Çocuklar ve gençlerin uyuşturucu maddeleri kullanmaya iten nedenlerin başında arkadaş, çevresi, rol model olarak seçtikleri kişilere özenti, sosyoekonomik durum ve eğitim eksikliği ile bunun sonucu olarak bilgisizlik geldiğini aktaran Çelik,  Bu konuda ailelere  büyük görev düştüğünü kaydetti.
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası (KMO)   Güney Bölge Şube  Başkanı Ali Çelik açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
“Aile içinde onay görmeyen,  takdir görmeyen, bağımsızlaşma süreci desteklenmeyen çocuk, yani otoriteyle, baskıyla ya da koruyucu anne-baba tutumları ile bastırılan çocuk, sokakta arkadaş grubu içerisinde güçlenir, kişilik ve kimlik kazanır, bağımsızlık kazanır ve bu çocuğun sokakta yaşama, sokağa bağımlı olma sürecini artırır.
“BONZAİ DOĞAL BİR OT YA DA BİTKİ DEĞİLDİR !”
Bonzai, sentetik bir bileşiktir. Bonzai, aslında çok da yabancı değil fenazepam adlı bir benzodiazepin grubu bir ilaçtır. Epilepsi, alkol bağımlılığının tedavisi ve uykusuzluk gibi bir dizi sorunun tedavisinde başvurulan fenazepam, tıp dünyasında cerrahi girişim öncesi anestezinin etkisini arttırmak, anksiyeteyi azaltmak amaçlı da yer bulmuştur. Son yıllarda fenazepam, bu amacın dışına çıkarak sokağa inmiş ve İngiltere, Finlandiya, İsveç gibi Avrupa ülkelerinde, Amerika`nın Georgia ve Lousiana başta gelmek üzere farklı eyaletlerinde ve ne yazık ki ülkemiz gençleri arasında yayılmaya başlamıştır. Bonzai (FENAZEPAM) sentetik bir benzodiazepin türevi ilaç olması nedeniyle yasa dışı olarak çok ucuza, kolayca üretilebilmekte ve satılmaktadır.
“TÜRKİYE’YE SOKULMASI VE SATIŞI YASAKLANMIŞTIR”
 Bonzai, ucuz olması nedeni ile gençlerimiz arasında günden güne yaygınlaşmaktadır aynı zamanda araştırmalar bu maddenin kullanımının maalesef ilköğretim seviyesine kadar indiğini göstermektedir. Bazı ilkokullarımızın önlerinde bile satışı yapıldığı bilinmektedir.  Araştırmalara göre Fenazepam, santral sinir sisteminde etkili olan bir ilaç için oldukça uzun bir yarı ömüre sahiptir. 1 miligram alınırsa, 60 saat sonra kullanıcının kanında hala yarım miligram fenazepam bulunmaktadır. Bu durum ilacın etkilerinin uzun süre (3-4 gün) neden devam ettiğini açıklamaktadır. Kullanıldığında ölüme kadar giden sonuçlar yaratabilen çok tehlikeli bir uyuşturucu ve bağımlılık yapıcı bir maddedir. Yaygın olarak bilinen diğer bir yanlış ise bonzai isimli bu uyuşturucunun sentetik cannabinoid olduğudur . Fakat 25 Ocak 2014 tarihli 28893 sayılı Resmî Gazete`de de yayınlandığı üzere uyuşturucunun asıl adı Phenazepam (7-Bromo-5-(2-chloropheny 1)-1,3 -dihydro-2H-1,4-benzodiazepin-2-one)`dır ve Türkiye`ye sokulması ve satışı yasaklanmıştır. İnternet üzerinde bonzai ile ilgili pek çok yanlış bilinen isim mevcuttur. Diğer sentetik uyuşturucular ile sıklıkla karıştırılan fenazepam günümüzde pek çok ülke tarafından yasaklanmıştır. Tıp bilim adamlarının uyarılarına göre Bonzai kullanımının kalp`te aritmi, hipertansiyon ve böbreklerde tahribat gibi sağlık sorunlarına neden olduğu belirtilmektedir. Bir çok uyuşturucu maddede olduğu gibi Bonzai vücuda girdiğinde başlangıçta algılarda zayıflama, halüsinasyon görülmesi, olaylara karşı aşırı tepki verme gibi etkiler yarattığı bilinmektedir. Daha sonra ise önce denge kaybı, ardından geçici körlük ve bilinç kaybı oluşabilmekte; ölüme neden olduğu konusunda araştırmalar vardır.
