Haluk Vural genç bir iş adamı olarak yıllardır değişik sektörlerde ticari faaliyetler yürüten başarılı bir işletmeci olarak kamuoyu tarafından tanınıyor. Son olarak Koza TV ile medya sektörüne de giren Vural, Televizyonu devir aldıktan sonra Adana'da bütün reklam panolarına girdiği KOZA TV sloganlarıyla uzun süre Adanalıların ilgi odağı olmuştu. "20 YILDIR SUSTURULAN ADANA KONUŞACAK ve GELİŞECEK" sloganıyla birlikte aslında bütün Adanalıların yıllardır içinde bastırmak zorunda kaldığı ya da seslerini bir türlü duyuramadıkları konular içinde büyük bir umut haline gelmişti. "TARAFIZ, HALK'TAN TARAFIZ" sloganıyla da bu yayın anlayışını perçinleyerek Adana'nın yerel ve ulusal bazlı bir çok sorununu ekranlarına taşımaya başladılar. KOZA TV bu haberleri ekranlarına taşırken hiç bir şekilde özel haber ve yorumlarını ekrana getirmeden bütünüyle sorunlarla ilgili o bölgede ki vatandaşların görüşlerini ve şikayetlerini ekranlarına getirerek aynı zaman da Yerel yönetim ve merkezi yönetim yetkililerine şikayetlerin ve sorunların aktarımını sağladılar. Bir anlamda kamu görevi ifa eden KOZA TV bu yayın anlayışıyla kısa sürede halkın en çok izlediği ve takip ettiği yayın organı haline gelirken, Adana'da bazı yerel yöneticilerin de hedefi olmaktan kurtulamadılar. Biz de sorumlu gazetecilik adına Haluk Vural'a ricada bulunduk ve KOZA TV'nin Haluk Vural yönetimine geçtikten sonra ki misyonunu, yayın anlayışını ve son günlerde KOZA TV'ye yapılan kasıtlı yıpratma girişimlerini paylaşmasını istedik.


Öncelikle KOZA TV ekranlarına bile çıkmaktan imtina eden Haluk Vural olarak bu röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. İlk olarak KOZA TV'yi satın alma fikri ve sonrasında yayın politikasını belirlerken şekillendirdiğiniz misyon hakkında bizlere biraz bilgi verebilir misiniz ?


KOZA TV'Yİ HALK İÇİN SATIN ALDIK

Asıl ben size teşekkür ederim bana bu olanağı sağladığınız için. Ercan Bey benim yıllardır Adana iş dünyasında ve ticaret sahnesinde duruşumu yakından bilen kişilerdensiniz. Gerek özel hayatımda, gerekse ticari hayatımda her zaman "haksızlık yapmayan ve haksızlığı da uğramayan" taraf olmayı kendime esas olarak aldım. İlişkilerimi ve diyaloglarımı her zaman adaletli olmak üzerine bina etmeye gayret ettim. Çoğu zaman haklı olduğum konularda bile ilerleyen zamanlarda benimle ilgili olumsuz bir hava oluşmaması adına fedakarlık yaparak o konuyu kapatmışımdır. Çocukluğumdan beridir gerek siyaset gerekse ticaret ortamlarının içindeyim. Adana'nın son 30 yılına dair birçok yerel sorununa ve konularına birebirde şahitlik etmişliğim ve içinde olmuşluğum vardır. Bunca yıldır kendi içimde hep bu sorunların ve konuların mağdur olan tarafının halk olduğunu gördüm. Hakkı gasp edilen, haksızlığa uğrayan bu necip insanların gerek siyasiler gerekse Adana'nın kural tanımaz bazı iş adamları yüzünden hep kaybettiklerini, horlandıklarını ve ötelendiklerini görerek, yaşayarak bugünlere geldim. KOZA TV olayı işte bu yaşanmışlıklar ve tecrübeler birikiminden ortaya çıktı. Biz arkadaşlarımızla oturduk ve Adana'da hiç bir siyasi görüşün ve sermaye gücünün etkisi altında kalmadan sadece halkın sesi olabilecek bir medya organı olması gerektiği konusunda hemfikir olduk. Ve KOZA TV'yi bu noktada satın aldık. İlk zamanlarımızda KOZA TV'nin manifestosu olarak bir bildiri yayınladık. Bu bildiriyi de periyodik zaman dilimlerinde erkanlarımızdan yayınlamaya devam ediyoruz. Ben tabi burada bildiri metninin tamamını değil ama sonunda ki bir cümleyi size aktarmak istiyorum. "Adana artık susmayacak, susturulmayacak, bu şehir konuşacak ve kendi Koza'sında yeniden açacak..." KOZA TV'nin misyonu işte bu cümledir. Adana sadece siyasilerin ve makam sahiplerinin konuştuğu bir kent olmamalıydı. Bu kentin asıl sahibi olan halkın konuştuğu bir kent olmalıydı ve biz bunun için taşın altına gövdemizi koyarak KOZA TV'yi halkın emrine sunduk.   Bir olay karşısında gösterdiğiniz cesaret o olaydaki doğruluk ve haklılık oranınızla eşdeğerdedir. Biz cesaretimizi doğruluktan ve haklı olmaktan alırız.. Bu doğruluk ve haklılık gücünü ise halkımızdan alırız. Ama bizler bu kentte hiçbir gücün güdrümüne girmeyecek olan insanlarız. Bunu zamanla herkesi satın alabileceğini düşünenler anlayacaktır. 



