Türkiye’de dönem dönem organ bağışının artırılmasına yönelik kampanyalar yapılsa da organ bağışı konusunda dünya ülkelerinin çok gerisinde olduğumuz bir gerçek. Sağlık Bakanlığı’nın organ nakilleriyle ilgili verileri de bu gerçeği gözler önüne seriyor. Ülke genelinde kayıtlı olarak böbrek nakli bekleyen yaklaşık 24 bin, karaciğer nakli bekleyen 2 bin kalp nakli bekleyen 250 hasta bulunuyor. 

Geçen yıl yurt genelinde yapılan 2 bin 903 tane böbrek naklinden 2 bin 379’u canlıdan 524’ü ise kadavradan yapıldı. Geçen yıl bin 1 karaciğer, 61 kalp, 25 de akciğer nakli gerçekleştirildi. Bu yıl ise yapılan 379 böbrek naklinden de 318’i canlıdan 65’i kadavradan gerçekleştirildi. 19 şubata dek ülke genelinde 155 karaciğer, 7 kalp, 4 da akciğer nakli yapıldı. Bu rakamlar ölülere canlılardan daha çok önem veriliyormuş gibi bir tablonun ortaya çıkmasına neden olurken, organ naklindeki en önemli unsurlardan olan beyin ölümüyle ilgili veriler de bir o  kadar çarpıcı. Geçen yıl ülkede gerçekleşen bin 477 beyin ölümünü vakasından 345’inin, bu yıl ise 19 Şubat tarihi itibariyle 191 beyin ölümünden sadece 47’sinin organları aileleri tarafından bağışlandı. Dokuz ilin bağlı bulunduğu Adana Organ Nakli Koordinasyon Merkezi’nin sorumluluk alanında ise bu yıl 25 beyin ölümü gerçekleşti ve ne yazık ki sadece birinde organlar bağışlandı. Balcalı Hastanesi’nde sağlığına kavuşmak için ise yaklaşık bin kişi uygun böbrek, 120–150 kişi de karaciğer bekliyor.

Toplumumuzun organ bağışına karşı duyarlılık düzeyinin olduğunu veriler gözler önüne sererken, organ bağışı konusunda bilgi eksikliği ve eğitim yetersizliği bu konuda önemli unsunlar olarak öne çıkıyor. Verilerde dikkat çeken öne önemli noktalardan biri de ülkemizde canlıdan ve kadavradan yapılan organ nakilleri oranının dünya ülkelerinin tam tersi olması.

Çukurova Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi hastanelerinde organ nakilleri gerçekleştirilebildiği Adana’da bölge koordinasyonu ÇÜ Organ Nakli Birimi tarafından gerçekleştiriliyor.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Organ Nakli Koordinatörü Dürdane Ertürk’le organ nakli konusunu konuştuk.

 

Organ naklini ve organ bağışını nasıl tanımlayabiliriz?

Organ nakli görev yapamayacak kadar hasta bir organın, bir yenisi ve sağlamıyla  değiştirilmesi işlemidir. Organ bağışı ise bir kişinin hayattayken serbest iradesi ile beyin ölümü tanısı konulması durumunda organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesidir. Organ bağışı için ihtiyacı olan kişilerin yaşaması için vesile olmaktır da diyebiliriz. Organ nakli yapılabilmesi için de mutlaka bağışın olması gerekir. Aksi halde organ nakli yapamayız.

 

Herkes organ bağışında bulunabilir mi?

18 yaşını doldurmuş, akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını ya da bir bölümünü bağışlayabilir. Organlarını bağışlamak isteyenler hastanelere, organ nakli merkezlerine, il sağlık müdürlüklerine başvurup organ bağış kartı alabilir.

 

Organ bağış kartı alan kişilerin öldükten sonra organları doğrudan alınabilir mi?

Hayır. Bağış kartı olsa bile beyin ölümü gerçekleşmesi durumunda kişinin ailesinden izin alınması gerekiyor. Aile izin vermezse organlar alınamaz.