“DİĞER BAĞIMLILIK, UÇUCU MADDE BAĞIMLILIĞIDIR.”
Uçucu maddeler, toluen, n-hekzan, metil butil keton, trikloretilen, trikloretan, diklorometan, benzin ve propan-bütan gibi uçucu hidrokarbonlardır. Bu maddeler ticari olarak değişik formda satılmaktadır: Yapıştırıcılarda kullanılan uçucu maddeler (toluen vb.), sprey boyalar, saç spreyleri, tıraş kremi aerosollerinde itici olarak ve çakmaklarda kullanılan gazlar (propan-bütan vb.), tinerlerde kullanılan solventler (n-hekzan, metil butil keton, trikloretilen) ve sıvı yakıtlar(benzin vb.)
 
Sıvı uçucu maddeler bir torbanın içine konularak buharın ağız ve burundan solunmasıyla, gaz uçucular direkt burundan çekilmesiyle kullanılabileceği gibi, uçucu madde püskürtülerek sprey şeklinde ağız yoluyla da kullanılabilir. Uçucu maddelerin pek çok ciddi yan etkisi vardır. Uçucu madde kullananlarda ani ölümler görülebilir. Solunum baskılanması ve durması, kalpte ritm bozuklukları, beyinde küçülme, işitme kaybı, baş ağrıları, parkinsonizm, konsantrasyon azlığı, hafıza kaybı, bulantı ve kusma, karaciğer ve böbrek hastalıkları, göğüs ağrısı ve solunum güçlüğü, kaza ve yaralanmalar sonucu ölümler bunlardan bazılarıdır.
Bahsi geçen uçucu maddeler, günlük yaşantımızda çok kolay tedarik edilebilecek kimyasallar olup, çocuklarımızın ve gençlerimizin rahatlıkla alabileceği yerlerde satılmaktadır. Çocuklarımız ve gençlerimizin bu tür maddeleri kullanmaya iten sebeplerin başında, arkadaş çevresi, rol model olarak seçtikleri kişilere özenti, sosyoekonomik durum, eğitim eksikliği ve bunun sonucu olarak bilgisizlik gelmektedir.
Her türlü bağımlılık yapıcı madde ile mücadelede öncelikli sorumluluk devlet yetkililerindedir. Devlet, bu tür maddelerin satışına sıkı denetimler getirmeli ve özellikle bu tür maddelerin kullanıldığı ürünlerin perakende satışlarını da kontrol altına almalıdır. Okullarda eğitim müfredatında geniş yer vererek bilinçlendirme faaliyetlerini arttırmalıdır.
