Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi'nin gerçekleştirdiği sınavda yer alan cinsiyetçi soru nedeniyle, TMMOB Adana Kadın Çalışma Grubu, ülkenin her yerinde olduğu gibi Adana’da da konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. TMMOB Adana İKK Kadın Çalışma Grubu adına açıklamayı okuyan Makina Mühendisi Arzu Özdal İdem, 17 Nisan 2018 tarihinde bilim üreten üniversitelerin cinsiyetçi yaklaşımlarına tepki gösterdi.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ DERİNLEŞİYOR

Kadınlar üzerinden yürütülen kirli siyasetin, muhafazakar ve kadını yok sayan politikaların devlet kurumlarına açıkça her alanda tamamen hakim olduğunu kaydeden İdem, bu çizgide haber yapılarak kamuoyunda cinsiyet eşitsizliğinin körüklendiği bu süreçte maalesef bilim üreten üniversitelerde de toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren çalışmalar yapılmasının gelinen noktanın vahametini gözler önüne serdiğini söyledi.

İdem, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“Son dönemlerde yaşanan hem meslek alanlarında hemde yaşamın her alanında ayrımcılığın derinleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmek  beraberinde şiddeti ,tacizi ve her türlü baskıyı da beraberinde getirmektedir. Bizler TMMOB’nin Mühendislik etiğini kendine ilke edinmiş Mühendis, Mimar ve Şehir Plancı Kadınlar olarakCinsiyetimiz ve Mesleki sorumluluğumuz gereği bu tür yaklaşımlara izin vermeyeceğimizi tekrar ifade ediyoruz. Anadolu Üniversitesinde toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine aykırı ve cinsiyetçi bir soruya yer verildiğine dair bazı paylaşımlara rastlanmıştır. Neredeyse her gün bir kadının, erkekler tarafından öldürüldüğü, şiddet gördüğü, tacize tecavüze uğradığı bir ülkede kadınların emeğine ve bedenine el koyulmasının temelinde yatan cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmesi gereken bir eğitim kurumunun, bu eşitsizliği pekiştirecek ve meşrulaştıracak bir tavır sergilemesi kabul edilemez.

“KABUL EDİLEMEZ”

Bir eğitim kurumunun, bir üniversitenin, kadınları özel alana, ev işi ve çocuk bakımı gibi haneye ait işlere sıkıştıran, kamusal alana erişimlerini engelleyen ya da ancak belirli kodlar içerisinde yer almasına izin veren ataerkil ideolojinin taşıyıcısı/savunucusu olması kabul edilemez. Biz kadınlar mühendis de oluruz, doktor da, kamyon şoförü de marangoz da… Bu meslekleri yapmamıza engel olan, kadın olmamız değil, söz konusu sınav sorusunda ve sorunun altındaki açıklamada da görüldüğü üzere, cinsiyetçi algı ve pratiklerdir. Soru bölümünde bir toplumsal algılamadan ziyade bir hüküm söz konusudur.  Çözüm bölümünde ise gerekçe oluşturma telaşıyla sözde toplumsal algı açıklamasına girişilmiştir. Ancak cinsiyetçi düşüncenin açıkça dayatması olan bu soru ve açıklaması kadınların mevcut toplumsal hayattaki yerlerinden dahi bihaber olunduğunun  göstergesidir. Burada esas sorun iş ve özel alan arasındaki çatışmadır. Bu çatışmanın çözülmesi ise ancak ve ancak cinsiyet eşitliği temelinde politikaların uygulanması ile mümkündür. Mesela, haneye ve çocuk bakımına ait tüm işlerin kadın ve erkeklerin ortak sorumluluğu olduğu algısının yaygınlaştırılması ve gerekli mekanizmaların geliştirilmesi ile…

ALTERNATİFLER YARATILMALI

Mesela, anneden babaya devredilemez ve ücretli ebeveyn izni uygulamasının başlatılması ve erkeklerin bu konuda teşvik edilmesi ile… Mesela, çocuk bakımı için ulaşılabilir kreş ve bakım evi alternatiflerinin yaratılması ile… Kadınlar hayatın her alanında vardır ve var olmaya da devam edecektir. Mühendislik mesleğini seçen biz kadınlar da, bizi ev içi köleliğe mahkûm etmeye çalışan zihniyete inat, şantiyelerde, maden ocaklarında, fabrikalarda, sanayi bölgelerinde var olmaya devam edeceğiz. Cinsiyet eşitsizliğini doğallaştıran ve yaygınlaştıran politikalar yerine, cinsiyet eşitliğini temel alan politikaların geliştirilmesi hükümetlerin sorumluluğudur. Bir devlet kurumu olarak üniversiteler de bu sorumluluğun başat taşıyıcılarıdır. Anadolu Üniversitesi’ne ve benzeri uygulamalar gerçekleştiren diğer tüm devlet kurumlarına bu sorumluluklarını hatırlatmayı bir görev addediyoruz. Meselenin takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.’’