Ne hasretine, ne yaşanmışlığına doyduğum kenttir Adana. Veryansın ettiğim birçok durum olsa da, yine de ayrı kalmak ızdıraptır. Ara sıra ondan uzaklaşmak, fakat hemen geri dönmek istersin. Mevsimi yüreklerimize, özlemi dillerimize, sokakları gözlerimize yerleşmiştir. Dünyanın öbür ucuna da gitsek, her muhabbetin bir parçası ille de Adanadır. Yeri gelir küfrün, yeri gelir Allah’ına kurban dediklerimizin yaşadığı yerdir. Samimidir, içtendir, candandır yaşanılan her ne ise.

Bu yıl III.’sü düzenlenen “Nisan’da Adana’da Portakal Çiçeği Karnavalı” Adanalılar tarafından gösterilen yoğun bir ilgi ve katılımla gerçekleştirilmiştir. Sivil inisiyatif ruhunun istendiğinde neler yapabileceğini kanıtlamış, ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Hiçbir siyasi amaç gözetmeden yada hiçbir siyasi amaca hizmet etmeden sadece Adana’ya ve Adanalılara hizmet adına yapılan bir etkinliktir. İlk iki karnaval, Adana halkı tarafından sahiplenince, bu yıl gerçekleştirilen daha da muazzam olmuştur. Karnaval kortejine sivil toplum kuruluşlarından, okullardan, derneklerden, kulüplerden vb. toplamda 90 bin kişinin katıldığı, her gurubun kendine has kıyafetiyle kortej esnasında çeşitli etkinlikler sergileyerek, karnavala coşku kattığı görülmüştür. Şehrin birçok değişik noktasında gerçekleştirilen etkinlikleri, yaklaşık 80 bin Adanalının izlediği ve bu coşkuya ortak olduğu görülmüştür. Bu yılki karnavala yerel yönetimler düzenledikleri etkinliklerle daha çok katılım sağlamışlardır. Özellikle Seyhan Belediyesinin etkinlikteki rolü yadsınamayacak kadar önemlidir. Düzenlediği konserler sanatla her daim iç içe olan Adana halkı tarafından, yağan yağmura rağmen yoğun bir katılımla izlenmiştir.

Bereketli topraklarından sadece meyve ve sebzenin değil, ülkede isim yapmış yazarların, sanatçılarında yetiştiği bir kenttir Adana. Tıpkı Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, Orhan Kemal , Bedri Baykam, Suna Kan, Muzaffer İzgü, Menderes Samancılar, Şener Şen, Aytaç Arman, Nebil Özgentürk, Erol Büyükburç, Kurtuluş, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Murat Göğebakan, Murat Kekilli, Haluk Levent, Feridun Düzağaç, Yaşar … gibi. Hepsi; yazın bu kentin kan kırmızı sıcağında ve nemli havasında terden, kışın bazen günlerce devam eden yağmurundan sırılsıklam olmuş insanlardır. Hepsi; diğer şehirlerden gelip görenlerin şaşırdığı tarlalarda yetiştirilen pamuğu, kentin merkezinde ve müstakil evlerin bahçelerinin neredeyse tamamında bulunan limonu, turuncu, portakalı daha çocukken elleriyle koparmıştır. Bu kentin aşkı diğer aşklara benzemez. Yüreklerinin sıcaklığını mevsiminden alanların aşkıdır. Yani sımsıcaktır.

Karnaval sivil toplum kuruluşlarının kendini ifade etmesi açısından da önemli bir yere sahiptir. Karnaval kortejine katılan STK’lar, yıllardır mücadele ettikleri doğrular adına mesajlarını, kortej esnasında vermeye çalışmışlardır. Bu önemlidir çünkü, seslerini halka duyurmada, söylediklerini yetkililere iletmede birçok zorlukla karşı karşıya kalmaktadırlar. STK’lar toplumsal hassasiyetlerin korunup, duyarlılığın genişletilmesi, merkezi otoritenin ve onun yerel temsilcilerinin gözünden kaçan yada çok özen göstermediği noktalarda mücadele etmektedirler. STK’ların önemi yadsınamaz ancak özellikle çocuklar, engelliler ve çevre alanında çalışma yapanların bir kısmı, duygu sömürüsü yaparak aslında farklı amaçları gözetmektedir. Bu nedenle işini amacı doğrultusunda iyi yapanların daha çok çalışması gerekmektedir ki, istismar edenler bu mecralarda yer bulamasınlar. Bilimsel verilerden uzak, kendi egolarını tatmin etme yolunda insanların hassasiyetlerini kullanmak, insani değerlerle bağdaşmamaktadır. Karnaval kortejinde çocuklarla ilgili çalışma yapan bir derneğin geçişi sırasında, çöpe atılanlardan beslenen bir çocuk ironik bir durumu ortaya koymuştur.

Karnaval içinde çeşitli çelişkiler barındırsa da; umuyorum ki Adana’ya gönül vermiş kişilerin, kurumların, sivil inisiyatiflerin çabasıyla daha güzel şekilde devam edecektir.