Peki, KOZA TV bu misyon dahilinde sizinle birlikte bugüne kadar hangi sorunları gündeme getirdi? Kentin kronikleşen veya halkın şikayetçi olduğu hatta muzdarip olduğu ne gibi konuları gündeminize aldınız?


HER BELEDİYEYİ ELEŞTİREN HABERLERİMİZ OLDU

Hani az önce ne demiştik, hiç bir siyasi görüşün ve sermaye gücünün tarafında olmadan yayıncılık yapma kararımızdan ve misyonumuzdan bahsetmiştim. Bu anlamda özellikle Büyükşehir Belediyesi ve merkez dört belediyemizin sorumluluk alanlarında olan her bölgede halkın şikayetlerini ekranlarımıza taşıdık. Örneğin; Yurt mahallesinde bulunan Cumhuriyet Parkına kafeterya yapılacaktı. Bu park Büyükşehir belediyesine aitti. Buraya gittik ve mikrofonu vatandaşa uzattık. Haklı gerekçelerini bölge halkı mikrofonlarımıza aktardı ve bizde bunu ekranlarımızdan duyurduk. Sonra Büyükşehir zabıtası geldi, halk direndi ve zabıta olay mahallini terk etti. Daha sonra Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Şahin geldi ve park içinde halkla görüştü. Halkın haklı tepkisini gören Büyükşehir Belediye başkanı Sözlü bana göre örnek bir davranış sergileyerek  “Vatandaşın istemediği bir şeyi zorla yapamayız. Madem siz istemiyorsunuz, buraya sizin istemediğiniz bir şey yapılmayacak. Park yine eski haliyle sizlerin hizmetinde olacak” dedi ve kafeterya yapımı iptal edildi. Daha Sonra Yüreğir Belediyesinin yetki alanı içinde ki Doğankent Beldemizde bir sorun vardı oraya gittik. Daha sonra Yüreğir'in birçok mahallesine de gittik. Yüreğir Belediyesinin seçimlerden sonra hiç bir hizmet yapmadığını ve sadece merkezi hükümetin hizmetlerinin bölgelere geldiğine yönelik Yüreğirlilerin haklı tepkisini ekranlarımıza taşıdık. Parkların bakımsızlığını ve buraların uyuşturucu kullanan kişilerce işgal edildiğinden tutun, pazar yerlerinin olmamasına varana kadar birçok sorunu ekranlarımıza taşıdık. Yine Seyhan bölgesinde Sucuzade Mahallesinde Balıkçılar Pazarı civarında bir kent meydanı projesi var. Burada Seyhan Belediyesinin kamulaştırmada uyguladığı ve halkın büyük tepkisini alan uygulama girişimleri olmuştu. KOZA TV mikrofonları orada da halkın sesine tercüman oldu ve Seyhan Belediyesinin haksız kamulaştırma girişimlerini ekranlarına taşıdı. Ve son olarak Çukurova Belediyesi ile ilgili haberlerimiz var.