“BİLGİYİ NASIL KULLANACAĞI ÖĞRETİLMELİ”
Çocukları eğitirken bilgiyi yüklemek yerine, bilgiyi nasıl kullanacağının öğretilmesi lazımdır. Çocuğumuzu geleceğe ve hayata hazırlayabilmemiz, dolayısıyla burada bilgiyi kullanabilme becerisi, sosyal beceri, davranışsal beceri çok daha önem kazanmaktadır. Girişken, kendine güveni olan, sorgulayan, otokontrol sahibi nesiller yetiştirmeliyiz. Okullar sadece ders anlatılan yer değildir. Okullar eğitim verme ve sosyal konularda bilinçlendirme özelliğine de dönmelidir. Çocuklara oyun alanları, spor, sanat, kültür, edebiyat alanları oluşturulmalı, ilkokuldan itibaren sanat ve kültür alanlarında etkin bir yer edinmeleri sağlamalıdır. Enerjisini harcayacak bilinçli, sağlıklı alanlar bulamayan çocuk, bilinçsiz ya da sağlıksız alanlara yönelir. Çocukluk ve ergenlik çağı potansiyel ve güçlü bir enerjiyi temsil eder. Dolayısıyla çocuğun sağlıklı bir şekilde bu enerjisini harcayacak alanlar oluşturmak devletin asli görevlerinden olmalıdır. Gençleri umutsuzluğa iten sosyal, ekonomik ve politik olguların yaratıcıları ve sorumluları bunların toplumsal bir felaket olduğu gerçeğini kabul ederek bu konularda toplum yararına eşit ve adil çözümler üretip uçucu madde ve benzeri uyuşturucu eğilimlerini doğuran koşulları yada en azından onun ön koşullarını ortadan kaldırma- engelleme sorumluluğunu göstermelidir.
“ANNE VE BABALARIN YAKIN TAKİBİ ÖNEMLİ”
Bu konuda aileye de büyük görev düşmektedir. Aile içinde onay görmeyen, takdir görmeyen, bağımsızlaşma süreci desteklenmeyen çocuk, yani otoriteyle, baskıyla ya da koruyucu anne-baba tutumları ile bastırılan çocuk, sokakta arkadaş grubu içerisinde güçlenir, kişilik ve kimlik kazanır, bağımsızlık kazanır ve bu çocuğun sokakta yaşama, sokağa bağımlı olma sürecini artırır. En güçlü ve yaygın bir kurum olan medyamızın üzerine de bu konuda her yönüyle büyük işler düşmektedir. Bu konularla ile ilgili özendirici yayınlardan kaçınılmalı ve eğitici yayınlar yapılmalıdır. Çünkü her şeyin temeli eğitimde yatmaktadır. İnsanlarımız bu konuda ne kadar çok eğitimli olursa o sayede bu maddelerin kullanımı ve yaygınlaşması azalacaktır. Burada rol modellerin de çocuklar üzerinde büyük etkisi olduğunu unutmamak lazım. Aileden başlayarak, komşular, sanatçılar, öğretmenler, siyasetçiler, özellikle dizi ve çizgi film karekterleri çocuklar ve gençler üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Dolayısı ile toplumun her kesimine büyük görevler düşmektedir. Şunu unutmayalım ki… Bağımlılık, geliştikten sonra tedavisi oldukça güç olan bir hastalıktır. Bağımlılıkla mücadele etmek, bağımlılıktan kurtarmaktan daha kolay ve ucuz bir yoldur. Çocuklarımızı bu bağımlılık türünden korumanın en önemli yöntemi, şüphesiz ki anne, baba ve öğretmenlerin yakın takibi ve gözlemi ile mümkündür. Çocuklarımızda beklenmeyen saldırganlık, agresif davranışlar, gözlerde kanlanma, uyku bozukluğu, aşırı dalgınlık ve unutkanlık gibi belirtiler gözlemlediğimizde nedeninin uyuşturucu madde kullanımı olabileceği unutulmamalıdır.
Sayın Valimizin de bu konudaki hassasiyetini bildiğimizden ilimizdeki madde bağımlısı çocuklarımız ve gençlerimizin tedavisi için hastanelerde konuyla ilgili bölümler açılarak ve mevcutlarda yatak kapasiteleri artırılarak ikişer üçer, tedavilerinin sağlanması konusunda öneride bulunmaktayız.
Bir an önce madde bağımlılığı ile alakalı olarak Türkiye genelinde rehabilitasyon merkezlerinin çoğaltılması yönünde gözle görülür somut adımlar atılmalıdır.
Tekrarlıyoruz: “Bağımlılıkla mücadele etmek, bağımlılıktan kurtarmaktan daha kolay ve ucuz bir yoldur.”