Ehl-i Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) tarafından Sümerler amfi tiyatro salonunda  19. Uluslararası Hz. Ali, Gadir-i Hum Bayramı ve Kardeşlik Konferansı düzenlendi. Etkinlikte saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu, Kur'an-ı Kerim tilaveti Şeyh Salih Geç tarafından  yapıldı.
EHDAV Genel Başkanı Ali Yeral, konferansta yaptığı açılış konuşmasında,
Sn. M. Vekillerim, Sn. HBB Bşk. Vekilim, U. Arası İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Konseyi Bşk. Vekili Sn. S. Alemulhuda, Sn. Protokol üyeleri, Sn. Alevi - Şii - Bektaşi - Sünni ve diğer dini kanaat önderlerim, Sn. Almanya / İmam Ali İslam Mrk. Bşk.ım, Sn. Eliaçık Hocam, Sn. E. Beyt Mektebi Âlimi Cevat Hocam, Sn. Mannheim Defne Kültürverein Bşk.ım, Sn. E. Beyt Meddahı Habibi Hocam, Sn. Siyasi parti temsilcileri, Sn. Büyükşehir Dernekler Federasyonu Bşk., Sn. Sivil Toplum Örgüt Bşk.ları, Sn. HRT Akdeniz ile Basın mensupları, Yurdumuzun çok çeşitli illeri ile Almanya, Hollanda, İran, Azerbaycan ve Suriye’den gelen çok değerli misafirler, 19. U. Arası “Hz. Ali - Gadir Hum Bayramı & Kardeşlik” Konferansımıza, meşhur adıyla Toplumsal Kucaklaşmaya hoş geldiniz, şeref verdiniz. En büyük bayram olan Gadir Hum Bayramı ile bereketini hala yaşadığımız Kurban Bayramınız kutlu ve mutlu olsun efendim.

Sn. Vekillerim, kıymetli E. Beyt âşıkları, bugün İslam âlemi ile insanlığın en büyük ve kutsal günü olan Gadir Hum Bayramıdır. Bugün Peygamberimizin Maide Suresi 67. ayetince, Veda Haccı dönüşünde 120 bin sahabi önünde Hz. Ali’ye İmametle Velayeti vermekle emredildiği ve bunu yapmazsa şayet, tüm peygamberliğinin boşa gideceğinin ikazını aldığı gündür! Bugün 360 Sünni kardeşimizin kaynağı gereğince, Hz. Muhammed (S.A.A)’in; “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allah’ım, Ali’nin dostuna dost, düşmanına düşman ol!” diye yakardığı gündür! Bugün Resulün, K. Kerimle E. Beytini ümmetine emanet ettiği ve mahşerde onlardan hesaba çekeceğini buyurduğu gündür! Bugün Maide Suresi 3. ayetince, dinin kemale erdiği, nimetin tamamlandığı ve din olarak İslamın seçildiği gündür! Bugün başta Ebu Bekir’le Ömer olmak üzere, tüm ashabın Ali bin Ebi Talib’e “Emirulmuminin” olarak biat ve itaat arz ettikleri gündür! Bugün Mearic Suresi 1-3 ayetlerince, Gadire karşı çıkan Haris bin Numan El-Fihri’ye, kendine beddua etmesiyle ilahi azabın indiği gündür! Bugün cehennem ateşinin dindiği, cennetle rahmet kapılarının açıldığı gündür! Yani Gadirin içini boşaltıp manasını saptıran Fetöcülerin dediği gibi, bugün Peygamberimizin Hz. Ali’yi taltif ettiği gün değildir! İşte böyle büyük ve kutsal Gadir Hum Bayramına yani Velayetle İmamet gününe yani Hz. Ali’ye 1428 yıl sonra, aşkla biat tazelemeye hoş geldiniz, şeref verdiniz efendim!..