Burada sözünüzü kesmek istiyorum. Bu haberlerinizden dolayı gerek Büyükşehir gerek Yüreğir ve gerekse Seyhan Belediyelerinden bir baskı, dayatma veya bu haberlerin yüzünden herhangi bir etkileşimle karşı karşıya kaldınız mı ?


Kesinlikle hiç bir şekilde kast ettiğiniz anlamda en küçük bir etkileşim dahi yaşamadık. Mesela az önce bahsettiğim. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Sözlü bizim haberimizin ardından halkın tepkisine uygun bir şekilde yapacağı kafeterya inşaatını iptal etti.

Bu arada Büyükşehir Belediyesinin reklam filmleri KOZA TV ekranlarında yayınlanıyor. Yani bir anlamda Büyükşehir ile ticari anlaşmanızda var. Ve buna rağmen Büyükşehir icraatını eleştiren yayınları yayınladınız ve karşılığında gerçekten hiç bir etkileşim yaşamadınız, öyle mi?

TİCARİ ANLAŞMA BİTİRİLİR AMA HALKIN İSTEĞİ GERİ ÇEVRİLMEZ

Kesinlikle yaşamadık ve hatta yayınımızın haklılığını ortaya koyan ve yapıcı bir tutumla yayınımıza yaklaşan bir karşılık gördük. Ayrıca şunu da belirtmekte fayda var. Bir ticari anlaşma veya sözleşme yaptığımız kurum ve kuruluşlarla onların hizmetini ve icraatlarını kamuoyuna duyurma hizmeti veriyoruz. Bu halkın haklı talepleri olduğunda sırf ticari anlaşmamız var diye olayı görmemeyi gerektirmez. Başında da belirttiğimiz misyonumuza ve yayın anlayışımızda ki halkın tarafında olma ilkesine de ters bir durum olur. Çok gerekirse o ticari anlaşma feshedilir ama halkın yanında olma misyonundan asla vazgeçilemez.

Evet şimdi gelelim o zaman Çukurova Belediyesi ile ilgili haberlerinize ve bu haberlerden sonra ki yaşanan sürece. Siz Çukurova Belediyesi ile ilgili haberleri yaparken diğer belediyelerle ilgili yaptığınız haberlerden farklı bir yöntem mi izlediniz ki bu olaylar yaşandı ?

HAK SAHİPLERİ İÇİNDEYKEN YOĞUNLUK VERİLMELİDİR

Biz Çukurova Belediyesinin mevcut yönetiminden önce projelendirilmiş olan Belediye Evleri kentsel dönüşüm projesi ile ilgili vatandaştan gelen şikayetleri ve talepleri haber merkezinde ki arkadaşlarla masaya yatırdık. Gördük ki orada garibanın pırlanta gibi arsası üzerinde birileri inisiyatif kullanma gayreti içinde. Olayın üzerine gittik ve bölge halkıyla bu anlamda iletişim haline geçtik. Halka mikrofon uzattık ve gördük ki halk bu konudan dolayı çok muzdarip olmuş. Kat karşılığında kat verme usulüyle projede halkın menfaati değil, belediyenin menfaati ön plana alınmış. Bakın Ercan Bey ben yaklaşık 20 yıldır emlak sektöründeyim. Dünyanın hiç bir yerinde böylesine hak ihlali oluşturabilecek şartlarda bir projeye hak sahibi razı olmaz. Siz bir bölgede kentsel dönüşüm yapacaksanız o bölgeye Belediyenin gücüyle kamulaştırma yoluyla veya herhangi bir anlaşma yoluyla hak sahibiyle muhatap olmazsınız. Hak sahibi daha oradayken yaparsın imar planını yoğunluk artırımını hak sahibi mülkiyet sahibiyken gerçekleştirirsin ve belediyenin imkanlarıyla da iş adamlarını ve inşaat sektöründe hizmet veren müteahhitleri o bölgeye çekersin. İşte o zaman kentsel yenileme kendiliğinden gerçekleşir ve halk bu noktada daha çok kazanır. Çünkü adil olan da budur. O bölgede oluşacak rantın mülkiyet sahiplerine verilmesi esastır. Sosyal devlet anlayışı, sosyal belediyecilik anlayışı, çoğulcu ve demokratik görüş bunu gerektirir. Buradan bir soru soralım Adana kamuoyunun takdirine bırakalım. Siz hiç garibanın arsasının yoğunluğunun artırıldığına şahit oldunuz mu? Nerede bir yoğunluk artırımı, nerede bir rant değeri yükseltecek imar uygulaması var hep zenginlerindir.