 

O zaman organ bağış kartının bir fonksiyonunun olmadığı sonucu ortaya çıkmıyor mu?

Hukuki bir yaptırımı yok ama aileler tarafından bir vasiyet gibi algılanıyor ve ailenin daha kolay karar vermesini sağlıyor. Bu nedenle organlarını bağışlayan kişilerin bu kararını yakınlarıyla paylaşması da önemli.

 

Organ bağış kartı alan kişiler bu kararlarından vazgeçebilir mi?

Organ bağış kartı almışsa bile eğer bu kararından vazgeçerse organ bağış kartını yırtıp atması yeterlidir. Kişinin bu kararını da yakınlarıyla paylaşması gerekir.

 

Alınan organlar kimlere nakledilebilir?

Bazı vatandaşlarımız bağışladığı organları torpilli birinin alabileceği düşüncesini taşıyor ama bu konuda bir endişeye gerek yok. Çünkü organ dağılımında asla birisine öncelik tanınamaz. Organ alacak hastalar Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ulusal Koordinasyon Merkezi’ndeki listede öncelikle kan grubu ve doku grubu uyumuna, yaş, boy, kilo gibi kriterlere, ayrıca tıbbi aciliyet durumuna göre belirlenir.

 

Organları alınan kişinin görüntüsü ameliyat nedeniyle bozulur mu?

Organ alımı ameliyathane koşullarında, cerrahi ekipler tarafından titizlikle yapılır. Gizli dikiş ile cilt kapatılarak vücut bütünlüğü bozulmadan aileye teslim edilir. Organları bağışlanan bedenler  organların değerini çok iyi bilen hekimler için kutsaldır ve çok büyük bir saygıyı hak etmektedir. Böyle değerli bir mirası bırakan vericinin bedenine de saygıyla davranılır.

 

Organ bağışının dini açıdan bir sakıncası var mı?

Hayır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 6.3.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Kurul ayrıca organ bağışını insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak da tanımlamıştır.

 

Kur’an-ı Kerim’de organ bağışıyla ilgili bir ifade var mı?

Maide Suresi’nin 32. ayetinde “Kim bir nefsin (hayatını kurtararak) yaşamasına sebep olursa bütün insanları yaşatmış gibi olur” diyor. Ayrıca nakledilen organın kıyamet günü asıl sahibine döndürülmesinde bir tereddüt yaşayan vatandaşlarımız var ise Kıyame Suresi’nde de “İnsan kendisinin kemiklerini biraraya getiremeyeceğimizi mi sanıyor. Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter” ayetlerini hatırlatmak isteriz.

 

Diğer ülkelerle kıyaslarsak Türkiye’deki organ bağışı oranı için ne söylenebilir?

Türkiye, canlıdan organ bağışında dünyada lider ama kadavradan organ bağışında gelişmiş ülkelere göre oldukça geride bir ülke. Ülkemizde yüzde 77 oranında canlıdan organ nakli yapılırken, gelişmiş ülkelerde tam tersi bir durum sözkonusu.

 

Organ ihtiyacı olan kişilerin yaş grupları hakkında ne söyleyebiliriz?

Her yaşta organa ihtiyacı olan hastalar bulunuyor. Bir yaşındaki çocuğun da organa ihtiyacı olabiliyor.

 

Balcalı’da böyle hastalar var mı?

Bir yaşında olup karaciğer nakli bekleyen iki-üç hastamız var ve hala bekliyorlar. Kasım ya da aralık ayı gibi listeye almıştık.

 

Organ beklerken yaşamını yitiren hasta sayısı konusunda bir rakam var mı?

Böbrek hastaları diyalize girerek hayatlarını idame ettirebiliyorlar ama karaciğer hastalarında durum biraz farklı. Onlar komaya girebiliyorlar ve kaybedebiliyoruz. Örneğin geçen hafta listeye aldığım bir hasta vardı bu hafta hayatını kaybetmiş. Karaciğer hastalarında sürekli bir sirkülasyon var. Organ beklerken yaşamını yitiren hasta çok olduğu için listenin sürekli güncellenmesi gerekiyor.

