Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Turgay Develi’nin  Ankara Tuzluçayır’da yapımına başlanan cami-cemevi projesine karşı çıkanları provokatörlükle suçlamasına Adana’daki Alevilerden tepki geldi. Projeye karşı çıkış nedenlerini anlatan Adana Alevi Platformu Dönem Başkanı Mikdat Öztürk, “Alevilerin gösterdiği her tepkinin provokasyon sözcüğü ile değerlendirilmesi de bir garip durumdur. Alevileri anlamak yerine, onları sürekli olarak toplum huzurunu bozmayı hedefleyen provokatif taraf gibi takdim etmek, insafla bağdaşmıyor. Keşke milletvekilimiz Sayın Turgay Develi ve onun gibi düşünenler, bizleri itham etmeden önce anlama yolunu tercih etselerdi” dedi.

 DEVELİ’DEN ‘PROVOKATÖR’ SUÇLAMASI

CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, Zaman Gazetesi’ne yaptığı açıklamada Fethullah Gülen cemaati ve başkanlığını İzzettin Doğan’ın yaptığı Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi işbirliğiyle Ankara Tuzluçayır’da yapımına başlanan cami-cemevi projesine karşı çıkanları provokatörlükle suçladı.

“DEVELİ HEDEF SAPTIRMAK İSTİYOR”

Develi’ye yanıt milletvekili olduğu il olan Adana’daki Alevi Platformu’ndan geldi. Alevi Derneklerinde yapılan basın açıklamasında platformun dönem sözcüsü Mikdat Öztürk,

CHP Milletvekili Turgay Develi’nin, projeyi ‘kardeşlik projesi’ olarak değerlendirip ve “Kime ne zararı var?” diye sorarak hedef saptırmak istediğini öne sürdü.

 “SÜNNİLİĞE BENZEYEN ALEVİLİK İNŞA EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR”

Projeye karşı çıkış nedenlerini sıralayan Öztürk, Alevilerin kendilerine özgü ibadetlerinin varlığının bir türlü kabullenemediğinin altını çizerek, “Aleviler geleneksel Sünni egemen anlayış tarafından din sapkını toplum olarak görülmüş ve bu nedenle de ya fiziki varlıkları ortadan kaldırılmış ya da sahip oldukları inanç yok sayılmıştır. Yani cisimleri yok edilirken Aleviliğin de silinip gideceği varsayımından hareket edilmiştir. Ancak Alevilerin katledilmesiyle Alevilik yok edilememiştir ve günümüzde başka bir politikanın uygulanmasına geçilmiştir. Bu da Aleviliğin içini boşaltmak, yozlaştırmak, Sünniliğe benzeyen bir Alevilik inşa etmeye çalışmaktır” diye konuştu.

 “KİM KİMİ KANDIRIYOR”

Ankara’da tarihsel olarak sol ideolojinin güçlü olduğu,  Tuzluçayır Mahallesi’nde gündeme getirilen cami-cemevi projesinin sembolik olmadığını ve 5 kentte daha uygulanmak istendiğini anlatan Mikdat Öztürk, “Anlaşılan cami-cemevi projesinin de kardeşliğin inşasından ziyade birtakım derin ittifak sahiplerinin toplum mühendisliği olarak görmekteyiz.

Söylendiği gibi Tuzluçayır’da cemevi yapılmamaktadır. Belediyeden alınan ruhsatta cemevinin adı dahi geçmemektedir. Ruhsat ‘kültürel tesis’ olarak alınmıştır ve projenin uygulandığı alan da çöplük alanıdır. İnşaatla ilgili mevzuat süreçleri şu ana kadar tamamlanmamıştır. Kardeşlik, hukuk karşısında eşitlikle olur. Mevzuata göre burada cemevi değil kültürel tesis yapıldığına göre, kim, kimi kandırmaktadır” şeklinde konuştu.

“CAMİ DE CEMEVİ DE İBADETHANEDİR”

Öztürk ayrıca cemevinin caminin bir parçası gibi sunulmak istendiğinin altını çizerek Alevilerin temel itirazlarından birinin de bu olduğunu söyledi. Öztürk, “Bize göre, cami de cemevi de birer ibadethanedir ve her ikisi de saygıyı hak eder.  Oysa burada yapılmak istenen şey ibadethanelerin tanınması değil, Alevilerin camiye davet edilmesidir. Alevi köylerine zorunlu cami uygulamasıyla gerçekleştirilmek istenen ancak başarılamayan niyet şudur: Aleviler camide vakit namazlarını kılsın, ayağı camiye alışsın, zikrini de cemevinde yapsın. Böylece, cemevi de cem ibadeti de tali hale getirilmekte, cemevine caminin gölgesi düşürülmektedir ki, bu kabul edilemez” şeklinde konuştu.

 “İÇİMİZE SİNDİREMİYORUZ”

Projenin, finansmanının da Aleviler açısından son derece rahatsızlık verici olduğunu ifade eden Mikdat Öztürk, İzzettin Doğan’ın masrafların cemaat tarafından karşılanacağı yönündeki sözlerini anımsatarak, “Alevileri bir cemevini yapamayacak kadar zavallı gösteren, rencide eden bu durumu içimize sindiremiyoruz.  Cemaat bir nevi rüşvet vererek projenin uygulanması için Alevi dünyasından kendine partner bulmakta, Alevilik alanına müdahaleler gerçekleştirmek üzere de suni örgütlenmelere gitmektedir. Bir cemaat, neden Alevi ulularının adını taşıyan bir vakıf kurmaktadır? Bu çok mu normal bir durumdur ki Alevilerin tepkisi anlaşılmıyor?” dedi.

“DEVELİ’NİN SÖZLERİ İNSAFLA BAĞDAŞMIYOR”

Kardeşliğin, mekânların yan yana olmasıyla sağlanamayacağının artık bilinmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, Alevilerle Sünnilerin, komşu köylerde, komşu evlerde yaşadığını, aynı işyerlerinde çalıştığını ama bu durumun yasalar karşısında eşit oldukları anlamına gelmediğini savundu. Öztürk, “Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da yüzlerce Alevi, evleri yan yana olan Sünni komşuları tarafından katledildiler. Alevilerin gösterdiği her tepkinin provokasyon sözcüğü ile değerlendirilmesi de bir garip durumdur. Alevileri anlamak yerine, onları sürekli olarak toplum huzurunu bozmayı hedefleyen provokatif taraf gibi takdim etmek, insafla bağdaşmıyor. Keşke milletvekilimiz Sayın Turgay Develi ve onun gibi düşünenler, bizleri itham etmeden önce anlama yolunu tercih etselerdi” diye konuştu.