TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Mustafa Altıokka, AKP İktidarının, çevreyi tahrip eden, kentlerimizi; kıyılarımızı; ormanlarımızı yağmalayan, kamusal değerlerimizi sermayeye peşkeş çeken anlayışının önünde engel olarak gördüğü TMMOB‘yi yeniden yapılandırıp işlevsizleştirmeye ve yok etmeye çalıştığını söyledi
Adana’da Seyhan Oteli’nde düzenlenen Yerel Demokrasi Kurultayının açılışında konuşan İKK Sekreteri Mustafa Altıokka, ülkenin yargısını, eğitimini, tüm kurumlarını düzene sokan AKP zihniyetinin ustalık dönemindeki hedefleri arasında TMMOB‘yi de düzenlemek olduğunu belirtti.
TMMOB tarafından 13-14 aralık 1997 ve 21 mayıs 1998 tarihlerinde yapılan “Demokrasi Kurultayı”nın genel kurul kararı ile bu yıl da gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığını anımsatan Mustafa Altıokka,  günümüzde demokrasiden söz edildiğinde genel olarak  batı kapitalist- emperyalist ülkelerde geçerli olan   siyasal rejimlerin anlaşıldığını, ancak, demokrasinin farklı sınıflar açısından çok değişik anlam ve içerikte bir rejim olarak görüldüğü için, hak ve özgürlüklerin çoğu zaman kağıt üzerinde kaldığını, sınırlandığını, hatta açıkça yasaklanabildiğini ve somut olarak yaşanamadığını savundu. Adana İKK Sekreteri Mustafa Altıokka konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Demokrasinin "halkın kendi siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel sistemlerini belirlemek için iradesinin özgürce ifadesine; kendi yaşamlarının tüm yönlerine tam katılımına dayandığı" temelinde insana saygı ve hukukun üstünlüğü olduğu belirtilmektedir.
Ezilenler açısından asgari olarak savunulması gereken, uğrunda mücadele edilmesi gereken, ezilenleri koruma, devletin ve yönetenlerin özgürlüklerini yönetilenler lehine sınırlamak için insanlığın binlerce yıl mücadele ettiği bu evrensel değerler, hak ve özgürlüklerdir.
Bir toplumdaki demokrasinin o anki düzeyini sınıflar mücadelesinin düzeyi belirler ve gene demokrasinin yazılı metinlerden çok fiili güç dengeleri üzerinden şekillendirildiğinin bilinmesi yüzyıllardır değişemeyen tek gerçektir. Dolayısıyla Demokrasi sorunu iktidar sorunudur ve bu emekçilerin veya her şeyden önce bundan çıkarı olanların diğer tüm sınıfların örgütlü mücadelesiyle sağlanacaktır.
Demokrasi insanın ihtiyaçlarının giderilmesi için sürdürülen çabanın ve mücadelenin bir karşılığı olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer bir söyleyişle demokrasi emekçilerin yeni haklar elde etmek için ettikleri mücadele ile kazandıkları birşey veya bir şeylerdir. Haliyle mücadele olmadıkça demokrasi diye de bir şeyin olmayacağını bilmeliyiz.
Günümüzde demokrasi paradoksu diğer zamanlardan farklı olarak yönetici sınıfların ezilen kesimlerin yaşam standardınındın yükseltilmesi ve kimlik taleplerini ve bu taleplerin karşılanması yerine bunu şiddetle dışlamayı tercih etmesi ve dışlama nedenlerinin çokça çeşitlendiğini görüyoruz. Bunlar yani dışlanmışların taleplerin in karşılanması durumunda da demokrasi tamamdır denebilir mi?  Bu mümkün değil.”


“Zor günlerden geçiyoruz.” diyen İKK Sekreteri Mustafa Altıokka, konuşmasını şöyle tamamladı:
“2011 seçimleri herkesin şikâyet ettiği ancak nedense bir türlü değiştirilmeyen, antidemokratik Siyasal Partiler Yasası, Seçim Yasası ve % 10 barajı engeli koşullarında gerçekleştirilmiştir. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olan bir seçimle de iktidarın devamlılığı sağlanmıştır.
"Yaptıkları yapacaklarının teminatı olan" AKP‘nin, kendinden yana bir Türkiye‘yi oluşturma projesinin tüm hızıyla bu dönemde de devam edeceği aşikârdır. Yani AKP ustalık dönemine başlamıştır.
TMMOB‘den baktığımızda ise; "11 Haziran ile 13 Haziran arasında örgütümüz ve üyemiz açısından, ülkemizde yaşananlar ve yaşatılacaklar açısından bir fark oluşmamıştır" sözünü anımsatmak isterim.
YETKİ ANAYASAYA AYKIRI KULLANILIYOR
TBMM tatile girmeden önce 6 Nisan 2011 tarihli oturumunda Hükümete Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi verdiğini anımsayalım.
Bu kararnameye dayanarak AKP çoğunluğu elinde bulundurduğu Meclis‘in olağanüstü yetki devrini de aşarak ve Anayasa‘ya aykırı olarak bakanlıkların teşkilatlanması ile meslek alanlarımıza ve meslek odalarımıza ilişkin düzenlemelere hemen koyulmuştur. Anayasa ve Yetki Yasası‘na aykırılık taşıyan bu düzenlemeler Meclis‘te uzlaşma ve tartışma ortamından kaçırılarak başka bir görünüm altında KHK‘lerin konusu edilmiştir.
 Ortada zorunlu ve ivedi bir durum yokken, Parlamento ve sosyal taraflar dışlanarak kararname ile bakanlık ve kurumların tasfiyesinin demokratik usul ve yöntemlerle bağdaşmadığı açıktır. Askeri darbeleri eleştirerek, "ileri demokrasiyi" savunan bir iktidarın, 12 Mart Darbesi ve 12 Eylül hukukunun ürünü olan Kanun Hükmünde Kararname yetkisini kullanmasının demokratik yol ve yöntemlerle ne kadar örtüştüğü açıktır. Ayrıca, parlamento çoğunluğu elinde iken olağanüstü yollara başvurulması, tartışmaya dahi tahammülsüzlüğün bir göstergesidir.”
Yerel Demokrasi Kurultayı’nda İMO Adana Şube Başkanı Abdullah Bakır o birliği ile divan başkanlığına, EMO Başkanı Mehmet Mak ile İKK Sekreteri Mustafa Altıokka da üyeliklere getirildi. Abdullah Bakır, TMMOB’nin demokrasi konusunda çok ciddi sınavlar verdiğini ve vermeye de devam edeceğini kaydetti.
TMMOB Demokrasi Kurultayı Düzenleme Kurulu üyesi Hüseyin Yeşil de 14 yıl önce gerçekleştirilen kurultaydaki sorunların bugün de farklı olmadığına dikkat çekti, son seçimlerde AKP’nin yüzde 50 oy almasının kimsenin gözünü korkutmaması gerektiğini, AKP’yi de zor günlerin beklediğini sözlerine ekledi.