Günümüzde ailelerin tutumunun çok katı ve acımasız olduğunu ifade eden Yurdakul, “Tecavüze uğrayan kadını eşi boşuyor, ailesi dışlıyor hatta töre cinayetleri ile namusu temizlemek adına yaşamına son veriliyor. Bu durumda yaşadıklarını anlatamadığı gibi olayın tekrarlanmasını da engelleyemiyorlar” dedi.

Yurdakul, konuyla ilgili yaşanmış bir örneği de şöyle dile getirdi: “28 yaşında olan bir danışanım 14 yaşındayken amcaoğlunun taciz ve tecavüzüne uğramış, bu durumu annesine anlattığında annesinin kendisine kimseye söylememesi gerektiğini tembih ettiğini ve bu durumu senelerce saklamak zorunda kaldığını söylemişti. Bu durumda annesinden nefret ediyor ve bu başına gelenlerden onu da suçluyordu. Senelerce kendisini kötü hissetmiş, hiç kimse ile paylaşamamıştı. Bir kaç kez intihar etmeyi denemiş, her seferinde yakınları kurtarmış ama artık yaşamak istemediğini söylüyor ve sürekli ağlıyordu. Bu olaydan dolayı erkeklerden nefret ettiğini, hayatına kimseyi almadığını ve artık evlenmek de istemediğini söylüyordu. Senelerce kendisini suçladığını, kendisini değersiz hissettiğini söyleyen danışanım ancak uzun terapilerden sonra toparlanmış ve bu duygularını yenmişti. Ama bu yaşına kadar yaşadıklarını geri getirmek mümkün değildi”.

Yurdakul, açıklamasında, “Sonuç olarak tecavüz sadece o anda kalmıyor. O insanın ruh sağlığını derinden etkileyip mutsuz ediyor, kendine olan güveninin kaybettiriyor. Bu nedenle tecavüz konusunda toplum olarak hassasiyetimizi arttırmalı, erkek çocuklarını yetiştirirken bunun bir insanı öldürmekten farklı olmadığı düşüncesini vermeliyiz. Yoksa bu suçu önlemede cezai yöntemlerin yeterli olmadığını unutmamalıyız” ifadelerine yer verdi. .