Tarihin ibret verici sayfalarından birisi İstanbul’un fethi öncesi döneme aittir.

İkisi de Hıristiyan, ama farklı mezhepler, Katoliklerle Ortodoksların husumetinin; Bizanslı papazların Ayasofya’da Kardinal külahı görmektense Müslüman sarığını yeğlemelerinin yenilgiyi hızlandırdığı tarih kitaplarından anımsanacaktır.

Fatih’in kuşatmasında, Bizans son günlerini yaşarken, Ortodoks din adamlarının, bir yandan da meleklerin cinsiyetini tartıştıkları da rivayetten değil mi?

30 Mart sonrasında AKP, daha doğrusu Tayyip bey, yine gündemi tayin ediyor.

Kamuoyu, bir yandan ilk turu 10 Ağustos’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde RTE mi Gül mü aday tartışması ile meşgul edilir –böylece halkın bilinçaltına “muhalefetin adayının hiç şansı yok” diye yerleştirilirken;

Aynı zamanda 2015 seçimlerinde “Anayasa Değiştirecek çoğunluk” için sistem çalışması yapılmakta!..

Kamuoyunda gündem maddeleri bunlar derken, dün de RTE, 1915 olayları ile ilgili, Tarihi gerçekler üzerine kurulu Milli Tavrımıza aykırı, Devlet ve Millet hafızamıza ters bir çıkış yaptı.

Hayatın hemen her alanında yarışan taraflardan hangisi psikolojik üstünlüğü ele alırsa, yarışta da avantajlı olacağı gerçeğinin farkındaki AKP, CB seçimine giderken futbol deyimiyle- karşısındakileri “taca” atıyor.

Perşembenin geleceği Çarşambadan belli iken bu duruma itiraz etmesi gereken muhalefetin tavrı, kuşatma altındaki Bizans’ta papazların meleklerin cinsiyeti ile uğraşmasını andırıyor.

Oysa en azından kâğıt üzerinde durum, eğer bir ortak nokta bulurlarsa, CHP’nin 12 MHP’nin 8 milyona yaklaşan oylarının ortak bir adayda birleşmelerinin, 19 milyona inen AKP oylarına, bu kez üstünlük sağlayacağına işaret etmektedir.

Bu durum CHP ve MHP’ye, en üstten en alta, Atatürk’ün “Söz konusu Vatansa, gerisi teferruattır” vecizesi doğrultusunda, o özde bir yaklaşımla hareketi emretmektedir.

Zira çıplak gerçek; Tek tek çıkılacak bir yarış, sonunda tek bir CB seçileceğinden, her iki muhalefet partisi için “kayıp” gösteriyor.

Yani bir yandan “iki çıplak bir hamama yakışır” vaziyeti;

Ama aynı zamanda şartların emrettiği üzre akıllı ve akılcı davranış ile de “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” demek de pek ala mümkün!

Şartlar öyle getirdi ki, iki muhalefet partisi için, Ağustos’tan önce hem de bir değil iki değil üç prova imkanı da var; Hem de “kostümlü Prova” denilen türden.

O da mı ne? Şu:

YSK, Yalova seçimlerini iptal etti;

Iğdır ve Hatay için de aynı sonuç çıkabilir. (YSK bu 2 İl’de oyların, “oy vermemesi gerekenler” itibarıyla yeniden değerlendirilmesine hükmetti.)

Yani, Hatay ve Iğdır’da da seçimler yenilenecek olursa, Muhalefet, CB seçimi öncesinde “İşbirliği” konusunda, 1 Haziran’da 3 İl’de sınava girecektir.

Esasen AKP, 30 Mart’ta, Yalova ve Hatay illerinde muhalefet seçmenlerinin bir “Zımni” (Örtülü) işbirliği sonucu geride kalmış; Iğdır da ise, işbirliği istenilen ölçüde gerçekleşmediğinden 30 Mart’ta MHP, BDP karşısında az bir farkla kaybetmişti.

Ağustos ayındaki CB seçiminden evvel, muhalefet, başarı için gereken “İşbirliği ve Yardımlaşmayı” art niyetsiz, peşin hükümsüz olarak, samimiyetle ortaya koyarak AKP’yi yenerek, Ağustos’ta CB seçimine giderken moral avantajı elde edecek.

O nedenle bugünden itibaren muhalefet partileri CHP ve MHP, bütün güçlerini önlerindeki bu sınavlardan yüz akı ile çıkmak amacına yöneltip, çalışmalarını bu eksende yoğunlaştırmalı;

“Meleklerin cinsiyetini araştıran” bir görüntüden titizlikle kaçınmalıdırlar.

Şu iyi bilinsin ki 30 Mart’ta Hatay’da Yalova’da sağlanan başarı yinelenmez; Iğdır kazanılmaz ise, tek başına % 26 da % 17.5 da % 43’ü geçemezler.

Ağustos 2014 de de RTE güler ise 2015 o günden belli olmuş olur;

İsteyen ondan sonra bol bol “Meleklerin cinsiyeti” üzerinde, dilediği kadar tartışabilir.
Sosyal demokratlar, merhum Erdal İnönü’ye ait olduğu söylenen anekdottaki gibi, İşkembeci’de garsona sipariş vermeden, “birbirlerini yemeye” namütenahi devam edebilirler…