Sn. Vekillerim, değerli canlar, Gadir günü İslam tarihinde en büyük gün ve kırılma noktası olduğundan hiçbir güne benzemez. Birileri; “Gadirin farkı ne ki, bu kadar büyük olsun?” diyebilir. O zaman kısaca arz edelim: Emeviler, Abbasiler ve peşlerinden gelenler, gayrı meşru menfaat, şehvet ve saltanatları için, Gadiri asırlarca saklamaya, farklı yorumlamaya hatta inkâr etmeye çalıştılar. Ama ümmet Gadire yani Hz. Ali’nin biatine sadık kalsaydı, Rasulullahın mübarek naşı ortada bırakılarak, Müslümanlar ilk çirkin ayak oyunlarıyla siyaset kavgasına düşmeyecekti. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, sayısız mezhep, meşrep, tarikat ve hizip olmayacak, sadece İslam ile Kuran ve E. Beyte bağlı müminler olacaktı. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, Kuran savaşlarda siyasi çıkarlar için, mızraklara takılmayacak ve ayyaş halifelerce de oklarla parçalanmayacaktı. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, ümmete emanet edilen Peygamber evladı 12 İmamın 11’i, ümmet eliyle zehir ve kılıçla şehit edilmeyecekti. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, Hz. Ali’nin minberine çıkıp namazda salavat gönderdikleri Hz. Ali ile E. Beyte, Cuma hutbelerinde 83 yıl lanet okunmayacaktı. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, bu ümmet Hz. Hüseyin’i şehit ederek, mutahhar bedenini Kerbela çölünde bırakıp, mübarek başını da Şam’a kadar mızrak ucunda gezdirmeyecekti. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, başta kardeş ülke Suriye olmak üzere Yemen, Irak, Bahreyn, Afganistan, Lübnan ve çoğu İslam ülkesinde sözde Müslümanlar, din kardeşlerini tekbir eşliğinde kesmeyecekti. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, barış ve esenlik manasındaki İslam dinimiz dünyada anarşi, kan ve terörle anılmayacaktı. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, Müslümanlar can, mal ve ırzlarını sözde din kardeşlerinden korumak için, milyonlarla gâvur dedikleri ülkelere sığınmak zorunda kalmayacaktı. Şayet Gadire sadık kalınsaydı, Peygamberimizin buyurduğu gibi, 2 kişi bile ayrılığa düşmeyecek yani dünya bilfiil cennet olacak ve Allah da cehennemi yaratmaya lüzum bile görmeyecekti…

Sn. Vekillerim, kıymetli misafirler, 19 yıl önce bu mukaddes Gadir meşalesini Antakya’dan ilk yakmaya kalktığımızda, çok sayıda kişi ve cihet önümüzde durup bizi korkuttu, tahkir ve tehdit etti. Ama biz bunların hiç birisine aldırmayarak, Rasulullah (S.A.A)’in 14 asır önceki; “Burada olanlar, olmayanlara Gadiri bildirsin!” emrine uyduk ve unutturulmak istenen Gadiri tüm dünyaya yaydık. Yüce Mevlamın muvaffakiyeti, E. Beytin inayeti, ana - babamızın duası ve siz duyarlı dava kardeşlerimin desteğiyle, ecdadımızın 14 asırlık hayalini gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Biz bu kutsal emanetin gönüllü hamalları olarak, sadece Gadiri değil, E. Beyti, Aleviliği, öksüz Hatay’ımızı ve buranın barışla huzurunu da canlı yayınla dünyaya tanıttık. Alevinin Sünniyle, Müslümanın Hıristiyan - Yahudiyle, Türkün Kürt - Arapla, Sağcının Solcuyla binlerin katılımıyla, Gadir gibi en büyük dini bir kutlamada kardeşçe gelebileceğini 2000’den beri tüm dünyaya göstermekteyiz. Ama bu çileli yürüyüşte kat ettiğimiz uzun yollarla ödediğimiz büyük bedellere rağmen, kuru bir teşekkür etmek yerine, başımıza örmedik çorap, önümüze koymadık engel, bize kurmadık kumpas, atmadık iftira ve yapmadık şantaj bırakmadılar. Oysa bizim; E. Beyti izlemek, onların mazlumiyetini anlatmak, Alevinin mum söndü yapan kâfir değil de Hz. Ali’ye bağlı gerçek mümin olduğunu ispatlamak, başta kardeş ülke Suriye’yle savaşmak yerine, tüm dünyayla “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini savunmaktan başka hiçbir suçumuz yoktur! Yetkililerin 7 yıl önceki dediğimize gelerek; “Suriye siyasetimiz baştan yanlıştı” itirafını da herkes duymuştur. İşin kötüsü ne Halep’te kahvaltı yapıldı, ne Emevi camisinde namazı kılındı, ne de “Zalim Esed’i devirmek için ordayız” dedikleri oldu. Ama on binlerce kadına tecavüz edildi, 700 bin masum insan vahşice kesildi, milyonlarca kişi eviyle yurdundan oldu, büyük bir ülke de harabeye çevrildi.
