Uzm. Dr. Öztanrıöver, ”En son Canan Karatay’ın başına gelen olay, birçok kişiyi şaşırtsa da aslında hepimiz dolandırılmaya adayız. Emekli hakimlerin, savcıların, CEO’ların aldatılabilmesinin altında yatan neden, beynimizin tehlike karşısında kullandığı savaş ya da kaç tepkisidir.

Dolandırıcı, tane tane, ikna edici bir ses tonuyla mağdura bir hikaye anlatıyor. Hikaye de duygusal tetikleyicilerin olduğu kilit kelimeler kullanıyor: “PKK, operasyon, gizli, görev, tehlike, terörist, cinayet, tutuklama”  Kişinin ruhsal durumunda bir şok, şaşkınlık, ardından korku ve endişe duyguları tetikleniyor.

Duygular etkinleştiğinde beynimizin korteks dediğimiz düşünen, mantıklı karar veren bölgesi devre dışı kalıyor ve bir hayatta kalma mücadelesi başlıyor. İşte buna savaş-kaç tepkisi diyoruz. Bu olaylara maruz bırakılan kişi kendisini 10. katta çıkan bir yangının içinde gibi hissediyor. Panikle balkona koşuyor. Şuursuzca balkondan aşağı atlayacak kadar korkmuş hale geliyor. Dolandırıcıyı da kendini yangından kurtaracak, merdiveni uzatan kişi gibi görüyor. Bu duygular içerisin de kendine söylenenleri şuursuzca yerine getiriyor. Çünkü artık tek düşüncesi yangından kurtulmak oluyor” dedi.

 

Dolandırıcıların kullandığı taktiği üç adımla özetleyebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Öztanrıöver,”1. Adım: Uygun bir hikaye anlatmak veya mizansen düzenlemek: Burada amaç kişide bir şaşkınlık ve korku tepkisini uyarmak. Bunun için teknolojiyi kullanabiliyorlar. Örneğin 155, banka numarası gibi özel numaralar mağdurun telefon ekranında görünebiliyor.

2.Adım: Kişinin güvenini kazanma: Korku tepkisiyle sağlıklı düşünmesi ve karar vermesi engellenen kişiye yardım edeceğini söyleyerek güvenini kazanıyor böylece dolandırıcının güdümüne giriyor.

 3. Adım: Bağlantının sürekliliği: Kesintisiz konuşma, dolandırmanın etkili olması için en önemli koşuldur. Konuşmanın sürekliliği bir tür hipnotizma etkisi yapıyor.

Eğer telefon bağlantısı kesilirse kişinin duyguları yatışabilir ve sağlıklı kararlar verebilir. Bu nedenle dolandırıcı sürekli konuşmaya devam eder. Komutlar vermesi “Arkana bakma, sağa dön, sola dön, bakkaldan poşet al” hipnotizmayı güçlendiren unsurlardır.

Korunmak için yapılacaklar:

1. Öncelikle böyle bir olayın hepimizin başına gelebileceğini bilmemiz  ve yapılması gerekenleri önceden zihnimizde belirlememiz gerekir.

2. Eğer bir tehlike içinde olduğumuzu düşünüyorsak telefonu kapatmak çok zor gelebilir. Ancak düşünebilmek için kendimize bir fırsat yaratmamız gerekir. Bunun için de sanki telefonumuzda bir iletişim problemi varmış ve karşımızdakini duyamıyormuş gibi davranmak ve iletişimi kesmek gerekir. Bundan sonra telefonu uçuş moduna almak veya tamamen kapatmak bize gereksinim duyduğumuz zamanı sağlayacaktır.

3. Daha sonra birkaç kez yavaş ve derin nefes alıp yavaşça verelim. Duygularımızın yoğunluğu azalacaktır. Böylece beynimizin korteksi dediğimiz muhakeme ve analiz yaparak mantıklı karar alan bölümlerinin devreye girmesi kolaylaşacaktır.

4. Sonra da bize hissettirilmeye çalışılan tehlikenin gerçek olup olmadığını sorgulayıp başka kaynaklardan doğrulatmamız gerekir” ifadesini kullandı.