GEÇMİŞ YÖNETİMLERDE BÖYLE YAPTILAR

Bakın Yüreğir Sinanpaşa Mahallesinde başlayan kentsel dönüşüm işte az önce bahsettiğim olay yüzünden tam 9 yıldır bekliyor. Hem de Adana'nın orta yerinde adeta 3. Dünya görüntülerini sergilercesine. Biliyorsunuz Kurtlar Vadisi-Filistin filmi doğal dekor olarak bu bölgelerde çekildi. Yine Ziyapaşa Kentsel Dönüşüm Projesi eski yöneticilerin rant kaygıları yüzünden aynı şekilde sürüncemede bekliyor. Bunlar hep Adana'da hizmet etmekten çok kendi kişisel çıkarlarını düşünen yöneticiler tarafından kaderine terk edilmiş projeler. Oysa belediyeler kentsel dönüşümü belediye kazansın diye değil, halkın daha rahat koşullarda yaşaması adına yapmakla mükelleftir. Mesela Seyhan Namık Kemal Mahallesinde yapılan kentsel yenileme projesi gibi. Orada kamulaştırma yapılmadan imar değişimi yapıldı ve 2.4. yoğunluk verildi. Hal böyle olunca kentsel yenileme kendiliğinden o bölgede yürüdü gitti.Tabi biz halkın sesine kulak verip kendilerini ekranlarda ifade etmelerini sağlayınca Çukurova Belediyesi yönetimi bundan rahatsız olmuş olacak ki bizimle etkileşim haline girdiler.


ÇUKUROVA BELEDİYESİ’NDEN AÇIKLAMA


Çukurova Belediyesi’nden “Kamuoyuna, Sayın basın mensupları” başlığı ile yapılan yazılı açıklama şöyle:


"Adana’dan yayın yapan yerel Koza TV tarafından 29 Temmuz 2015 Çarşamba günü basın kuruluşlarına servis edilen haber metnindeki “sansürcü Başkan” iddiası kesinlikle doğru değildir ve son derece haksızdır. Şöyle ki:

Halkımızın da yakından takip ettiği gibi Koza TV, taraflı yani objektiflikten uzak ve adeta saplantıya dönüşen, aslında basın ahlâk ve ilkelerine de aykırı olan yayınlar yapmaktadır. Belediye Başkanımız Sayın Soner Çetin hakkında  “ölçüsüz”  ve “ayarsız” yayınlar gerçekleştirmektedir. Basın ahlâk ve ilkelerine aykırı olmasına, objektif gazetecilik anlayışından uzak, saplantılı ve de üstelik hakarete varan bu yayınlara rağmen Koza TV hakkında bugüne kadar yargıya başvurulmamıştır.

Basın organı olmak, hiç kimse ve hiçbir kuruluşa hakaret etme hakkı vermez. Hakaret başlı başına suç olduğu gibi basın etiğine de aykırıdır. Günün 16 saatini Soner Çetin’i itham etmek, sözde eleştirerek küçük düşürmeye çalışmak kabul edilebilir bir gazetecilik anlayışı değildir.

