Mimar Sinan Parkında yer alan Mimar Sinan Anıtı önünde yapılan tören, törene katılan Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sayın Zihni ALDIRMAZ’ın katılımıyla şube başkanı Bekir KAMIŞLI’nın okuduğu basın bildirisi ve Sinan’a saygı duruşuyla gerçekleşti.     

Şube Başkanı Bekir KAMIŞLI Sinan Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasıyla Koca Sinan’ı ölümünden yıllar sonra hala dünyanın saygı duyduğu bir Türk sanatçı olarak takdir ettiğini belirterek aşağıdaki açıklamayı yapmıştır.

ESERLERİ ÖNÜNDE DÜNYANIN EĞİLDİĞİ MİMAR KOCA SİNAN’I SAYGI İLE ANIYORUZ.

Bugün 9 Nisan 2013 Osmanlı Döneminin ve hatta yaşadığı çağın en usta mimarı olan Ağırnas’lı Sinan’ı ölümünden 425 yıl sonra saygı ile anıyoruz.

 Anadolu’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir coğrafyada dünya mirasına çok sayıda anıtsal eser kazandıran Koca Sinan’ı aradan geçen bu kadar uzun zaman aralığına rağmen eserlerine dünya halen hayranlıkla bakmaktadır.

Koca Sinan’ı ölümünün 425. Yılında büyük bir saygı ve hayranlıkla andığımız bu günlerde bölgemiz sorunların kesiştiği merkez haline gelmiştir. Ülkemiz ise, küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda hızla bu sorunların içerisine sürüklenmektedir.

GÜNÜMÜZDE SİNANI ANLAMAYA DAHA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR.

Tarihsel bir “kırılma” süreci içinde bulunduğumuz bu dönemde, toplumun “barış” umutlarını ve demokratik taleplerini temel alması gereken Anayasa değişiklik tartışmaları; “otoriter” bir yönetimin pazarlanmasının aracı haline getirilirken; ülkemizde ve bölgemizde yıllardır yaşanmakta olan kaos, şiddet ve insan yaşamı hiçe sayılmaktadır. Gelinen aşamada artık yeni can kayıplarının olmaması için bütün kesimlerin barıştan yana tavır alması hayati öneme sahiptir. Bu nedenle barış girişimleri çok değerlidir. Bizler mimar ve meslek örgütü olarak barışın ve yaşamın yanında açık tavrımızı her zaman koymuş ve koymaya devam etmekteyiz.

Toplumun “Anayasa” üzerinden zapturapt altına almaya çalışıldığı bu süreçte, ekonomik perspektif “kentsel dönüşüm”e dayandırılmakta ve insani, bilimsel ve mesleki tüm birikimler yok sayılarak; “3.Köprü”, “Atatürk Orman Çiftliği”, “Su Havzaları”, “HES”, “Altın Madenleri”, ” Kıyı Yasası”, “2B”, “TOKİ”, “Kentsel Dönüşüm” gibi uygulamalarla; Cumhuriyet dönemi mimari mirasımız, doğal, tarihî, kültürel değerlerimiz “ranta” feda edilmektedir.

Kentlerimizin planlı ve sağlıklı gelişimi, kentsel yaşamın niteliğinin yükseltilmesi, tarihî ve doğal çevre yağmasının durdurulması gibi amaçlarla “Şehircilik Bakanlığı” kurulması önerisini yıllardır Mimarlar Odası tarafından gündeme getirilmekte ve çaba gösterilmektedir. Doğal olarak ilk bakışta, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı”nın kurulması olumlu bir gelişme olarak algılanabilir. Ancak, Bakanlığın kuruluş süreci, amaçları, teşkilat yapısı ve yetkileri değerlendirildiğinde geçmişi dahi aratan “çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuz” açıkça anlaşılmaktadır.

Mimarlar Odası olarak “rantçı ve otoriter” bir anlayışla KHK’ler ve yeni yönetmelik düzenlemeleriyle, Meslek Odalarının “kamusal ve özerk” kimliklerini yok sayan ve bunlara karşı organize bir şekilde yürütülen “işlevsizleştirme, yetkisizleştirme ve yok etme” politikalarını şiddetle kınıyoruz.

Türkiye, yeryüzünün en köklü uygarlık birikimlerine sahip olmasına rağmen, özellikle kentleşme ve yapılaşma sürecini bu niteliğine yakışmayan bir kimlik erozyonu içinde yaşanması, ülkemizde, yerleşim ve gelişme alanlarındaki mimarlıktan yoksun biçimlenmeler ve kullanımların yarattığı mekânsal yozlaşmalar, toplumsal ve kültürel erozyonlar karşısında “kalıcı, sürdürülebilir, kimlikli ve çağdaş” bir çevrenin yurt düzeyinde temel imar ve kentleşme hedefi olmasının sağlanması; Türkiye’mizin de kendine özgü koşulları ile evrenselliği yaşamasını içerecek nitelikte bir “planlama - kentleşme ve konut politikası”nın oluşturulması gerektiğini vurgulamaktayız.

KENTE SAYGILI YEREL YÖNETİCİLERİN SEÇİMİNDE SORUMLULUĞUMUZU UNUTMAYALIM.

Ülke genelinde yaşanan tüm bu olumsuzluklarla birlikte kentimizde de durum çok farklı gelişmemektedir. Kentimizin uzun bir süre imar planlarının yapılamamış olması, yapı sektörünün adeta durma noktasına getirmiştir. Adana Büyükşehir Belediyesi meclisi tarafından yapılan imar yönetmeliği kentimizde zaten çok yüksek olan yapı yoğunluğunu arttırıcı niteliği nedeniyle hukuk yolu ile önlenebilmiş, çok önemli kentsel konular günübirlik üretilen çözümlerle geçiştirilmeye çalışılmıştır.         

Yaklaşık bir yıl sonra yapılacak olan yerel seçimlerle, kentlerin toplum adına sahibi olan yerel yönetimler yeniden seçilecektir. Bu dönemde demokrasinin beşiği olarak kabul edilen belediyelerin uygulamaları, kente müdahaleleri, merkezin yerel yönetimler üzerinde baskısı, kamusal özerklik gibi mimarlık ve şehircilikle ilgili konuları değerlendirme olanağı bulunmaktadır.

Yerel seçimlerde “yağma ve otoriter anlayıştan yana” olanların teşhir edilmesi ve “demokratik yerelleşme ve sağlıklı kentleşme” anlayışlarının teşvik edilmesi kamusal sorumluluklarımız arasında önemli bir yere sahiptir.