Baro Başkanı Av. Küçük, barış çığlıklarının atıldığı bugün dünyanın pek çok bölgesinde bombaların patladığını, sivil halk ve çocukların öldürüldüğünü, masum insanların doğdukları toprakları terk etmek zorunda kaldıklarını ifade etti.

2018 yılının Barış Günü'ne yine savaşlarla girildiğini söyleyen Av. Küçük, "Emperyalizmin yürüttüğü siyaset, büyük güçler arasındaki gerilimler, topyekûn bir savaş olasılığını gündemde tutmakta, hatta artırmaktadır. OÜlkelerin egemenliğine yönelik askeri ve siyasi müdahaleler devam etmektedir. Faşizm, dünyanın çeşitli noktalarında eski ve yeni yüzleriyle yeniden ortaya çıkmaktadır. Dünya genelinde barış tehlike altındadır.
Son yıllarda olduğu gibi, içinde ülkemizin de yer aldığı Ortadoğu, savaşların ve iç çekişmelerin en fazla yoğunlaştığı bölge olma özelliğini sürdürmektedir.
Öte yandan bölgenin büyük güçler arası bir rekabet, mücadele ve paylaşım alanı olması ve dolayısıyla sürekli değişen ittifakların, gizli veya açık anlaşmaların, karmaşık çatışmaların sahnelenmesi normalleşmeyi imkânsız kılıyor; tersine daha büyük çaplı, daha yıkıcı ve topyekûn bir savaşı yakınlaştırmaktadır. Oysa, barışın ortadan kaldırılarak silahların kullanılması ve savaşın yapılması, ağır ekonomik ve sosyal faturalar ödenmesine yol açmaktadır. Dil, din, ırk ve inanç ayrımı yapılmadan İnsanların barış ve güven ortamında yaşamasının koşulları yaratılmalıdır. Savaşı değil, barışı yüceltmeliyiz. Savaşa değil, sağlığa, eğitime, bilime, spora ve sanata bütçeler ayrılmalıdır. Suriye'de ve Ortadoğu'da çatışmalarda 400 bin kişi öldü, şehirler yıkıldı ve diğer ülkeler de savaşa bulaştı.

Birleşmiş Milletler’in 2017 yılı Uluslararası Göç Raporu’na göre, 2000 yılında 172 milyon 604 bin olan uluslararası göçmen sayısı, 2017 yılında 85 milyon 111 binlik artışla 257 milyon 715 bine çıktı. Uluslararası göçmenlerin dünya nüfusuna oranı ise aynı dönemde yüzde 2,8’den yüzde 3,4’e çıktı.

Bunların çoğu da Suriye ve diğer ülkelerdeki savaştan ve terörden kaçmaya çalışanlardır. Bu beklenmedik göç ve mülteci akınından dolayı Avrupa Birliği gündeminde göçün ekonomik ve güvenlik boyutu daha fazla önem kazanmış, hatta üye ülkeler arasında mülteci yükünün paylaşımı konusunda ciddi anlaşmazlıklara neden olmuştur."

Ülkemizde ise demokrasi, insan hakları ve adalete ilişkin sorunların artarak devam ettiğini savunan Av. Küçük, mesajında, hükümetin dış politikasını da eleştirdi. Mesajında yürütülen dış politikanın "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" söylemiyle taban tabana zıt olduğunu vurguladı.

OHAL ve KHK'lar ile adeta tek adam diktasıyla tüm kazanılmış hakların bir bir budanarak hak, hukuk ve adaletin yok sayıldığı, millet egemenliğinin tecelli noktası Meclis iradesinin ise mahkum edildiğini vurgulayan Av. Küçük, "Demokrasi, özgürlük ve barış adına sözünü söyleyenlere yönelik sokağa çıkan toplumsal muhalefet güçlerinin sesini kısmak, korkutmak ve sindirmek için her türlü baskıya artık son verilmelidir. 
Ekonomik darboğazın her geçen gün derinleştiği güzel ülkemizde, dövizin önlenemez yükselişi zengin azınlığın servetine servet katarken, yoksul çoğunluğun yaşamında açlık ve sefaleti ne yazık ki her geçen gün arttırarak büyütmektedir." dedi.

Baro Başkanı Av. Veli Küçük, sözlerini şöyle tamamladı:
"1 Eylül Dünya Barış Günü'nde, savaşların olmadığı bir dünya arzumuzu diri tutuyoruz. Benim barıştan anladığım, güzel güneşli günlerde huzurlu ve güvenli bir şekilde yürümektir. 
Savaş bir yıkımdır, sosyal bir yaradır. Barış olmazsa olmazımızdır. Barışın sesini duyurmalıyız ve haykırmalıyız. 1 Eylül dünya barış günü kutlu olsun... 
Kamuoyuna, saygıyla sunarım"