Koza TV’nin sahipleri, televizyonculuk faaliyetinin dışında emlak işleri ve düğün salonu işletmeciliği de yapmaktadırlar. Bu ticari faaliyetler Koza TV sahiplerinin asli işleridir. Ancak bu ticari faaliyetleri yürüten Koza TV sahiplerinin, diğer tüm vatandaşlarımız gibi yasalara uyma mecburiyeti vardır. Bir televizyon kanalı sahibi olmak, o kişiye yasaları tanımama ya da kurallara uymama hakkı vermez. O nedenle Çukurova Belediyesi ekipleri, Başbakanlık Bilgi İletişim Merkezi (BİMER) ile bizzat Çukurova Belediyesi’ne Koza TV ve yan kuruluşlarıyla ilgili olarak yapılan şikâyetler  üzerine harekete geçmiştir. Belediyemiz, yapılan diğer şikayetlerde olduğu gibi bu iddiaların üzerine de titizlikle gitmiş, örneğin Koza TV’nin, bulunduğu apartmanın ortak alanını işgal ettiği, ‘hormonlu bina’ yapıldığı iddiası dikkatle incelenmiştir. Yapılan bu denetimlerin Koza TV’nin sözünü ettiğimiz yayınlarıyla hiçbir ilgisi yoktur ve olamaz da.


CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da altını çizdiği gibi, temiz ve dürüst siyaset yapanlara yönelik saldırılar bu ülkenin acı gerçeğidir. Ancak şu kesinlikle bilinmelidir ki bir televizyon kanalı da yasalara uymak zorundadır ve o kanalı şantaj aracı olarak kullanamaz. Başkanımız Sayın Soner Çetin’in kişilik haklarına yapılan saldırgan yayınlar karşısında kesinlikle sessiz kalınmayacaktır. Nasıl ki bir TV kanalının sahibi, “Ben gazeteciyim, o halde silah kaçakçılığı da yaparım” diyemez ise Koza TV de hem gazetecilik hem de ticari faaliyetlerinde yasalara harfiyen uymak zorundadır ve asla şantaja dönük yayınlar yapamaz.


Sayın basın mensupları,


Günün 16 saati Soner Çetin aleyhine yayın yaparak yasaları ihlal eden, gazetecilik ahlak ve etiğiyle yakından uzaktan ilgisi olmayan, arkasında hangi güçlerin bulunduğu ve kimlerin taşeronluğunu yaptıkları tarafımızca bilinen bu ‘saplantılı yayınlar’ ve o yayınları gerçekleştiren kişilere yönelik yasal yollara başvurulacaktır. Günü geldiğinde ayrıca bu yayınların asıl gerekçeleri ayrıntısıyla kamuoyumuzla paylaşılacaktır.  Saygılarımızla…”


Bakınız teşbihte hata olmaz. Koca Ragıp Paşa'nın bir sözü aklıma geldi. "Merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler" şu açıklamayı dikkatli bir şekilde okuduğumuzda aslında olay o kadar bariz bir şekilde kendisini ortaya koyuyor ki. KOZA TV'nin hakaret, iftira ve şantaj yaptığını iddia ediyor ama ardından bizleri mahkemeye bile veremiyor. Öncesinde bize bir iş adamıyla reklam teklifi geliyor kabul etmiyoruz hemen akabinde bir gün sonra Zabıta baskınıyla kendisini görevini yapan sorumlu bir belediye imajına sokmaya çalışıyor. Madem Çukurova Belediyesine hakaret, şantaj ve tehdit dolu yayınlar yapıyorduk neden geldiniz bize reklam vermek istediniz? Biz bu talebi reddetmeseydik ve reklamı kapıp sizinle ilgili yayınlara son verseydik o zaman da o zabıta gelir miydi kapımıza? Sonra bakınız Ercan Bey, Çukurova Belediyesi ilgili bütün haberlerde KOZA TV olarak bütünüyle halkın taleplerini, şikayetlerini ve tepkilerini halka mikrofon uzatarak yayınlamışız. Yani burada eğer muhterem başkanın dediği gibi bir iftira, şantaj ve hakaret varsa bunu halk mı yapıyor o zaman ?


Sizce bu baskın kasıtlı ve sindirmeye susturmaya yönelik bir hamle o zaman. Peki sizin şahsınız olsun KOZA TV'nin yayın anlayışında ki duruş olsun bu kadar net bir şekilde taviz vermez bir görüntüdeyken bu hamleler neden yapılıyor ?


