Av. Küçük, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

“Genç ve gazetecilik mesleğinin henüz başında bir insanın polislerce coplanarak katledilmesinin acısını hala yüreğimizde hissediyoruz.

Türkiye'de, maalesef bu tür hukuk ve insanlık dışı uygulamalar nedeniyle vicdanlar kanatılmaya devam etmektedir.

Ülkemizde farklı düşünen, muhalif tavır ve yapıda olan gazeteci, yazar ve aydınların sonu maalesef hep aynı oldu.

Güzel ülkemizde basın ve medya özgürlüğünün yok edilmesinden, gazetecilerin baskı altında tutulmasından, basının egemen anlayışın çıkarlarına hizmet eder hale getirilmesinden ötürü üzüntü duymaktayız.

Çağrımız; kim olursa olsun insanlara düşünce ve ifadelerinden dolayı baskı ve şiddet uygulanmalı. Basın özgürlüğü üzerindeki tüm kısıtlamaların, dayatmaların ve korkutmanın son bulmasıdır.

Metin Göktepe'yi saygıyla ve özlemle anıyoruz.”

METİN GÖKTEPE KİMDİR?

Cezaevinde öldürülen iki tutuklunun cenazesini izlemek için,"Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar" diyerek gittiği haberde gözaltına alındıktan sonra "gazeteciye özel muamele" diyen polislerce dövülerek katledilmişti.

Dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan son gelen bilgiler Metin Göktepe'nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir!" demişti.

Dönemin içişleri bakanı, savunduğu bu tez çürütülünce Fadime Göktepe'den özür dilemiş, ancak Göktepe'nin annesi bu özrü kabul etmeyerek sorumluların yargılanmasını talep etmişti.

İlden ile 4 yıl süren davada Şubat 1999 yılında yapılan mahkemeyle alınan kararla 11 memurdan altısına 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti.

Ancak, kamuoyunda ‘Rahşan affı’ diye bilinen afla şartlı tahliyeden yararlanan polisler toplam 1 yıl 8 ay cezaevinde kaldı