 

Balcalı’da organ bekleyen hasta sayısı nedir?

Bizim merkezimizde böbrek bekleyen yaklaşık bin, karaciğer bekleyen de 120-150 arasında hastamız var.

 

Ülkemizde neden bu kadar az organ bağışı var?

Temel neden bilgi eksikliği ve eğitim yetersizliği. Toplumumuz ölülerine zaman zaman canlılardan daha çok değer veriyor. Tüm bu unsurlar bir araya gelince organ bağışı da düşük oranlarda kalıyor.

 

Peki, ne yapılmalı?

Bu konuda bize ve basına çok iş düşüyor. Basının çok gündeme getirmesi bizim de okullara gidip eğitim vermemiz gerekiyor. Ayrıca beyin ölümü tespitinin zamanında yapılması bize bildirilmesi gerekiyor. Bir de eğer hasta yakınları hastaneye karşı bir tepkileri varsa organlarını bağışlamak istemeyebiliyor.

 

Nasıl bir tepkiden söz ediyorsunuz?

Örneğin, geçen yaz bir aileyle görüştüm. Çok genç bir beyin ölümüydü. Yakını “Ben 20 gün kaldırımda yattım bu devlete organ mı vereceğim” diyerek tepki gösterdi. Ben de “Biz de bu devlet için çalışıyoruz. Organ bağışı toplumda başlayıp toplumda biten bir olaydır. Siz bana değil topluma yapıyorsunuz. Bu konuda bizim çok fazla yapabileceğimiz bir şey yok ama siz birilerinin yaşamasına vesile olabilirsiniz” dedim ama yine de bağışlamadı.

 

Biz biraz da başımıza gelmeden bazı şeylerin ne kadar önemli olduğunun farkına varamıyoruz sanırım…

Evet, sanki başımıza hiç gelmeyeceğini yada ihtiyacımız olmayacağını düşünüyoruz. Belki ileride çocuğunuzun bir kalbe, belki annenizin bir böbreğe, belki kardeşinizin karaciğere ihtiyacı olacak. Onun için herkesin kendine “Benim yakınım bir organ bekliyor olsaydı ben ne yapardım” diye bir kez sorması gerekiyor.

 

Balcalı’da organ bağış kartı dolduran kişi sayısı hakkında bir istatistik tutuluyor mu?

Geçen yıl hastanemize organlarını bağışlamak istediğini söyleyen 50-60  kişi başvurdu. Kendilerine organ bağış kartı verdik. Bu yıl ise henüz bu sayı 10-12 civarında. Bunlar da çok düşük rakamlar.

 

Beyin ölümü gerçekleşen ailelerle görüşüp organ bağışında bulunmalarını istemek zor olsa gerek.

Aileler acılı oluyor ve çoğu zaman “Sağlığında ne düşünürdü bilmiyorum. Onun adına karar vermek istemiyorum” gibi yanıtlar alıyoruz. Organ Bağış Kartı olan hastalarımız için “Sağlığında bağışlamış siz düşünmez misiniz? Neden reddediyorsunuz?” gibi yaklaşıyoruz. O zaman biraz hafifliyor. Onun için kişilerin hayattayken organ bağışını yakınlarıyla paylaşması çok önemli oluyor. Beyin ölümünün gerçekleşmesinin ardından zamana karşı bir yarış başlıyor ve bağış kararının da çok kısa bir zaman içinde verilmesi gerekiyor. Çünkü, beyin ölümü tanısı aldıktan sonra organlar fonksiyonunu kaybetmeye başlıyor. Ne kadar hızlı davranırsak, o kadar iyi korunmuş bir organla iyi bir nakil yapabiliriz.

 

Beyin ölümü nasıl tanımlanabilir?

