Yazın bunaltıcı sıcakları Adana’yı alabildiğine çekilmez kılıyor. İmkanı olan Adanalı, 9 aylık kazancını Mersin ve Antalya başta olmak üzere 3 ay boyunca diğer tatil yerlerinde harcıyor. Böyle davrananlar haksız da sayılmaz. 2008 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla ‘Turizm Yatırım Bölgesi’ ilan edilmesine karşın geçen 6 yılda Karataş ve Yumurtalık’ta istenen turizm potansiyeline ulaşılamayınca tercihler de doğal olarak başka illere kayıyor. Kente yerli ve yabancı turist çekmek bir tarafa Adanalı’yı başka illere yerli turist olarak gönderiyoruz.

***
Adana’nın turizm yatırım ve gelirlerinden istediği payı alamadığı gün gibi ortada. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çeşitli belediyeler, kamu kurum ve kuruluşlarına sağladığı ufak tefek yardımlar dışında bu alanda bir arpa boyu yol alamadığımızı söylersem yanlış yapmış olmayız sanırım.
***
Sadece turizmle kalmıyoruz elbette. Diğer kamu yatırımlarında da sonlardaki yerimizi koruyoruz. Olumsuzluklara rağmen iyimser açıklamaları da önemsiyoruz. Ama laf olsun torba dolsun cinsinden yapılanları da biraz tuhaf karşıladığımızın bilinmesinde fayda görüyoruz. Örneğin hafta sonu gazetelere yansıyan ve istikrardan memnuniyetlerini dile getiren bazı başkanların bu memnuniyetlerini yaşadıkları kent için de ifade etmelerini beklerdik. Türkiye’nin topyekün büyümesinden, yatırım ve olanakların kentler arasında eşit dağılımından hepimiz memnuniyet duyarız. Önemli görevlerde bulunan kişilerden de bu türden yaklaşımlar bekleriz. Açıklama yaparken siyasi yelpaze çerçevesinde yada ‘ben’ merkezli değil kentin genelini ilgilendiren ve ortak paydada buluşulmasını isteyen bazı sivil toplum örgütlerinin çağrılarına da kulak verilmesi gerektiğini düşünürüz. Bu kentte yaşayan her bireyin kentinin gelişimine sunacağı katkının kişisel gelişimi de beraberinde getireceğini unutmamasını dileriz.
Ama dediğimiz gibi; önce kent gelişecek.
Ortada fol ve yumurta yokken polyannacılık oynamanın da bir anlamı yok.
***
İşin bu tarafı böyle…
Kent, yatırım, büyüme, istikrar, turizm gibi konulara değinince belediyelere de vurgu yapmadan geçmeyeceğiz. Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün tüm ilçe belediyeleriyle uyum içerisinde hareket etme sözü ve bu yöndeki tavrı, Adana’nın genelinde benimsenen yapısıyla ve daha çok halkın içinde yer almasıyla dikkat çeken Zeydan Karalar’ın çabası, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in neredeyse kentteki tüm sivil toplum örgütlerini kapsayan ‘Danışma Kurulu’ oluşumu, Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’ın kentsel dönüşüm ve ilçeye daha çok yatırım çekme çalışmaları, Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ’ın ilçesinin yatırım potansiyelini gün yüzüne çıkarma istek ve arzusu Eylül ayından itibaren ete-kemiğe bürünmeli.
Büyükşehir, Seyhan, Çukurova, Yüreğir ve Sarıçam belediye başkanlarının yeni girişimlerinin kısa, orta ve uzun vadede meyve vermesi için işin ucundan herkes tutmalı.
Kişisel değil toplumsal…
Herkes ama herkes…
Samimiyetle…