Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Yönetim Kurulu Üyesi Hıdır Çak, ülkemizin kentleşmesinde yaşanan sancılı süreç sonucu mevcut yapı stokunun durumunun can ve mal güvenliği açısından sorunlu olduğunu bildirdi.  1950 sonrası dönemde Türkiye’de yaşanan hızlı kentleşme ve sanayileşme süreciyle birlikte, özellikle büyük kentlerde bulunan yapıların yüzde 60’ının imar yasası dışında kaçak olarak üretildiğini kaydeden Çak, “Kentlerimizde afet ve deprem açısından riskli yapı stokunun bulunduğu alanlar oluşmuştur. Bunların önemli bir kısmının yenilenmesi kalanların da güçlendirilmesi gerekmektedir” dedi.

VATANDAŞLARIN SORUNLARINA DİKKAT ÇEKTİ

Riskli yapı süreci ve sorunlarıyla ilgili yazılı açıklamada bulunan Çak, “Diğer kentlerde olduğu gibi Adana’da bir yandan alan bazında kentsel dönüşüm çalışmaları sürdürülürken diğer yandan bina bazında riskli yapı süreci ile dönüşüm çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Evet, yapı stokunun sorunlu durumu pek çok alanda yenilenmeyi gerektirmektedir. Ancak bunun gerçekleştirme biçimi önemlidir. Vatandaşların süreçte karşılaştığı pek çok sorun vardır” diye konuştu.
İMO Adana Şubesi’ne konuyla ilgili sorunlarını aktarmak ve çözüm bulmak için çok sayıda vatandaşın geldiğine işaret eden Çak, “Sürecin nasıl işlediği, kanuni hakların neler olduğu, itiraz hakkının olup olmadığı, varsa neler olduğu ve nasıl yapılacağı konusunda ciddi oranda bir bilgi arayışı vardır. Adana’daki bina bazındaki çalışmaların, son dönemlerde hayli fazlalaştığını da göz önünde bulundurarak konuyla ilgili sorulara yanıt olması amacıyla riskli yapı tespit sürecine ilişkin önemli başlıkları kamuoyuyla paylaşmak istedik” ifadesini kullandı.

RİSKLİ YAPI SÜRECİ NASIL BAŞLAR?

Riskli yapı süreciyle ilgili ayrıntılı açıklama yapan İMO Yönetim Kurulu Üyesi Hıdır Çak, şunları söyledi:

“Riskli yapı kanunda “Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı bilimsel ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı” olarak tanımlanmıştır.  Kat maliklerinden herhangi birinin Bakanlığa, belediyelere, il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerine veya bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara başvurması durumunda riskli yapı tespit süreci başlar. Herhangi bir çoğunluk aranmaz, bir kişinin müracaatı ile inceleme yapılıp rapor hazırlanır.  Hazırlanan rapor, ilgili Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış ise onaylanır, tapu kütüğüne “riskli yapı” belirtmesi işlenir ve durum hak sahiplerine tebliğ edilir.

RİSKLİ YAPI TESPİTİNE İTİRAZ HAKKI VAR MIDIR?

Hak sahiplerine yapılan tebligat tarihinden itibaren 15 gün içerisinde malikler veya temsilcileri İl Müdürlüğüne dilekçe ile başvurduğu takdirde itiraz süreci başlar. Bakanlıkça o il için teşkil edilmiş olan teknik heyetin incelemesi sonucu, nihai karar verilir. Yapının risksiz bulunması suretiyle itirazın kabul edilmesi halinde, tapuya işletilen riskli yapı belirtmesi kaldırılır. Yapının riskli bulunması veya süresi içerisinde itiraz edilmemesi durumunda riskli yapı tespiti kesinleşir ve yıkım sürecine gidilir.

