Adanahabermerkezi.com - Murat BERHUN
"Kurultay biteli iki gün oldu ancak sosyal medya CHP’li kimliğiyle tanıdığım onlarca insan açıkça kendi partisini linç etmeye devam ediyor.
İşin özeti aslında şu: CHP’de hakim olan siyaset anlayışı tıpkı AK Parti ve MHP’de olduğu gibi kişilere endeksli siyasetin hakim olduğu bir anlayışa doğru evriliyor.
Sosyal demokrat anlayışı benimseyen (daha doğrusu kendini öyle tanımlayan) CHP’lilerden bazılarının seçilen Genel Başkanı beğenmediği için partiden istifa edip, kendini tanımladığı sosyal demokrat anlayışın tam zıddı bir anlayışa sahip olan İYİ Parti saflarına geçtiğine tanık oluyoruz.
CHP’nin kuruluş felsefesini simgeleyen altı ok değerleri için mücadeleyi bırakıp bu felsefenin aksine yönelmeyi ‘sosyal demokratlık’ ve ‘dava mücadelesi’ olarak tanımlamak da mümkün değil.
Bu davranış tipi bir çıkar mücadelesinin ürünüdür. Kimisi için siyasi, kimisi için maddi, kimisi için manevi bir çıkar…
Genel Başkan dün Deniz Baykal’dı, bugün Kemal Kılıçdaroğlu olur, yarın Muharrem İnce, sonrasında bir başkası…
Bu satırları okuyan CHP’lilerin dediklerini duyar gibiyim: Tüzük değiştirilip delege sistemi kaldırılsa, üyeler ilçe başkanını, il başkanını ve genel başkanı seçse bu sorunların hiçbiri yaşanmaz. Parti tabanının iradesi hakim olur.
Keşke dediğiniz o kadar kolay olsa, ama değil kardeşim.
Parti tüzüğünü değiştirmeniz bu konuda bir anlam ifade etmiyor, Siyasi Partiler Kanunu’nun da değiştirilmesi gerekiyor. Kılıçdaroğlu da Adana kongresinde milletvekillerini bu yasa değişikliği teklifini hazırlayın TBMM’ye sunun diye talimat verdi.
Adı üstünde yasa değişikliği. Mecliste yasa değiştirecek çoğunluğunuz olmadan bu değişikliği yapmanız mümkün değil.Üstelik şu anki mevcut sistem iktidar partisinin işine yarıyor. İktidar partisinin yöneticileri ve mensupları ellerini ovuşturarak biat kültürü olmayan CHP’de partililerin birbirini linç etmesini izliyor.
Gerçekleri görmek gerekiyor.
İşin özü, sosyal demokrat mücadele kişilere endeksli olmamalı. Bu mücadelenin özünde toplum yararı birinci önceliktir. Halkın mutluluğu, refahı, huzuru, barış ortamı için yürütülen bu mücadeleyi bırakıp yakın zamana kadar düşman olarak algılanan bir anlayışa sığınmak ise sosyal demokrasi davasına açıkça ihanettir.
CHP açısından bu istifalar aslında olumlu bir gelişme, çünkü parti kendi içinde barındırdığı kişisel menfaatçilerden de arınıyor bu vesileyle…
Diğer partilerden çok farklı bir yapıya sahip CHP’de biat kültürü olmadığı konusunda herkes hemfikirdir. Hangi CHP’liye sorarsanız sorun aynı yanıtı verecektir. CHP’deki çok sesliliğin sebebi de budur. Demokrasinin de gereği elbette budur. Ancak bu çok sesliliğin yıllardır verilen iktidar mücadelesi altında birleşip tek ses haline gelmesi gerek ancak yıllardır buna da tanık olamıyoruz.
Kılıçdaroğlu bugüne dek resmen bir seçim kazanamamıştır ancak Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye kazandırdıkları da CHP için inkar edilemeyecek kadar değerlidir.
Bugün Kılıçdaroğlu’nu ağır bir şekilde eleştirenler, hatta hakaret eden CHP’liler, Deniz Baykal dönemini çok çabuk unuttular. Parti örgütlerinin nasıl bir kısırdöngüye mahkum edildiğini hatırlamakta yarar var.
16 Nisan referandumunda sağlanan birlik, beraberlikte elde edilen sonuçta şüphesiz Kılıçdaroğlu’nun büyük bir emeği var. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde açıklanan seçim bildirgelerinin Cumhuriyet tarihinin en iyi seçim bildirgeleri olduğunu da unutmamak gerek. Hani hem iktidarı hem de MHP’yi telaşlandıran seçim bildirgeleri…
Hani seçmene beyaz ‘Toros’larla, terörle aba altından sopa gösterilen seçimler…
Evet, Kılıçdaroğlu’nun eleştirilecek birçok yanı olabilir, MYK’sında yer alan bazı kişiler yanlış olabilir, danışmanları yanlış yönlendiriyor olabilir…
Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkelerini benimseyen tüm CHP’lilerin kurultayın bittiğinin farkına varması ve birbirleriyle mücadeleyi bırakıp bir an önce alanlara inerek iktidar mücadelesine omuz vermesi gerek. Aksi halde 2019’dan sonra CHP diye bir parti de kalmayabilir.
Şaka filan değil. İki yıla yakındır ülkeyi OHAL ile yöneten iktidar, 2019’da yeniden başa gelirse partililerin birbirini linç edeceği bir partileri de kalmaz.
Demedi demeyin.
Onun için CHP’liler yerelde ve genelde gerçekten de iktidar olmak istiyorsa iki dakika derin nefes alıp, bu gerçekliklerin farkına varmalı ve seçilen Genel Başkan, il başkanları, ilçe başkanlarını, belediye başkanları, milletvekilleri ve belediye meclis üyelerini beğenselerde beğenmeselerde  sosyal demokrat felsefenin gereği olarak, daha da önemlisi ülkenin geleceği için ellerini taşın altına koymak için bir an önce harekete geçerler.
Bir not: Mücadeleyi bırakıp gitmekle bir şeyi değiştirmek mümkün değil. CHP’de bir şeylerin değişmesi partililerin mücadelesiyle mümkün. Tıpkı Ecevit gibi farkındalık yaratarak partide yaşanan sorunları çözmek, iyi bir rüzgar yakalamak mümkün"