Sn. Vekillerim, değerli Ali âşıkları, 18 yıldır Gadiri içinde kutladığımız Kapalı Salonu, geçen yıl knfrs.a yakın bir tarihte duvarına birkaç çekiç vurarak, “tadilat var” bahanesiyle paramızla bize tahsis etmediler. Bu yıl da, 365 gün içinde sadece Gadir tarihine güreş koyarak, Kapalıyı bize vermediler. Buradan yetkililere diyoruz ki: Beyler, yanlış zamanda, yanlış konuda, yanlış bir kesime karşı yanlış yapıyor ve baltayı taşa vuruyorsunuz! Zira Kapalı başta olmak üzere buradaki tüm tesisler, hiç kimsenin baba çiftliği değildir. Bunlar zamanında bu mazlum milletin şahsi malından alınarak, bu milletin parasıyla yine millet için yapılmıştır. Her müdür, vali ve hükümet gidici ama bu halk burada kalıcıdır. Yani meşhur tabirle; siz burada yolcu, bu Halkla biz hancıyız. Halkın malından alınıp Halkın parasıyla Halk için yapılmış salonu, Halkın en büyük günü Gadire Halkın parasıyla vermemek, hiçbir adap, yasa ve kitaba sığmaz. Unutulmasın ki, bu Halkla Gadire partizanca, ideolojik, mezhepçi ve kindar yaklaşmanın bireylere de, toplumsal barışa da, Devlete de hiçbir faydası yoktur.

Devletin zirvesi sayısız kez Ohal’i, Halk için değil de Fetö ile kendilerine çıkardıklarını demelerine rağmen, bize ve Gadire uygulanmaya çalışılmasını bu necip millet asla kabullenmez. Dileğimiz bir daha böyle ucube ve keyfi kararın verilmemesidir. Şu iyice bilinsin ki, her kim bu Halk ile inançlarına ne kadar değer verirse, o kadar değer görür ve nasıl bir muamele yaparsa öyle muamele görür. Bu arada şahsi, süfli ve kirli emelleri için, Gadirle kutsal E. Beyt yolu önünde duran ve biz Alevileri bölmeye çalışan kerameti kendinden menkul, yerden bitme, işbirlikçi, yol düşkünü ile çakma Alevi liderlerini bu necip millet yakından bilmekte, izlemekte ve notunu vermektedir. Bizim E. Beyti savunmak, emri bil-maruf ve nehyi anil-munker yapmak ve eğriye eğri, doğruya doğru demekten başka hiçbir gayemiz yoktur. Ha bizden birileri biat istiyorsa, hem Kalubelada, hem de Gadirde Haydar-ı Kerrar Ali’ye ikrar verdiğimizden, Ondan başka hiçbir kişi, kurum ve cihete biz biat etmeyiz! Resulümüz gibi sayısız savaşa maruz kalsak da, Ebu Süfyan’a biat etmeyiz! Hz. Musa-ı Kazım gibi yer altında bir zindana konsak da Harun-u Reşid’e biat etmeyiz! Hz. Hasan gibi zehirlensek de Muaviye’ye biat etmeyiz! Hz. Hamza gibi ciğerimiz Vahşice sökülüp yense de Hind’e biat etmeyiz! Hz. Hüseyin gibi başımızı kesseler de, melun Yezid’e asla biat etmeyiz!..