RİSKLİ YAPI YIKIM SÜRECİ

Riskli olduğu kesinleşen yapıların maliklerine, 60 günden az olmamak üzere süre verilerek yapının yıktırılması istenir. İdare tarafından, maliklerden en az birinin başvurusu ile “yıkılacak yapının tahliye edildiğine ve elektrik, su ve doğalgaz hizmetlerinin kapatıldığına dair belgelerin sunulmasına istinaden” diğer maliklerin muvafakati aranmaksızın, 6 iş günü içerisinde yıkım ruhsatı düzenlenir. Verilen 60 gün içinde yapı yıktırılmamış ise “yapının idari makamlarca yıktırılacağı” belirtilerek, 30 günden az olmak kaydıyla ek süre verilir. Verilen süreler içinde, riskli yapıların maliklerince yıktırılmaması halinde, riskli yapıların elektrik, su ve doğal gaz hizmetleri durdurulur ve mülki amire yapıların tahliyesi ve yıktırma işlemleri yaptırılır, yıktırma işleminin masrafı maliklerden tahsil edilir.

ANLAŞMA VE YENİDEN YAPIM SÜRECİ

Üzerindeki bina yıkılarak arsa haline gelen parsellerde yeniden yapım sürecine ilişkin maliklerin oybirliği ile karar alamadığı durumlarda; anlaşma sağlanamayan maliklere ait taşınmazların değeri Sermaye Piyasası Kurulu esaslarına göre tespit ettirilir ve bu değer de gözetilerek oybirliği ile anlaşmaya çalışılır. Yine oybirliği ile anlaşma sağlanamaması halinde paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar verilir ve uygulamaya geçilir. 

DÖNÜŞÜM ADI ALTINDA YAPILAN UYGULAMALARIN ORTAYA ÇIKARDIĞI SORUNLAR

6306 Sayılı Kanun kapsamında riskli yapı tespit süreci kat malikleri/hak sahipleri tarafından yürütülüyormuş gibi tarif edilse de, uygulamada süreç çoğunlukla müteahhitler tarafından işletilmektedir. Ayrıca müteahhitlerin iştahını kabartan yıkıp yeniden yapma anlayışı nedeniyle riskli yapı tespitlerinin genellikle rant getirisi yüksek bölgelerde yapıldığı görülmektedir. Konuya esas alınan kanunun, konut hakkını merkeze almaktan, güvenli yapı ve güvenli çevre yaratmaktan çok inşaat sektörünü canlandırma amacına hizmet ettiğini uygulamalara bakarak görüyoruz.
Güçlendirilerek korunacak yapılar dahi yıkılmaktadır. Yık-yap anlayışının ve rant eksenli düzenlemelerin ortaya çıkardığı yoğunluk artışları, ulaşım sorunu başta olmak üzere yeni altyapı sorunları yaratmaktadır. Deprem afetine hazırlanma amacıyla yapıldığı belirtilen dönüşüm uygulamaları, kentlerde yoğunluk ve yapılaşma artışı dolayısıyla geçirimsiz yüzeyler yaratmaktadır. Bu durum yeni afetlere neden olmakta, kentlerimiz su baskınlarıyla karşı karşıya kalmaktadır. 
Riskli yapının yıkılması ve yeniden yapılması sürecinde kat maliklerinin 2/3 çoğunluğunun kararının yeterli görülmesi nedeniyle 1/3’ün mülkiyet hakkının gaspı anlamına gelen çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. İtirazlı binalarda; su, elektrik, doğalgaz kesilmekte, vatandaşın mağduriyeti üzerine kurulan bir sistem işletilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca yargı yolu açık gözükmekte ancak yargı süreçleri dönüşüm projelerinin lehine işletilmektedir.

İMO’NUN KAPISI VATANDAŞLARIMIZA AÇIK

Kentsel dönüşüm bütünlüklü bir planlamanın sonucu olmaktan ziyade, yeni bir imar faaliyetine dönüşmektedir. İnşaat Mühendisleri Adana Şubesi olarak dönüşüm çalışmalarında insan faktörü ve yaşam kalitesine önem verilmesini,  güvenli yapı ve güvenli çevre oluşturulmasının temel alınması gerektiğini savunuyoruz. Konuyla ilgili sorun yaşayan, sorusu olan tüm vatandaşlarımıza kapımızın her zaman açık olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.”