GÜÇLÜNÜN YANINDA OLMAK DÜNYANIN EN KOLAY İŞİDİR


Bakın Ercan Bey, biz ticari varlığımızı ve itibarımızı 3-5 makam sahibi için kazanmadık. Hayatım boyunca ezilenden yana oldum. Ben babamdan ve ailemden böyle gördüm böyle bildim ve bundan sonra da böyle yaşama gayretindeyim. Ne siyasi, ne etnik, ne dini, ne de mezhebi ayrıcalık yapmam ve medya organıma da yaptırtmam. Bizim tarafımız sadece mazlum ve ezilen halkın tarafıdır. Güçlünün yanında olmak dünyanın en kolay işidir. Yalakalık ve yanaşmalıkta kolaydır. Ama her adam yalaka ve yanaşma olmaz. Herkesi "Yalaka ve yandaş olabilir" mantığı ile değerlendirmek özellikle bir siyasetçi için intihar etmekle eş değerde bir hatadır. Sanırım bunu KOZA TV özelinde bazıları hala anlamamış olacak ki haberlerimize yalaka ve yandaş olabilme ihtimaline göre yaklaşım gösterdiler. Hiç sorun değil, biz bunun böyle olmadığını herkese öğretecek cesarete ve inanca sahibiz Allah'a şükürler olsun.


HALKIN SESİYİZ


KOZA TV bütün haberlerinde yapıcı ve çözüm odaklı haber anlayışını sergiler. Halkın talep ve isteklerinin olumsuz bir eleştiri olarak algılanması ise iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. Bunu halk iyi değerlendirmiyor öncelikle. Eleştirisel haberlerinize muhataplarının genelde yaklaşım tarzı şudur. Önce yalakalıkla yaklaşırlar sonra para teklif ederler, olmadı güç odaklarının kolluk kuvvetlerini ve yaptırımlarını devreye sokarlar olmadı iftira, çamur ve elvan çeşit entrika, yalan dolan ve yıpratma kampanyalarıyla yalnızlaştırma girişimlerine baş vururlar. Oysa ki bu yola başvuranlar o kısıtlı beyinleriyle şunu düşünemezler. KOZA TV'nin yanında halk var. Hani o makam sahiplerini kutsal oylarıyla seçip o koltuklara oturtan halk var ya ? İşte o halk KOZA TV'nin yanında hatta haberlerimizi bile yapan halkın bizzat kendisidir. Bizimle onların arasında ki fark, onlar halkın emanetini korumuyor bizde "neden korumuyorsun" diyen halkın sesi oluyoruz.


Çukurova Belediyesi ile ilgili haberlerinize dikkat ettim. Bütünüyle yapılan icraatlar ya da yapılması düşünülen icraatlar ile ilgili haberler bunlar. Ama açıklamada Soner Çetin'in şahsına dair hakaret etiğiniz, iftira attığınız gibi birçok itham var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?


İSPAT ETSİNLER KOZA TV'NİN ANAHTARINI VERECEĞİM


Çok net olayım. Kim hangi ihaleyi almış, ne satmış, ne vermiş kişisel veya kurumsal anlamda bizi ilgilendirmez. Bu konularda devletin ilgili kurumları vardır ve usulsüzlük varsa bulup ortaya çıkarmakla mükellef olan devlettir. Ama söz konusu halkın menfaatleri olursa, KOZA TV'ye bu anlamda bir haber ihbarı bir şikayet gelirse o zaman işte şartlar, koşullar ve siyasi ayrıcalıklar gözetmeksizin o konunun üzerine gideriz ve asla da geri adım atmayız. Bende ki tek kıstas muhatabımın samimiyettir. Buna inandığım an bütün kapılarımı açarım, yeter ki adamlığına ve samimiyetine inanayım. Az önce ki bahsettiğiniz açıklama da bizimle ilgili tek bir menfaat talebi, para talebi veya herhangi bir rant isteğimiz olduysa buyursunlar açıklasınlar. Benim kendilerinden böylesine bir talepte bulunmayı bırakın bir bardak çay, bir suyu ya da bir yemeğin geçtiğini, tek bir ihale, avanta istediğimi ispat etsinler ben buradan sizin aracılığınızla bunu ilan ediyorum. KOZA TV'nin anahtarını bu arkadaşlara vereceğim. Diyelim ki biz hakaret ettik, şantaj yaptık, tehdit ettik, peki o zaman neden hukuki anlamda bizi mahkemeye vermiyorlar? Bakınız Ercan Bey, KOZA TV'nin bize geçtiği süreden itibaren kapımıza gelen tek bir mahkeme tebligatı bile yoktur. Şunun bir kere çok iyi anlaşılması gerekiyor. Biz halkın önüne mikrofon uzatıyoruz ve halkın konuştuklarını haber yapıyoruz. Yani bu açıklama bütünüyle halkın sesini kesmek üzerine kurgulanmış ve manipülasyon niyetiyle servis edilmiş talihsiz bir açıklamadır.


