Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürhan Sakman kanser vakalarına artık günümüzde sıklıkla rastlanıldığını kanser hastalığının önemli bir halk sağlığı sorunu olarak gündemdeki yerini koruduğuna dikkati çekti.
 Sakman “Gün geçmemektedir ki bir tanıdığımız, bir komşumuz ya da bir akrabamız kanser tanısı almasın ya da tanı konmuş bir kanser nedeni ile yaşamını yitirmesin. Sebebi bilinen ölümler sıralamasında ilk sırayı alan kanser, ölümle sonuçlanabilmesi dışında birçok sakatlığa, organ kaybına, yaşam kalitesindeki bozulmaya neden olmakta ve yüksek tedavi maliyetleri ile ülke ekonomisine de ciddi zarar vermektedir” ifadesini kullandı
 
HER 8 KADINDAN BİRİNDE GÖRÜLÜYOR
 
Meme Kanseri’nin  tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğuna değinen Sakman, Ülkemiz verilerine bakıldığında 2000 li yıllardan bu güne kadın kanserlerinin %20-25 ini meme kanseri oluşturduğunu, Her 8 kadından birinde görüldüğü bilinen meme kanserinin  sıklığının daha da artacağı öngörüldüğüne işaret etti. Sakman ayrıca, Hastalığın yılda yaklaşık olarak 15000-30000 kadını etkilediğini.,Neredeyse herkesin bir yakını, bir tanıdığı yada ailesinde bir kişinin meme kanserine yakalandığını ,2004 yılından bu yana meme kanseri farkındalığının yaratılması ve erken teşhisin öneminin vurgulanması amacı ile tüm dünyada ve ülkemizde Ekim ayı “Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” olarak belirlendiğini söyledi.
Meme kanseri ile ilgili risk faktörleri arasında ailede meme kanseri öyküsü, ileri yaş  (östrojen hormonuna uzun süre maruziyet), erken menarş (ilk adet yaşının erken olması), geç menapoz, uzun süreli ve kontrolsüz hormon tedavileri kullanımı, çocuk emzirmeme, obesite ve genetik yatkınlığın sayılabileceğine dikkati çeken Sakman, Ancak bu risk faktörlerinin hastaların yaklaşık %80 inde tespit edilemediği dile getirerek, Riski azaltmak adına dengeli beslenerek obesiteden korunmak, düzenli egzersiz yapmak, tıbbi zorunluluk dışında hormon kullanımından uzak durmak gibi yaşam tarzı tedbirlerinin etkili olabildiğini. Ancak tüm bu tedbirlere rağmen hala meme kanserinden ölümlerin engellenebilmesi için en önemli yöntem erken tanının sağlanması olduğunu belirtti.
 
ERKEN TANI İLE TAMAMEN İYİLEŞMEK MÜMKÜN
Gürhan Sakman sözlerini, şöyle sürdürdü ”Dolayısı ile meme kanseri taramaları bu hastalıktan kaynaklı kayıpların engellenmesinde alınacak en etkili tedbirdir. Mamografi günümüzde  tarama için kullanılan en etkili yöntem olarak yerini korumakta ve bilimsel verilere göre en az %20 yaşam katkısı sağlamaktadır. Ülkemizde 2013 yılından bu yana KETEM lerde kanser tarama programları gerçekleştirilmektedir. Meme kanseri için ülkemiz koşulları gözönüne alınarak gerçekleştirilen konsensus sonucunda meme kanseri taramalarına başlama yaşı 40 olarak belirlenmiştir. KETEM taramaları için üst yaş sınırı 69 dur.  Bu tarama programlarına katılım gönüllülük esasına dayanır. Bu nedenle meme kanseri farkındalığının yaratılması katılımı ve dolayısı ile de sağlanacak faydayı arttırmada en önemli unsur olacaktır. 2013 yılı verileri ile günümüz verilerinin karşılaştırılması sonucunda meme kanser taramalarına katılım yurt genelinde  %5 artış ile 1715000 sayısına ulaşmış olup bu oran hedef nüfusa ulaşabilmek adına henüz yeterli değildir”
 
Bu tarama programlarının yanında  kadınların meme kanseri nedenleri, belirtileri, korunma ve tarama programı öncesi nasıl davranacağı konusunda da bilgi sahibi olmasının önemli olduğuna dikkati çeken Sakman, Her ne kadar risk faktörleri arasında ileri yaş sayılsa da günümüzde meme kanseri görülme yaşının 20 li yaşlara kadar indğini, Dolayısı ile 20 yaşından itibaren her kadının kendi kendini muayene yöntemini bilmesini ve mutlaka her ay uygulamasının önerildiğini, herhangi bir şüphe ya da belirti durumunda mutlaka bir genel cerrahi uzmanı tarafından değerlendirilmesinin önemli olduğu, bunun yanında herhangi şüpheli bir durum ya da şikayet olmasa bile 2 ya da 3 yılda bir meme muayenesi yaptırılmasının gerekli olduğunun altını çizdi.
 
Gürhan Sakman son olarak, meme kanserinin tedavisi erken evrede yakalanan hastalarda %100 e yakın başarı ile gerçekleştirildiğine değinerek, “Üstelik hasta memesini de kaybetmiyor. İleri evre hastalıkta hem yaşam süresi kısıtlı hem de tedavi seçenekleri yaşam kalitesini olumsuz yönde çok etkiliyor. Buna rağmen ülkemizde hastaların yarısından fazlası ileri evre hastalıkla hekime başvuruyor. Gelişmiş toplumlarada meme kanserinin erken evrede yakalanma oranları %85 in üzerinde. Unutulmamalıdır ki sağlıklı yaşam en kıymetli varlığımızdır. Meme kanserinde erken teşhis ile sağlanan meme koruyucu cerrahiler sizi yaşama daha sıkı bağlayacaktır” dedi.