Bizim buradan yaptığımız bazı haklı eleştirilerden karnı ağıranlara da 1-2 sözümüz var; Allah da, yetkililer de, herkes de bilir ki, biz her zaman ve her yerde Alevi - Sünni kardeşliği ile milli birlik ve beraberliği savunmuş, bu konuda ta 90’lardan beri öncülük etmiş ve çok sayıda da bedel ödemiş kişileriz. Biz Alevilerin Vatan, Devlet, Bayrak ve Atatürk gibi değerlerle sorunumuz olmadı, olmaz da! Hükümetlerin doğru ve yapıcı kararlarını alkışlayıp destekler, yanlış ve mezhepçi kararlarını da, mazlum Halkımızın isteği doğrultusunda, bir STK Bşk. ve dini bir kanaat önderi olarak, medenice yasalar ışığında eleştirip uyarmayı dini ve insani görev biliriz. Aslında biz Aleviler de çok değil, sadece atama ve uygulamalarda üvey hatta yetim evlat muamelesi görmek istemiyoruz! Biz Aleviler çok değil, sadece “4 Sünni hak mezhep” kindar şablonu dışında tutularak, bizi kâfir görmelerini istemiyoruz! Biz Aleviler çok değil, sadece bizden alınan parayla Kuran Kursları, İ. Hatip, İlahiyat Fak.leri, Diyanet ve TRT’de bize hakaret edilip kin kusulmasını istemiyoruz! Biz Aleviler çok değil, sadece baştakilerin; “Ey Şii Maliki, Nusayri Esed ve Alevi Kılıçdaroğlu!” diye mezhepçilikle tefrika yapmasını istemiyoruz! Biz Aleviler çok değil, sadece Lübnan Hizbullahına “Hizbuşşeytan”, kahraman S. Nasrullah’a da “Nasrullat” denmesini istemiyoruz! Biz Aleviler çok değil, sadece cem evlerine “Cümbüşevi” denmesini ve seçim mitinglerinde ülkenin 1/3’ini oluşturan Alevilerin yuhalatılmasını istemiyoruz! Biz Aleviler çok değil, sadece dedikodu, evlilik, mezhepçi ve fitneci kanallar yerine Alevi - Caferi - Bektaşi kanallar olan; Kanal 14, Kanal 12, Yol TV, TV 10, Düzgün TV, İMC TV vb.nin kapatılmasını istemiyoruz! Biz Aleviler çok değil, sadece Devletin tüm kurumlarıyla önce FETÖ’ye, sonra da “kandırıldık” diyerek SETÖ veya başka bir kindar cemaate verilmesini istemiyoruz! Evet, biz Aleviler çok değil, sadece Sosyal, Laik ve Hukuk Devleti T. Cumhuriyetinde inançlarıyla hayatlarına karışılmadan darbesiz, diktasız ve OHAL’siz eşit, adil ve özgür bir vatandaş olarak yaşamak istiyoruz, başka değil nokta! Yine çok şey mi istedik acaba?..
Sn. Vekillerim, değerli Hak - Muhammed - Ali âşıkları, 90’lardan beri her platformda Gadirle Aşuranın tatil olmasını istiyor ve bekliyoruz. Temennimiz artık yetkililer, sesimizi duyup gereğini yapar, turizm ile ekonomi için olmasa da Allah, Peygamber ve Peygamber E. Beyt için tatil ilan ederler. Sözlerimi derviş Yunus’un şu beytiyle noktalıyorum;
Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için,
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim. “İfadelerine yer verdi 

 İlahiyatçı Yazar İhsan Eliaçık,Ahlibeyt mektebi alimi Cevat Gök, Manheim defne  ehlibeyt kültür derneği başkanı Ayhan Kuzu ( Almanya) , İmam ali İslam merkezi başkanı Muhammed Mucahidi(Almanya), Ehlibeyt meddahı dünya birincisi Şehruz habibi (İran) konuşmalarını gerçekleştirdiler. 
Etkinliğe, Hatay Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter  Yardımcısı  Dr. Sait Günal, CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir, Hatay eski Milletvekilleri Hasan Akgöl,Refik Eryılmaz ve  bazı siyasi parti temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Konferansın sonunda plaket takdimleri yapıldı.