarak yıldırmaya çalışmak hiç kimsenin hakkı da değildir haddi de değildir.

Geldiğimiz noktada bıçak; eti deldi kemiğe dayandı! Daha ne olması beklenmektedir? Öğrencilerini kendi çocuğu gibi sahiplenen, onların dertleriyle dertlenen, sevinçlerine ortak olan, yeri geldiğinde öğrencilerinin kalemini, defterini alan, onlarla ekmeğini paylaşan, büyük bir özveri ile görevini yapan öğretmenlerimize sahip çıkılmalı, öğretmenlere yönelik şiddeti önlemek için acil eylem planı hazırlanmalıdır. Öğretmenlere yönelik şiddet, münferit olaylar gibi görülmemelidir. Bakanlığımız, Öğretmene şiddet konusunda daha fazla yaptırımları gündeme getirmeli ve bu olaylara yasal yollarla dur denilmelidir.

Şiddete maruz kalan öğretmenlerimizin yüzde 87.’si öğrencilerinin sicili bozulmasın diye şikâyetçi olmamıştır. Şikâyetçi olunmamanın altında yatan bir farklı bir gerçek de şiddetin tekrar yaşanması korkudur. Çünkü Sendikamızca gerçekleştirilen ankete katılan Öğretmenlerimizin yüzde 96,1’i, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlere yönelik şiddet konusunda yeterli önlemi almadığını düşünmektedir. Öğretmenlerimizin yüzde 58,8’i, okul güvenliğinin öğretmenler tarafından sağlandığını, yüzde 64,9’u ise Okula giriş çıkışlarda yeterli güvenliğin sağlanmadığına dikkat çekerek okul dışından öğrenci ya da öğrenci olmayan kişilerin okula rahatça girebildiğini vurgulamışlardır. Eğitim camiasının değerlendirmesi maalesef böyledir. O halde MEB personeline sahip çıkmalı, öğretmene yönelik şiddetin sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılması ve önleyici tedbirler alınması için hukuku harekete geçirmeli, Öğretmene yönelik şiddet vakalarında kamu davası açılması için yasal düzenleme ivedilikle yapmalıdır. Aksi halde bu şiddetin sonu alınamayacaktır.

Bu olayları münferit görüp bu olayları es geçmek önümüzdeki yıllarda okullarımızda yaşayacağımız şiddet olaylarının maalesef çok daha artmasına zemin hazırlayacaktır. Üzülerek ifade etmeliyim ki Öğretmene vurulan darbe geleceğe vurulan darbe olarak görülmediği takdirde gelecek hiç de parlak olmayacaktır. Eğitim Sendikaları olarak öğretmenlere uygulanan şiddete karşı her türlü eylem ve etkinliğe dün ve bugün olduğu gibi, yarın da destek vereceğimiz bilinmelidir. Söz artık bizden öte Bakanlıktadır.

Açıklamasında buulndu