İktisatı sadece bir bilim olarak görmek ya da sadece bir bilim olarak nitelendirmek iktisatı anlama sınırlarının biraz daha uzağına gitmekten başka bir şeye yaramaz sanırım. İktisatı anlamanın en iyi yolu, onu bir yaşam biçimi haline getirmekten geçer. Bir nevi, iktisatı sözü ve özüyle yaşamak demektir bu. İktisat, yapısı gereği birçoklarına karmaşık, zor, sıkıcı ve sevimsiz görünmekle birlikte, farklı boyutlarıyla ele alındığı vakit bir o kadar basit, çözümleyici, keyifli ve önemli bir bilimdir. Uygulanabildiği ölçüde de yaşantımızın en vazgeçilmezidir. 

İktisat, içerisinde barındırdığı politikalarla –genel olarak para ve maliye politikaları- ekonomik sorunlara çözüm üretme noktasında etkinliğini sürdürür. “Beggar Thy Neighbour Policy” olarak bilinen “Komşu Dilenci Politikası” da bu politikalardan birisidir. Bu politikanın özelliği ise, ülkenin ticaret yapmış olduğu ülkelere karşı, yani dış politikada uygulanıp etkin olmasıdır. Yani, bu politikadaki temel varsayım, birbiri ile ticari ilişkileri olan iki ülkenin varlığıdır. 

Peki, bu politikanın uygulanma amacı nedir? 

Bu politikanın uygulanma amacı, bir ekonomide beliren enflasyon, ödemeler dengesi ya da işsizlik gibi sorunların çözülmesinin sağlanması ve bu gaye ile ticari ilişkide olunan ortaklara yönelik zarar verici (ithalat kısıtlamaları, kur politikası gibi) uygulamalara girişilmesidir. 

Peki, bu politikada mekanizma nasıl işliyor? 

Bu mekanizmanın işleyişinde, yerli paranın yabancı para karşısında değerinin düşürülmesi, yani devalüasyon kilit nokta olmaktadır. Şöyle ki, genişletici bir para politikası uygulaması sonrasında meydana gelecek olan para arzı artışı neticesinde, faiz oranları düşerek ülkede bulunan kısa vadeli yabancı kaynakların (sıcak para) çıkması sağlanır. Kısa vadeli yabancı kaynakların ülkeyi terk etmesi demek, ülkedeki yabancı para arzının azalması demektir. Bunun sonucunda, arz talebi karşılayamaz ve bu durum da yabancı paraların değer kazanıp yerli paranın değer kaybetmesine neden olur. Böylelikle yabancı para karşısında değeri düşen yerli para, ihracatın daha ucuz hale gelmesine ve ithalatın pahalı olmasına neden olduğundan bir yandan ihracat artarken, diğer yandan ithalat azalır. 

Bu durumu daha somut hale getirmek için bir örnek ile anlatacak olursak: Farz edelim ki, devalüasyon öncesi 1€=2 TL olsun. Yurtiçi piyasalarda bir adet havlunun fiyatının 1 olduğunu varsaydığımızda, bu halde havlu ihraç etmek isteyen bir ülke 1€ ile 2 adet havlu alabilecektir. Devalüasyon sonrası paranın değerinin düşerek 1€=4 TL olduğu durumu göz önüne alırsak, bu durumda 1€ ile devalüasyon öncesi 2 adet havlu alabilen bir ülke, devalüasyon sonrası aynı parayı ödemesine rağmen aldığı miktar iki katına çıkacak ve böylelikle bu ülke 1€ ile 4 adet havlu alabilecektir. Böylece bu politikayı uygulayan ülkenin dışarıya daha çok mal ihraç etmesi ile ihracat oranı artar. Değeri düşen yerli para ile yurtdışı fiyatlar da yükseldiği içindir ki, ithalat daha pahalı hale gelir ve neticesinde de ithalat azalır. 

Bu durum bizlere göstermektedir ki, “Komşu Dilenci Politikası”, yapılan devalüasyon sonucu ihracat artarken ithalat azalır. Nihayetinde bu politikayı uygulayan ülkenin istihdam oranının artmasıyla birlikte gelirinde de bir artış olur. Göründüğü gibi bu politika, uygulayan ülke açısında olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Fakat tablonun bir de diğer yüzü bulunmaktadır. Yani olaya bir de karşı (politika uygulanan) ülke açısından bakmak gerekir. Devalüasyon sonucu parasının değeri artmış olan diğer ülkenin devalüasyon yapan ülkedeki fiyatların düşmesi sonucunda dış alımı, yani ithalatı artar. Bu durumda ithalatı artan ülke, daha öncesinde kendisinin üretmiş olduğu malları diğer ülkeden daha ucuza aldığı içindir ki, kendisi üretmekten vazgeçer. Bu yüzdendir ki, bu malların üretiminde kullanmış olduğu işgücüne artık ihtiyaç duymayacak ve böyle bir ihtiyaç ortadan kalktığı için bu işgücünü işten çıkarmaya başlayacaktır. Diğer bir sonuç ise, ithalatı artıp ihracatı azalan ülkenin dış ticaret açığı vererek dış ticaret hadlerinin de bu durumdan olumsuz etkilenmesidir. Durum çok açık ve net bir şekilde göstermektedir ki, Komşu Dilenci Politikasını uygulayan ülke diğer ülkeye işsizlik ihraç etmiş olup bu politikanın zarar verici yanını ortaya çıkarmaktadır. 

Göründüğü gibi, iktisat her yönüyle yaşamın her noktasında yer alıp bu hayatın yönünü tayin etmektedir. Bu yüzdendir ki, iktisatı her yönüyle benimseyip yaşamak gerekir.