Bölgemizde baharın gelmesi ile birlikte canlanan tarımsal faaliyetlerin, beraberlerinde dikkat edilmesi gereken pek çok önemli noktayı da gündeme getirdiğini belirten Karademir, “Özellikle son yıllarda artan arı ölümleri, tarımsal üretimin geleceği için tehlike oluşturmaktadır. Bilindiği gibi Dünya nüfusunun 2017 yılını sonunda 8 milyar olacağı öngörülmektedir. Benzer bir artışın ülkemiz nüfusunda da yaşanacağı ve yakın bir gelecekte ülke nüfusumuzun 80 milyonu aşacağını öngörmek hiçte zor değildir. Artan bu nüfusun besin ihtiyacını karşılayabilmek bitkisel ve hayvansal üretimin artırılması temel bir hedef olarak ortaya çıkmaktadır. Bitkisel üretimin artırılmasında modern tarım teknikleri kullanılmalıdır. Bu tekniklerin tam anlamıyla verime yansıması ancak tarımı yapılan bitkilerin hastalık, zararlılara ve yabancı otlarına karşı etkili bir mücadele ile mümkündür. Üreticiler genellikle uygulanması en kolay olan kimyasal mücadeleyi seçmektedirler. Kimyasal mücadelede kullanılan pestisitlerin bilinçsiz ve teknik talimata uygun kullanılmaması durumunda bal üreten ve bitkilerin tozlaşmasında hayati öneme sahip olan bal arılarına zarar verme sonuçları ortaya çıkmakta, kimi zaman ölümlerine neden olmaktadır.”

TALİMATLARA UYGUN İLAÇLAMA YAPILMALI
Tarımda kullanılan pestisitlerin bal arılarına olan zararlı etkilerinin kullanılan ilacın cinsi, uygulama yeri ve zamanı, uygulanan dozu, etki süresi, ilaçlama yöntemi, ilaçlama günlerindeki meteorolojik koşullar gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişebildiğini ifade eden Karademir, “Hatalı ve tekniğine uygun olmadan kullanılan bazı zirai mücadele ilaçlarıyla kirlenen su kaynakları ve polen tozları, çok sayıda ergin arı ve yavru ölümlerine neden olmaktadır. Toz halinde kullanılan zirai ilaçlar, sıvı halde atılan ilaçlara oranla arılar için daha zararlıdır. Çünkü toz halindeki ilaçlar, daha kolay yayılır ve polenle birlikte kovana taşınabilirler.”

ARICILARLA BİRLİKTE ÜRETİCİLERE DE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞMEKTE
Arılarının korunmasında arıcılarla birlikte üreticilere de önemli görevler düştüğünü kaydeden Karademir şöyle konuştu;
“Arların korunmasında, Daha az risk taşıyan bir arılık yeri seçilmeli, Kolay taşınabilen, havalandırması iyi, gezginci arıcılık için uygun kovanlar kullanılmalı, Uzun süre kalıcı etkili ve arılar için çok tehlikeli ilaçların kullanılması durumunda koloniler ilaçlama sahasından en az 7-8 km uzaklıkta emin bir yere taşınmalı, Arılıkta suluk bulundurularak arıların tehlikeli olabilecek başka kaynaklardan su almaları en aza indirilmesinin yanında üreticilerde, Bir zorunluluk yoksa ilaçlamaları bitkilerin çiçeklenme dönemlerinde yapmamalı, Mutlak ilaç gerekiyorsa Ziraat Mühendisi danışmanına sorarak arılarda etkili olmayan ilaçları seçmeli, Toz ilaçlar yerine sıvı ilaçları tercih etmeli, İlaçlamaları arıların kovanda oldukları akşam saatlerinde yapmayı tercih etmeli, Kullanılan ilaç ve ilaç atıkları sulara bulaştırılmamalı, Bitki üreticisi, ne zaman ilaçlama yapacağını ve hangi ilaçları kullanacağını çevresindeki arıcılara önceden bildirmelidir.”