Beyin ölümü, fizyolojik olarak beynin bedenden ayrılmasıdır.Beyin fonksiyonları geri dönüşümü olmaksızın kaybolur, beyne kan gitmez, yani bir tür kangren durumudur. Böyle bir durumda sadece yoğun bakım şartlarında solunum cihazı ve ilaçlarla kalp atımları bir süre devam ettirilebilir fakat beyin fonksiyonlarını yapay olarak sürdürülemez. Kişi ancak beyni öldüğü zaman ölü olarak kabul edilir. Dünyada bugüne kadar beyin ölümü tanısı alan hiçbir vaka bir daha yaşama dönmemiştir.

 

Beyin ölümü gerçekleşse de kalbi atıyor diye düşünenleri de duyuyoruz

Beyin ölümü daha çok bitkisel hayatla karıştırılıyor. Beyin ölümünde beyin ve beyin sapı ölümü gerçekleşmiştir. İkisi de çalışmıyordur ve bu hastalar cihaza bağlıdırlar. Solunumlarını kendileri yapamazlar ve kalp atımları yine destekle sağlamak gerekir. Bitkisel hayattaki hastanın ise beyini ölmüştür ancak beyin sapı çalışır durumdadır. Cihaza bağlı değillerdir ve r kendi solunumlarını kendileri yapabilirler. Yıllarca yaşayabilirler. İnsanlarımız beyin ölümünü, bitkisel hayat gibi algılayıp tekrar yaşama döneceğini düşünüyorlar ama böyle bir şey ne yazık ki sözkonusu değil.

 

Beyin ölümüne karar vermek kolay bir süreç midir?

Hastanemizde profesör düzeyindeki hekimler ayrı ayrı zamanlarda gelip ayrı ayrı testler yapıyor. Ondan sonra kendi kanaatlerini belirterek o tanıyı koyuyorlar. Bu çok kolay bir karar değil. Bir insanın ölümüne karar verdiğiniz için çok ince ayrıntıları var. Çok iyi değerlendirmek gerekiyor ve bu işin uzmanı olmak gerekiyor.

 

Adana’da organ nakli yapabilen kaç hastane var?

Adana’da Çukurova üniversitesi ve Başkent Üniversitesi yapıyor. Sağlık Bakanlığı Türkiye’yi dokuz bölgeye ayırdı. Adana’ya bağlı dokuz il var. Kilis, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye, Mersin, Niğde, Hatay bize bağlı. Bu bölgede bir bağış olduğunda mutlaka bu Adana Bölge Koordinasyon Merkezi’ne haber verilmekte. O da Sağlık Bakanlığı yetkililerin 7 gün 24 saat arkadaşlarımıza haber verip organ dağılımı yapılıyor.

 

Organ naklini yapmak kolay mı bir operasyon mu_

Çukurova Üniversitesi Organ Nakli Merkezi olarak hastaların nakil ihtiyacı olduğunu belirlemek, hasta ve vericilerin hazırlanması süreci oldukça ciddi bir emek ve deneyim gerektiriyor. Bizim hastanemiz de bu konuda çok deneyimli. Cerrahi, nefroloji ekibimiz ve doku uygunluğunun belirlenmesi için gerekli testlerin yapıldığı proje ekibiyle geniş bir ekibimiz var. Bu bir ekip işi. Halkada bir problem olsa diğerleri de etkilenir. Hepimiz bir bütünlük içinde var gücümüzle, ciddiyetle, özenle, gayretle elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Yönetimimiz de bu konuda bize çok destek oluyor. Özel hastaneler böbrek nakli konusunda çok yol almış durumda ancak hastane yönetimimiz, bu konuda çok duyarlı. Gerekli altyapı çalışmalarını sağlayarak bize güzel bir klinik yapıyorlar. Yönetimin desteğiyle biz de özel hastanelerde yarışır bir konuma geleceğiz inşallah.

VURAL KÖSE / GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