Peki bundan sonra KOZA TV nasıl bir tutum sergileyecek. Bu baskılara bir cevap verecek mi yoksa rutin yayın anlayışına devam mı edecek? Yani sizin bu anlamda ki görüşünüz nedir ?


HAKLI DAVADA MÜCADELE ETMEKTEN ASLA GERİ ADIM ATMAM


KOZA TV bizimle çıktığı yoldan asla taviz vermeyecektir. Kişisel bir husumet gütmek bizim bu kente dair sorumluluğumuza yakışmaz. Herkes kendi görevini yapsın yeter ki bizim için. Halkın menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda biz yayın anlayışımıza aynen devam edeceğiz. Yapılan güzel işleri de ekranlarımıza getireceğiz yanlışlıkları da. Ama bizler bu kentte hiç bir gücün güdümüne girmeyecek olan insanlarız. Bunu zamanla herkesi satın alabileceğini düşünenler anlayacaktır. Bakın Ercan bey " Bir olay karşısında gösterdiğiniz cesaret, o olayda ki doğruluk ve haklılık oranınızla eş değerdedir" Biz cesaretimizi doğruluktan ve haklı olmaktan alırız. Bu doğruluk ve haklılık gücünü ise halkımızdan alırız. Makamlar her zaman gelip geçicidir. Bugün o koltukların tatlı sefasını sürdüklerini iddia edenlerin sonrasında nasıl durumlara geldiğine dair birçok ibretlik örnek sayabilirim size. Haluk Vural olarak hiç kimseye bugüne kadar makamından dolayı yalakalık yapmadım yapmamda. Makul ve mantıklı çerçeveler içerisinde inandığım bir konuda herkesle mücadele etmekten asla çekinmem. Bu yüzden KOZA TV halkın yanında olmaya devam edecek. Bu bir misyondur ve biz bu misyonu babamızdan, atamızdan ve ailemizden aldık. Ezilen haksızlığa uğrayan ve hakkı gasp edilen herkese KOZA TV kapıları sonuna kadar açıktır. Kim olursa olsun haksızlık edenin karşısında durmaya devam edeceğiz. Ama bu demek değildir ki kişisel bir husumet güderek bunu yapacağız. Ya da kavgayla gürültüyle. Hayır, bizler medeni cesareti ilkeli yayıncılıkla özdeşletirmiş bir yayın kuruluşuyuz. Bu anlamda KOZA TV halkın talepleri ve istekleri doğrultusunda adaletli bir yayıncılıkla Adana'ya hizmete devam edecektir.


Haluk Bey bu güzel söyleşi için bizi kırmadığınız için çok teşekkür ederim

Asıl ben size teşekkür ederim. Özellikle Adana medyasına yeni bir soluk getiren Gazette ve Fatma İnci GÜL hanımefendiyi takdirle izliyorum. Bizim yaşadığımız birçok sorunu eminim Gazette'de ve birçok medya kuruluşu da yaşıyor. Ama çok istikrarlı ve kaliteli bir yayın anlayışıyla Adana'nın parlayan medya yıldızı oldunuz. Ben sizin aracılığınızla ayrıca KOZA TV'ye yapılan Zabıta olayıyla alakalı bizlere desteğini esirgemeyen başta ÇGC Yönetimi olmak üzere tüm yazılı, görsel ve İnternet medyasına da ayrıca teşekkür etmek isterim.