Sokaklar hareketlenmişti birden sabahın erken saatleri olmasına rağmen. Şafak henüz sökmüştü ve kuşlar cıvıldıyordu. İşte, sensiz geçen başka bir sabaha uyanıvermiştim yeniden. Güneş penceremden içeri girivermişti yine sen girmesen de. Uykunun sersemliğini üzerimden atamamıştım henüz. Lavaboya doğru yürüdüm ve çeşmeden akan buz gibi suyu yüzüme çarptım. Birkaç lokma bir şeyler atıştırdıktan sonra yola koyuldum. 

Sahil boyunca yürüyordum her zaman ki gibi. 
Denizler ağlıyordu bu halime. 
Dalgalar bir hışımla üzerime geliyordu adeta. 
Ben ise susmak zorunda kalıyordum her defasında. 

Yola devam ederken sessizlik bozuluverdi birden ve ‘Sevdanın Askerleri’ kuşatıvermişti etrafımı. Silahların hepsi üzerime doğrultulmuştu. Baskın ve sert bir ses, “Ellerini kaldır ve dizlerinin üzerine çök!” diye bir talimat veriyordu. Verilen talimata uydum ve ellerimi kaldırıp dizlerimin üzerine çöküverdim. Yanıma yanaşan askerlerden biri sert bir şekilde iki elimi arkaya doğru kavrayıp kelepçelerini acımasız bir biçimde geçirivermişti. 

Apar topar zırhlı bir araca bindirilirken etrafı şaşkın gözlerle süzüyordum. Her şey daha önce organize edilmiş gibi benden intikam alıyordu sanki. Araç yola koyulduğunda ise çoktan kendimden geçmiştim. 

Gözlerimi açtığımda mahkemedeydim ve kendimi sanık sandalyesinde oturur vaziyette bulmuştum. Sen, hâkim sandalyesine oturup gözlerimin içine baktın ve ardından beni yargılamaya başladın. Aleyhime ve lehime tanıklık yapacak olan şahitler de hazır bulunmuştu. Sevda Mahkemesi çoktan işe koyulmuştu anlaşılan. 

Yargılayacaktın beni. 
Belki aşağılayacak ve belki de halimden anlayacaktın. 
Tüm kozlar senin elindeydi yine her zaman olduğu gibi. 
Ya doğru bir karar verecektin ya da beni hayatından bir kalemde silecektin. 

Zaman su gibi akıp geçmişti. Tüm şahitler dinlenmiş ve karar aşamasına gelinmişti. Elindeki dosyaları karıştırmayı bitirip kafanı kaldırıp son kez yüzüme baktığında kararı açıklamak için hazırdın. 

Gereği düşünüldü: 

“Sanık bir sevdaya tutulmuş fakat onu elde etmek için hiçbir şey yapmamıştır. Bu da yetmezmiş gibi bu sevdayı kişiselleştirip tek taraflı yaşamıştır ve bu durum sonucunda karşı tarafa umut vermiş ve bu umudu yaşatmak adına herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Tüm dosyalar incelenmiş ve şahitler dinlenmiştir. Bu durum sonucunda davanın ileri bir tarihe ertelenip sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verilmiştir.” 

Kelepçeler çözülüvermişti kısa bir süreliğine. 
Demir parmaklıklar ardına atamamıştın beni. 
Her ne kadar seni üzmüş olsam da canımı yakamıyordun işte. 
Sen de biliyordun ki sevgin saklı duruyordu yüreğimde. 

Dışarı çıktım ve derin bir nefes aldım. Gökyüzü kara elbisesini üzerine çekivermişti. Yıldızlar küsmüş gibiydi bana ve ay sırtını dönmüştü. Deniz konuşmuyordu artık benimle. Dalgalar çekip gitmişti çok uzaklara. Kaldırımlar inleyip duruyordu adeta her adım atışımda. Güneş girmiyordu artık penceremden içeri ve kuşlar cıvıldamıyordu eskisi gibi. Rüyalarım kâbus olmuştu ve geceler haramdı bana. 

Ellerimden kelepçeleri çıkarıvermişti ‘Sevdanın Askerleri’ ve onlar görevini yerine getirivermişti. Benim de üzerime düşeni yapıp görevimi başarıyla tamamlamam gerekiyordu. Kaldırdım tüm engelleri ve çözüverdim yüreğimin kelepçesini. Kendimle barışıktım şimdi. Egoistliğimden vazgeçip bu sevdayı seninle paylaşmak için yola koyulmuştum. Tekrar sanık sandalyesine oturuvermiştim. Artık duruşma zamanıydı. Sen yine aynı yerdeydin ve dosyaları açıp her sayfasını dikkatli bir şekilde inceliyordun. Yüzünde bir tebessüm belirivermişti karar aşamasına vardığında. 

Gereği düşünüldü: 

“Sanık geçen zamanı çok iyi değerlendirmiş ve inanılmaz bir değişim evresinden geçmiştir. Bu süre zarfında attığı her adıma özen gösterip daha önce yapmış olduğu hataların farkına varmıştır. Daha da önemlisi bu hataları tekrarlamamış ve bencilliğinden vazgeçip paylaşmayı öğrenmiştir. Bütün dosyalar tekrardan incelenmiş ve şahitler dinlenmiştir. Bu durum sonucunda sanık daha önce her ne kadar yanlış işler yapmış olsa da davanın düşmesine ve sanığın beraatına ‘Sevda Mahkemesi’ tarafından karar verilmiştir.”