Evet bu söylem, TMMOB kadın çalışma grubu tarafından, Özgecan kardeşimizin uğradığı vahşete yönelik Mersin’de söylendi. İsyan yapılana, bu zihniyeti taşıyana, bu zihniyetin oluşması için cesaretlendirici söylemlere, bu zihniyeti yetiştirenlere, toplumun tepkisizliğinedir. İsyan kendi başına ya da bir yakınının (kızı, kız kardeşi, annesi, eşi) başına gelmediği için saçma sapan, sapkınca yorumlara, kadın cinayetlerinedir.

Olaya tepki gösteren kadınları bile hazmedemeyen bir düşünceyle karşı karşıya olduğumuz apaçık ortadır. Bu düşüncenin kadınla ilgili o kadar net söylemleri olmuştur ki; balık hafızasına sahip olan bizlere hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. İşte bu söylemlerden bir kaçı; “Kızlarına sahip çıksalarmış.” “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.”“Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum.” “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.” “Kadına şiddet abartılıyor.” “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı. Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.” gibi söylemleri utanmadan dillendirebilmektedirler. Böyle bir olay, kendi yakınlarının başına gelse ne düşünürlerdi acaba? Tecavüze uğrayan doğursun derler miydi? Tecavüzün kürtajdan daha masum olduğunu söylerler miydi? Bunlara destek veren, muhafazakar geçinen, fakat din sömürüsünden öte gidemeyen sapkın ve sözde gazetecilerde, tecavüzü normalleştirme adına elinden geleni yapmaktadırlar. Bunlardan bir tanesi, bu gibi olayların başka ülkelerde de olduğunu, Amerika’da kadınların her iki dakikada bir tecavüze uğradığını ve “kapatın çenenizi” diyerek, yaşanan olaya gösterilen tepkiye tepki göstermiştir. Bu tepkiyi gösteren kişinin, bu yönde içten içe beslediği bir fantezisi olabilir. Ama tecavüze tepki gösterenlere tepki göstermek, sapkınlığında ötesinde bir durumdur.

Öyle ki, bu düşünceye sahip olanlar; sıkıştıkları her durumda ağladılar. Bakan ağladı, bakmayan ağladı, oğulları, kızları ağladı. Aksırdılar, tıksırdılar, salya sümük ağladılar. Sorgulamaya izin vermemek, bu yönde kendisini geliştirmek için çaba harcamamış kişilerin duygularını sömürmek için ağladılar. Ağladıkları olaya gerçekten üzüldüklerinden değil, samimiyetsiz olur olmaz her halta ağladılar. Kadına yönelik şiddeti cesaretlendiren, bir tek gidin yapın demedikleri o kadar kabul edilemez söylemlerine rağmen, gerçekleşen fiziksel ve cinsel şiddet olayında suçlu onlar(!) değil, şiddete uğrayandı. Çünkü onların istediği gibi düşünmüyorsa, istediği gibi giyinmiyorsa, istediği gibi yaşamıyorsa hepten suçluydu ve bunu yaşaması normaldi. Kadın etek giyse tahrik sebebiydi, pantolon giyse tahrik sebebiydi, elbise giyse tahrik sebebiydi, toplum içinde gülse tahrik sebebiydi, parka gitse tahrik sebebiydi, hamile olarak dışarı çıksa tahrik sebebiydi, otursa, kalksa, konuşsa tahrik sebebiydi bu yoz düşünceye göre. Aslında tüm suçlu kadındı. Kadın olmasa tecavüzde olmazdı onlara göre(!)

Onlar artık bu düşünceyi her hücrelerine yerleştirmiş durumdalar. Onları değiştirmek gibi bir çaba içinde olmamalı kimse. Bende o niyette değilim. Sadece karşı bir duruş sergileme adına, tepkisini dile getirmeli insanlar, kabul etmediğini göstermek için.

Alevi önderlerinden ünlü düşünür Hünkar Bektaş-ı Veli “Eline, beline, diline sahip ol” demiştir. Hünkar’ın bu kısa cümlesinden yüzlerce, belki binlerce kitap çıkarılabilir. O kadar anlamlı ve etkileyicidir ki, insanda ahlaki anlamda büyük değişimlere neden olur. Hünkar’ın sözlerinde belirttiği bu üç organa sahip olma durumu toplumu, insanı geliştirdiği ve özgürleştirdiği gibi; aksi durumda toplumu ve insanı düşkünleştirip, yozlaştırır. Alevi inancını Anadolu halkıyla bütünleştirme ve aktarma süreçlerinde Hünkar, bu inançta sağlam bir ahlak sisteminin kurulmasını, bu gerçekliklerden yola çıkarak oluşturmuştur.  

Hünkar Bektaş-ı Veli Makalat adlı kitabında : "İnsanın üç iyi dostu vardır. Öldüğünde, bunlardan biri evde, öbürü yolda kalır. Üçüncüsü ise kendisiyle birlikte gider. Evde kalan malı, yolda kalan dostlarıdır. Kendisiyle giden ise iyiliğidir." demiştir.

Mükemmel yada dört dörtlük insan yoktur. Eğer bir insan eline, beline, diline sahip olabiliyorsa iyi bir insan demektir. İyi insanda mükemmele yakındır. Eğer insanlık bu ilkeler çerçevesinde hareket etmiş olsa, her türlü yozluk son bulmuş olur. Hünkar;“Kendine ağır geleni başkasına yapma” diyerek, insanların davranışlarını düşünerek gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulamıştır. Kadın ve erkek kavramlarına yönelik söylediği dörtlükle veda ediyorum.

Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde

Hak’ın yarattığı her şey yerli yerinde

Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yoktur

Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde.