Kurumlar adına açıklamayı okuyan Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal, “Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2016-2018 dönemi Merkez Konseyi üyelerinin “Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” konulu açıklamaları dolayısıyla yargılandığı davada, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, TTB’nin 1 Eylül 2016 tarihli “Bu Topraklarda Eşitlik ve Barış İçinde Yaşamamız Çok Mümkün” başlıklı açıklamayı da karara dâhil ederek, bu iki açıklama nedeniyle dönemin 10 Merkez Konseyi üyesine “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçundan 2’şer kez 10’ar ay hapis, 1 üyeye ise 3 yıl 3 ay 22 gün hapis cezası verilmesine karar vermiştir.”

“Hekimlik, karşısındaki insanın ayrım yapmaksızın acılarını dindirmek, yaşam kalitesini yükseltmek ve hayatını kurtarmak üzere icra edilen bir meslektir. Savaş ise toplumda derin yaralar açan, kitlesel ölümlere neden olan insanlarda onarılması zor ruhsal travmalara yol açan bir felakettir. Hekimlik siyasi iktidar ve ülke çıkarlarından bağımsız olarak ölümün karşısında durmaktır. TTB hekimlik mesleki ilkeleri ve etik kuralları çerçevesinde daha önceleri de bir çok kez sebebi ne olursa olsun şiddet ve teröre karşı olduğunu, insan hayatının her değerin üzerinde tutulması gerektiğini her fırsatta ifade etmiştir. Asli görevi insan yaşamını korumak ve yaşam hakkını savunmak olan hekimlik mesleğinin, evrensel bir mesleki prensibi de ölüm ve savaşlara karşı çıkmaktır. Bu karar savaş karşıtlığına, demokratik mesleki örgütlenmemiz ve birliğimize verilmiş bir cezadır ve toplum vicdanını zedeleyeceği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası anlaşmalarda düşünce ve ifade özgürlüğünün tesisi konusunda verdiği sözlere de zıt bir tutumdur. Maalesef mevcut şartlarda ülkemizde düşünmek ve düşündüğünü ifade etmek suç halini almıştır. İçeriği savaş karşıtlığı olan bir açıklamanın “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” gibi bir ifade ile tanımlanması ve bu gerekçe ile cezalandırılması anlaşılabilir bir durum değildir.”

“Bizler, Adana'da faaliyet gösteren meslek örgütleri ve sendikalar olarak, görüşünü özgürce ifade etmenin bir suç olmaktan çıkarılmasını talep ediyoruz. İktidara hoş görünmeyen her ifadenin yargılanarak cezalandırılmasını kabul etmiyoruz.  Hekimlerin her durumda ölüme karşı yaşamı savunmalarının mesleki sorumlulukları gereği olduğunu belirtiyor, ülkemiz yargı sisteminin en yakın zamanda bu büyük yanlıştan dönmesini  talep ediyoruz.”

DR. ULUTAŞ, “KARAR, İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NDEN STRASBURG’TAN DÖNECEKTİR”

Sadece 82 sözcükten oluşan, tamamen nezih ve barışçıl bir metnin yargılanmasının başlamasının ardından 1 Eylül Barış Günü yaptığımız basın açıklamasını içerisine koyarak iki tane onar ay hapis cezasıyla cezalandırılmış durumda olduklarını söyleyen TTB MKÜ Dr. Yaşar Ulutaş, konuşmasında “Süreç elbette temyize gidecek. Umudunuz var mı? Diye soracak olursanız? Türkiye’deki hukuk sisteminde yaşadığımız dönemide göz önünde bulundurarak çok fazla umutlu olmadığımızı belirtmek isterim. Bu kararların eninde sonunda İnsan Hakları Mahkemesi’nden Strasburg’tan döneceğine inancım tamdır.” dedi.