10 Aralık 2016 Cumartesi günü Beşiktaş’ta yaşanan hain terör
saldırısında 44 insanımızın yaşamını yitirdiğini belirten Nermin,
“Yüreğimiz yanıyor. Bu insanlık ayıbı katliamı kınıyor, lanetliyoruz.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk halkına başsağlığı,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. Bu son olsun. Anneler
ağlamasın. Evlatlarımız mutlu ve güvenli ortamlarda yaşasın” dedi.
“Tutunduklarımız: İstanbul Sözleşmesi Projesi” kapsamında, ÇCG
Lokali’nde biraraya gelen Türk Kadınlar Birliği Adana Şubesi ile Sivil
Toplum Örgütü temsilcileri, proje hakkında basın açıklaması yaptı.
Kadına yönelik şiddetin insanlık suçu olduğuna dikkat çeken Türk
Kadınlar Birliği Adana Şubesi Başkan Yardımcısı Dudu Nermin,
“Eşitlik, özgürlük ve katılım mücadelesini 92 yıldır sürdüren ve bu
mücadelenin başarıya ulaşmasının önündeki en büyük engelin de kadına
yönelik şiddet olduğunu bilen Derneğimiz; ülke düzeyinde bu sorunu
ortadan kaldırabilecek güçlü ve koruyucu tüm yasal haklara sahip
çıkmanın gerekli olduğuna her zaman inanmıştır.
Kadına yönelik şiddet bir insanlık suçudur ve devlet bu şiddeti
ortadan kaldırmak ve bu suçun işlenmesini önlemekle yükümlüdür.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin en temel güvencesinin etkili ve
caydırıcı yasal düzenlemelerin var olduğu da gerçektir. Ancak bu
düzenlemelerin en mükemmelinin bile uygulanmadığı, izlenmediği ve
kullanılmadığı takdirde yazılı olarak var olmalarının önleyici bir
etkisinin olmayacağını da biliyoruz.

Ülkemizde mevcut yasal düzenlemelerin şiddeti önlemek ve şiddet göreni
korumak anlamında (bazı eksikleri olmakla birlikte) iyi bir donanıma
sahip olduğunu söylemeliyiz. 11 Mayıs 2011’de imzalanıp ancak 2014
yılının Ağustos ayında yürürlüğe giren ve hem İstanbul’da olması ile
hem de ilk imzacısı olmakla övündüğümüz ‘Kadına Yönelik Şiddet ve
Eviçi Şiddetin Önlenmesi’ ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi
Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)’nin bu donanıma Anayasamızın
90.maddesinden aldığı güçle çok önemli bir destek kazandırdığını
açıklamalıyız.
Çünkü bu sözleşme getirdiği geniş bakış açısı ve zaten gerekli olan ek
düzenleme talepleri ile kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve
ayrımcılığın ortadan kaldırılması için en önce toplumsal cinsiyet
eşitliğinin hayatın her alanında gerçekleştirilmesi gerektiğini
vurgulamakta ve imzacı olan taraf devletlerden de bunu istemektedir.
Şimdi, eşitlik ve şiddetin önlenmesi mücadelesinde bize çok önemli bir
güvence getiren bu sözleşmenin herkes tarafından bilinmesi,
öğrenilmesi ve yaygınlaştırılması görevini de TÜRK KADINLAR BİRLİĞİ
olarak en geniş şube ağına sahip olmamız ve ülke üzerinde her yere ve
her kadına ulaşabilme imkanlarımızı da seferber ederek biz üstlendik.
Bizi eşitlik mücadelemizde güçlendirdiği için “tutunduğumuz” Birleşmiş
Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığının Ortadan
Kaldırılması ‘CEDAW/ Sözleşmesinde olduğu gibi, şimdi de şiddetle
mücadelemizde bizi güçlü kılan ‘tutunduğumuz’ bir İstanbul Sözleşmesi
var.
Bunları anlatmak için sivil topluma, kamu yetkililerine, yaygın ve
yerel medyaya, tüm kurum ve kuruluşlara ve hatta gerekirse her kadına
ulaşmaya çalışacak ve açıklayacağız ki; bu ülkede şiddetle mücadele
başta bu konuda bütüncül politikalar oluşturmakla yükümlü olan devlet
olmak üzere hepimizin görevi ve sorumluluğudur.
Projemize destek veren Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun
işbirliği ve katkısı ile; eşitliğin, özgürlüğün, şiddetsiz bir dünyayı
yeniden ve birlikte yaratmanın umudunu çoğalttık.
Birlikte başaracağımıza inancımız daha da güçlü...”
Açıklamaya partner dernekler; AKDAM (Adana Kadın Danışma Merkezi ve
Sığınma Evi Derneği, İnsani Değerleri Yüceltme Derneği, Türk Kadınlar
Birliği Seyhan Şubesi’nin başkan ve üyeleri katıldı.