TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hasan Emir Kavi, hükümete Irak ve Suriye’de savaş yetkisi verecek bir tezkereye kesin olarak karşı olduklarını, bu tezkerelerin TBMM’den onay almasına karşı demokratik tepkilerini alanlarda göstereceklerini söyledi.

Adana İKK Sekreteri Hasan Emir Kavi, Rojova’da, Kobane’de sadece Kürt halkınınb değil, tüm insanlığın varlık-yokluk mücadelesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.Kendi ilkel anlayışı dışında kalan herkesi acımasızca katleden, kadınlara karşı savaş açan IŞİD ile mücadelenin bir insanlık mücadelesi olduğuna dikkat çeken Kavi, yaxılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“IŞİD, başta ABD olmak üzere, bölgesel ve uluslararası tüm güçlerin yarattığı, vahşet ve barbarlığın sembolüdür. IŞİD’e karşı halkların verdiği mücadele, insani değerleri, barışı, bölgede yaşayan tüm halkların özgürlüklerini savunma mücadelesidir.

Bu mücadele giderek şiddetlenirken, AKP hükümeti; Suriye ve Irak’ta yapılacak askeri operasyonlar ile ilgili yetki isteyen iki tezkereyi meclise getirme hazırlığında.

Biz, DİSK-KESK-TMMOB-TTB emek ve meslek örgütleri olarak: Hükümete Irak ve Suriye’de savaş yetkisi verecek bir tezkereye kesin olarak karşıyız ve bu tezkerelerin TBMM’den onay almasına karşı demokratik tepkimizi alanlarda göstereceğiz.

AKP’nin savaş tezkeresine hayır diyoruz çünkü: 

Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları dışındaki askeri operasyonlara dahil olmasına ilkesel olarak karşıyız. Türkiye’nin komşu ülkelerle ve halklarla barışçı bir ilişki kurması gerektiğine inanıyoruz.

Yine ilkesel olarak emperyalist koalisyon güçlerinin bölgede yaptığı askeri operasyonların niteliği ve sonuçları ortadadır. Ortadoğu’daki etnik/mezhepsel savaşların kışkırtıcılığını yapan güçlere güvenerek girilecek savaşların kaybedeni hangi mezhepten, etnik kimlikten olursa olsun daima Ortadoğu halkları olacaktır.

Bölgedeki savaşların kışkırtılmasında ciddi sorumluluğunun olduğunu düşündüğümüz AKP hükümetinin, bölgedeki askeri varlığının çözüme değil, sorunun derinleşmesine hizmet edeceğinden kaygılıyız. Suriye’de mezhepçi çeteleri askeri, lojistik, ekonomik ve siyasi olarak desteklediği açık olan bir hükümetin mezhepçi IŞİD terörüne karşı duruşunu samimi bulmuyoruz. AKP iktidarı bugün gözden düşen ve kendisi bir kriz odağına dönüşen IŞİD’e karşı yine mezhepçi yeni terör odakları yaratmaya yönelik bir politika izlemeye hevesli görünmektedir. Bu hatada ısrar eden hükümete savaş yetkisi verilemez. 

Savaş suçlusu olduğu yönünde ciddi emareler olan, IŞİD’e ve “cihat” adı altında kendinden olmayan tüm halkları katleden benzeri örgütlere verdiği desteği kamuoyundan saklayan, yaptığı anlaşmalarda şeffaf olmayan, halkından gizleyen bir hükümete savaş yetkisi verilmesi çılgınlıktır.

Son dönemde Türkiye’de mezhepçi, ayrımcı, tekçi politikalara hız vermiş bir iktidarın Ortadoğu’da çözümün değil sorunun kaynağı olduğu açıktır. Savaşı kışkırtacak bir ayrımcı, mezhepçi, tekçi bir siyasi çizgiye savaş yetkisi vermeye hayır diyoruz.

Bugüne kadar mezhepçi çetelere karşı tek bir eleştiri getirmeyenlerin bugün ansızın bir ABD ziyareti sonrası bu sürece hızla dahil olmaları kendileri açısından ilkesiz, halklar açısında ise tehlikeli bir durumdur. Bugüne kadar desteklediği bir gücün tasfiye olacağını anlayan iktidar, Suriye ve Irak’ta IŞİD karşıtı koalisyona girerek kendi mezhepçi ve ırkçı hesaplarını bu süreçte yeniden hayata döndürme gayretindedir.  Bu hesaplarla çıkartılmak istenen tezkereye hayır diyoruz.

Suriye’de yaratılan ve tüm etnik kimliklerin, mezheplerin kendilerini özgürce ifade edebildiği, laikliği ve kadının özgürleşmesini temel ilke olarak benimseyen bir modelin IŞİD tarafından yok edilmesi AKP’yi ve ABD’yi rahatsız etmemekte, aksine bu konuda uzlaşma arayışı olduğu izlenimi giderek kuvvetlenmektedir. Böylesi bir kirli uzlaşmaya geçit verilemez!

Suriye’deki Rojova modelinin imhası üzerinden ABD ile yapılan pazarlık, Türkiye’de iç savaş riski yaratacak, barış umutlarını tamamen yok edecek, ülkeyi şiddet sarmalına sokacak insani ve ahlaki sorunlar barındıran bir pazarlıktır. Bu pazarlıklar için hükümete yetki vermek olası katliamlara onay vermektir. Katliamlara yol açabilecek bir tezkereye hayır diyoruz.

Canları üzerinde pazarlık yapılan, IŞİD katliamı ile karşı karşıya olan insanlar, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının akrabalarıdır, yakınlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının akrabalarını katledenlerin rahatça geçtiği sınırlarda, namluların kendi yurttaşlarına dönmesi,  bu ülkede barış içinde özgürce birarada yaşama umudunu yok etmektedir. Bu umutları daha fazla tahrip edecek tezkereye hayır diyoruz. 

Bizim için Filistin Şengal’dir. Şengal Gazze’dir. Gazze Kobane’dir. Bizim istediğimiz halkların barış içinde, kardeşçe yaşadığı bir ülke ve bir Ortadoğu’dur. İnsanları ırk mezhep ayrımına göre birbirine düşürenlere karşı bizim hedefimiz barıştır, demokrasidir, özgürlüktür. Bizim dayanışmamız bu değerleri sahiplenen güçlerledir. Barış ile, demokrasi ile, özgürlük ile, kardeşlik ile derdi olan bir iktidara verilecek savaş tezkeresine karşı direnmek bizim için bir görevdir. 

Emekçiler ölümden yana değil, yaşamdan yana taraftır. 2 Ekim Perşembe günü DİSK-KESK-TMMOB-TTB olarak demokrasi güçleriyle birlikte bütün illerde alanlara çıkarak “AKP Hükümeti’nin İŞİD’e Destek Tezkeresi’ne” hayır diyeceğiz.”