10 Ağustos 2014 tarihinde, halkın ilk kez cumhurbaşkanını seçtiği ve bu seçim sonucunda AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın oyların % 51,8’ini; CHP ve MHP başta olmak üzere, birbirinden farklı birden fazla siyasi partinin desteklediği çatı adayı Ekmelettin İHSANOĞLU’nun oyların % 38,4’ünü; HDP’nin adayı Selahattin DEMİRTAŞ’ın ise oyların % 9,8’ini aldığı ‘Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni geride bıraktığımız şu günlerde, kurulduğu günden bu yana, girmiş olduğu bütün seçimlerden zaferle çıkan AK Parti’nin bu başarısını kabul etmek ve her defasında ve de her şeye rağmen halkın ‘Neden Erdoğan?’ dediğini sormak ve de sorgulamak gerekir.

Peki her şeye rağmen neden Edoğan?

Batık bir ekonomiye sahip bir ülkeyi devralıp da, bu vahim durumu ortadan kaldırıp ülkeyi düzlüğe çıkardığı için Erdoğan…

Eğitim alanında öğrencilere ders kitaplarını ücretsiz dağıtıp da, yoksul birçok ailenin yükünü azalttığı ve de kitap arama derdine son verdiği için Erdoğan…

İmam Hatip mezunu insanların üniversitelerde kısıtlı bölümlere girmesine izin vermediği için Erdoğan…

Başörtülüler Arabistan'a gitsin, orada okusun demediği ve başı kapalı insanları tehdit olarak görmediği ve de başörtülü vatandaşın içinde bulunduğu dezavantajı ortadan kaldırıp da, daha eşit bir durum yarattığı için Erdoğan…

Ortaya her ne tür iddialar atılmış olursa olsun daha önce birçoklarının yap(a)madıklarını yaptığı için Erdoğan…

Yaptığı her mitinge diğerlerinin yapmadığı şekilde, eşi Emine Erdoğan ile çıkıp da her defasında bir aile tablosu ortaya koyduğu için Erdoğan…

Yapmış olduğu ziyaretlerde, küçük bir çocuğun ısrarına dayanamayıp da, onu kırmamak adına progrmaını aksatmayı dahi göze alarak sıradan vatandaş(lar)ın evine konuk olduğu için Erdoğan…

Dünya kamuoyunun sessiz kaldığı Suriye, Mısır, Filistin, vb. yerlerde insanlık dışı olaylara sessiz kalmayıp da, zalim(ler)e karşı mazlumun sesi olduğu için Erdoğan…

Davos’ta dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e karsi Flistin’i savunduğu için Erdoğan…

Daha önce hiç kimsenin yapmadığı şekilde, gerektiğinde bir stadın açılışını gerçekleştirmek üzere futbol sahalarına çıkıp da, sıradan bir vatandaş gibi futbol aynadığı için Erdoğan…

Toplumun yoksul kesimini ve orta hallilerini hor görmediği, saygı gösterdiği, sosyo-ekonomik, kültürel ve dini yönden desteklediği için Erdoğan…

Türkiye'yi duble yollar, modern demir ağlar ve büyük projlelerle kuşatmaya başladığı için Erdoğan...

Oy uğruna kendi çizgisinden hiç sapmadığı için Erdoğan…

Siyasi arenada girdiği her seçimden her ne olursa olsun adeta bir istikrar abidesi olarak çıkabildiği için Erdoğan…

Bu gerekçeleri daha da artırmak mümkün…

Peki, yanlış yapılan tek bir şey dahi yok mu?

Elbette, yanlışlar da var.

Elbette, O da Allah’ın bir kulu ve O da yanlışlar yapar.

Lakin burada yapılan daha büyük bir yanlış vardır ki, o da bu durumdan hiç kimsenin kendi payına düşen dersi çıkarmamış olmasıdır.

Bir kimseyi seversiniz ya da sevmezsiniz, fakat o kimseyi sevmeseniz dahi, nasıl ki yapmış olduğu yanlışları eleştiriyorsanız, aynı paralelde yapmış olduğu doğruları da alkışlamak gerekir.

Yiğidi öldürelim ama hakkını da verelim.

Ve de oturup da düşünelim, ‘‘Acaba nerede yanlış yapıyoruz?’’ diye.

Acaba neden diğer siyasi partiler bu gücü bir türlü kıramıyorlar?

Yapılan bu son seçim gösterdi ki, diğer siyasi partilerin bu istikrar abidesinden kendi paylarına çıkarması gereken çok ders var.

Bu dersi çıkarmak ve de nerede, ne tür yanlışlar yapıldığını tespit etmek adına siyasi parti liderlerinin ve de siyasetçilerin, adeta önemli bir maçı olan bir futbol takımı teknik direktörü edasıyla, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki bu başarısını mercek altına almaları gerekmektedir.

Ki, eksikliklerini tamamlayıp içine düşmüş oldukları bu duruma bir son verebilsinler bir şekilde.

Aksi taktirde, bu böyle gelir, böyle de gitmeye devam eder…