İlaç ve eczacılık alanında uzun süredir tasarruf adı altında hastaların ve sağlık emekçilerinin hakları gasp edilmeye devam edildiğini ifade eden Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ersun Özkan, yaptığı açıklamada “Hatırlayacağınız gibi en son Türkiye de ruhsatlı onkoloji ilaçları sadece hastanelerden karşılanmaya başlamış ve özellikle hastanelerin ihale ile alamadığı ve hastaların tedavisinde kullanılması gerekli olan ilaçlarda ciddi sıkıntılar yaşanmıştı. Bu sıkıntılar maalesef bugün de aynı şekilde devam ediyor. Burada yaşanan sıkıntılar daha çözülmeden yine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, yine tasarruf adı altında Türkiye’de ruhsatı bulunmayan ve yıllardır tüm uyarı ve taleplerimize rağmen ruhsatlandırılmayan ve yurt dışından temin edilen ilaçların hastalara ulaştırılmasıyla ilgili yeni bir yanlışa imza atılarak, bu tür ilaçların PTT üzerinden hastalara ulaştırılmasına karar verildi. Yaşanan hasta mağduriyetlerinin engelleyebilmek adına 20 yıl önce Sağlık Bakanlığı ile 2007 yılından günümüze de SGK ile anlaşma yapan Türk Eczacıları Birliği(TEB) bu tür ruhsatsız ilaçları yurt dışından getirerek hastalara ulaştırıyordu. Yıllarca söyledik! Yine söylüyoruz. Bu tür ilaçlar ısıya, neme, fiziki şartlara daha duyarlı ilaçlardır. İlaç konusunda uzman olan eczacıların kontrolünde ve eczaneler tarafından hastaya ulaştırılması zorunlu olan ilaçlardır. Yarın uygun olmayan koşullarda bekletilen, bozulan ilaçlar hastalar tarafından kullanıldığında hasta sağlığı tehlikeye gireceği gibi,  tasarruf adı altında daha çok maliyete neden olacaktır.”

SAĞLIKSIZ İŞLERE İMZA ATILIYOR, RANT ENDİŞESİ TAŞIYORUZ

Ortaya çıkacak hasta mağduriyetlerinin sorumluluğu SGK ve PTT’nin olacağının altını çizen Başkan Ecz. Ersun Özkan, “Hava şartları, ülkemizin coğrafi yapısının yanı sıra,  SGK VE PTT Bürokrasileri bir araya geldiğinde bu işin işlemesi ve hastaların ilaca sorunsuz ulaşması mümkün görünmemektedir. Bu yöntemin sürdürülebilirliğinin olamayacağına dair tüm bu olumsuzluklar sıralandığında ise;

Bu tür ilaçların temin ve dağıtımından kar etmek için kurulan 20’ye yakın şirketin nemalanma beklentisi ve yakın zamanda tasarruf adına yapıldığı söylenen bu uygulamanın özel bir şirkete veya şirketlere devredilerek birilerinin rant sağlamasına ve ülke olarak yeni ekonomik kayıplara neden olabileceği bizleri daha çok endişeye sevk etmektedir.

Ayrıca artık ilaçtan ve halkın sağlığından yapılacak tasarrufa hiç birimizin tahammülü kalmamıştır.

Bırakın tasarruf yapmayı bugün; OECD ülkelerinde kişi başına düşen yıllık sağlık harcaması ortalaması 3500- 4000 dolar iken, bu rakam ülkemizde 940 dolardır. Yine OECD ülkeleri içerisinde yıllık kişi başı ortalama ilaç harcaması 450-500 dolar iken, bu rakam ülkemizde 140-150 dolar civarındadır. Ayrıca OECD ülkelerinde bugün toplam sağlık harcamalarının GSYİH oranı 10-11 iken ülkemizde bu oran 5’in altına düşmüştür.

Tüm bu verilerden de anlaşılacağı üzere insanca, ruhen ve bedenen sağlıklı bir toplum olarak yaşayabilmemiz için öncelikle ülkemizde sağlığı ayrılan payın ivedilikle arttırılması gerekmektedir.

Gerçekten amaç ülke olarak tasarruf yapılmak ise bütçeye ve harcamalara bakıldığında yetkililerin tasarruf yapabileceği birçok kalem bulabileceği görülecektir.

Buradan yetkililere bir kez daha sesleniyoruz. ‘Hasta mağduriyetleri yaşanmadan bu yanlıştan dönün’ Uygulanacak bu yöntem hasta mağduriyetlerinin yanı sıra tasarruf bir yana kamu maliyetini daha da arttıracaktır.

Doğru yöntem ise; dünyada ki tüm örneklerinde olduğu gibi bu tür ilaçların uygun şekilde ruhsatlandırılması ve ilaca en güvenli ulaşım noktası olan ülkemizin dört bir yanına dağılmış 25 000 eczaneden temininin sağlanmasıdır.” Diye konuştu.